Zeyce odasına döndüğünde içi içine sığmıyordu. Birkaç gündür yaşadığı ve düşünmek zorunda kaldığı şeyler şimdi kendisine oldukça uzak görünüyordu. Bir süredir tuhaf bir şey olmamıştı ve buna neden kafasını taktığını bile bilmiyordu şu anda.
Saati kontrol etti. Babası daha yatmamış olmalıydı. Hemen bir mesaj gönderdi.
"Bağ evi mi? Başka ne sürprizler bekliyor acaba beni Cemal Bey?"
Zeyce üzerini değiştirip yatağına girdiğinde babasından bir mesaj gelmişti.
"Canım kızımı mutlu etmek için hiçbir şansı kaçırmıyorum diyelim. Bağ evini ben göstermek istenmiştim ama işler biraz yoğun biliyorsun. Yarın arayacağım. Seni seviyorum canım kızım."
"Ben de seni seviyorum babacığım."
Zeyce gülümseyerek yatağına kıvrıldı. Gözünün ününe Seyit'in utangaç yüzü gelip duruyordu. Beklediği yakınlığı aniden görmüş olmak, Seyit'in güzel sözleri ve aralarındaki minik yakınlaşma Zeyce'yi oldukça heyecanlandırmıştı. Onun yanından ayrılmak zor gelmişti ama nasıl olsa yarın bütün gün onunla olacaktı. Heyecanla yatakta döndü. Tuhaf şeyler olmuyordu ve Seyit kendisine oldukça yakın davranmıştı. Zeyce bundan daha mutlu hissedebilir miydi kendisini?
Sabah saatini kurmuş olmasına rağmen saatin çalmasından önce uyandı. Hızla giyindi, aynada kendisini pek çok defa kontrol etti. Odadan çıkmaya hazır hissettiğinde yarım saatten fazla zaman geçmişti. Bu Zeyce için bir rekor sayılabilirdi. Hala hiç üşümüyor olmasına rağmen tuhaf görülmemek için sıkı giyinmişti. Ayaklarına botlarını geçirdi ve beresini başına taktı. Bugün tuhaf bir şey olmayacaktı. Bundan sonra hiç olmayacaktı. Zeyce'nin içinde iyi bir his vardı. Nazar boncuğu kolyesini odasında bırakmayı düşündüyse de kapıdan çıkarken yine de boynuna taktı. Kendisini koruyordu bu boncuk. Kıyafetlerine uymasa da onu boynundan çıkarmak doğru gelmiyordu.
Annesinin odasına uğrayıp onunla vedalaştı. Zeynep Hanım bugün gideceklerini bildiği için erken kalkmıştı. Bağ evi için birkaç tembihte bulunmayı ihmal etmedi. Zeynep Hanım'ım orası için oldukça romantik planları olduğunu anlayıverdi Zeyce. Demek annesi babasıyla aşk tazelemek için kendilerine özel bir alan istiyordu. Zeyce anladığını belli etmemeye çalışarak ve biraz da salağa yatarak annesinin söylediği her şeyi not aldı.
Kahvaltı için mutfağa girdiğinde Seyit'i ve Nur'u orada buldu. Kendi aralarında bir şey fısıldaşarak kahvaltı yapıyorlardı.
"Günaydın. Konuşmanızı bölmüyorum inşallah."
"Günaydın Zeyce Abla. Havadan sudan konuşuyorduk zaten. Hazır mısın 'Güzel Ev'e gitmeye.
"Güzel ev mi?"
"Murat Amca oraya o ismi takmıştı. Oldukça düz bir isim ama işlevsel."
"Sen geliyor musun Nur?"
Nur başını sallayıp göz ucuyla Seyit'e baktı.
"Yapmam gereken işler var. Döne Ana'ya ve babama yardım etmem gerekiyor."
Zeyce çayını alıp oturdu.
"Keşke gelseydin. Değişik bir şeyler yapmış olurduk."
"İlerde beraber gideriz kesin Zeyce Abla. Merak etme."
Zeyce de Seyit'e baktı. Seyit yanlarında biri varken olduğu gibi oldukça mesafeli görünüyordu. sıradan şeylerden konuşarak kahvaltılarını ettiler. Seyit kamyonetin yüklenmesini kontrol etmek için dışarı çıktığında Nur ve Zeyce yalnız kalmışlardı.
"Burada ne kadar kalacaksın Zeyce Abla?"
"Neden soruyorsun Nur?"
"Yani buradan gitmeyi düşünüyor musun yoksa burada temelli yaşamak gibi bir hedefin var mı diye merak ediyorum. Hastalığın iyileştiğinde yani?"