0.6

15.8K 452 30
                                    

~~~ 2 saat sonra ~~~

Aşırı derecede yorulduğum için, Erenin, bizi eve bırakmasını rica ettim. Nil ve ben eve gelmiştik. Erenin işi olduğu için, bizi eve bırakıp gitti. Ben hızlıca odama geçtim, üzerime rahat bir şeyler giyip, yatağa uzandım. Sağa dönüp, bacağımın arasına bir yastık aldım ve rahat bir şekilde uzandım. Acaba, Eren ne yapıyor şu anda? Hayır merak ettiğim den değil, sonuçta, yani kocam olacak? Kocam olacak diye, merak edebilirim, öyle değil mi? Aynen aynen, ondan işte.

Sola dön, sağa dön, düz yat, tekrar sağa dön, sola dön, yatamıyordum. Rahat bir pozisyon bulamıyordum. İki saat sonra nikahım vardı ve ben, uzanıyordum. İçerden zil sesi geldi, bir kaç defa çaldığında, Nil'in banyoda olabileceği aklıma geldi. Yataktan kalkıp, kapıya doğru ilerledim. Kapıyı 'kim o?' demeden açtığımda, şoklarımı yaşadım. Kemal, tam karşımda duruyordu. Yüzünde sadece, niye böyle bakıyor? Sanki senden özür dileyecek, onunla beraber yaşamanı isteyecek gibi?

"Merhaba, Emel." Sesinde, kırgınlık vardı, sesinde hüzün ve naif bir sevgi vardı. Kafamı yukarı aşağı sallayıp onu dinlemeye devam ettim. "Müsaitsen konuşabilir mi-"

"Konuşmak? Seninle konuşacak hiçbirseyim kalmadı Kemal."

"Bak tamam, haklısın. Ama sen-"

"Ne ben? Ne ben! Önce ben mi aldattım?" Omuzlarından sinirle ittirdim. "Seni öldürürüm! Bir faha sakın gözüme gözükme!" Hızla kapıyı kapattım.

Derin derin nefes alıp veriyordum. Duvara yaslanıp, gözlerimi kapattım, biraz orada oturdum. Evden ses gelmiyordu, Nil, bir yere gitmiş olabilir miydi? Kapı çaldığında yerimde sıçradım. Puftan kalkıp kapının kulpunu eğildim ki, ağır bir baş dönmesi oldu. Kapının kulpunu çeviriyordum ki, kendimi yerde buldum. Kapı sertçe yumruklanıyordu. Kulaklarım buğulanıyordu.

"Emel!" Gelen kişi, Erendi. Bağıran ve telaşlı sesinden anlaşılıyordu. Son gücümle kolumu kaldırıp, kulpu indirdim. Hafifçe kenara çekilip, başımı pufa yasladım. Eren hızlıca içeriye girdi ve etrafa bakınmaya başladı, kafasını arkaya döndürüp, yere bakınca da, beni gördü. Hızlıca yanıma eğilip, önüme gelen saçları arkaya doğru ittirdi. "Güzelim, iyi misin?" Gözlerimi kapattım, kafamı sağa ve sola doğru salladım.

"İyi değilim, iyiyim demekten yoruldum. İyi değilim Eren, senin değil onun yüzünden iyi değilim. Çünkü, bana bakışı gözümün önünden gitmiyor. İyi değilim çünkü, karnıma dokunduğunda kaskatı kesildim, sadece baktım. İyi değilim çünkü, o hâla hayatımda gibi hissediyorum. Komple hayatımdan çıkması gerekiyor, Eren. Onun yüzünden, iyi değilim." Beni dinliyordu. Hafifçe aralık olan gözlerimin arasından, görebiliyordum. Öne doğru eğildi ve beni kucağına alıp, salona geçirdi. Koltuğa uzandırdı. Ayağa kalktı, karşı koltuğa oturacaktı ki, birden, elini tuttum. Bedenim benden bağımsız hareket ediyor!

"Yanımda, uzanır mısın?" Artı olarak, bağımsız bir şekilde, dudaklarımdan cümleler dökülüyor. Eren hafifçe elimi sıkıp, bana doğru döndü. Yanıma geçti, başımı kaldırıp göğsüne yatırdı ve arkasına yaslandı. "Teşekkür ederim."

"Teşekkür edemezsin Emel, çünkü bunu yapmak isteyen benim, benim duygularım."

~~~~~ Nikahtan Sonra ~~~~~

Nikahın üzerinden iki saat geçti. Erenin ailesi ile yemek yiyecektik. Erenin ailesinin evine gelmiştik. Bana verilen bir odaya geçip, üzerimdekileri çıkarttım. Sarı bir elbise giydim. Valizin fermuarını kapattım. Yatağın üzerine oturup, odaya bakmaya başladım. 

Yanlış Zaman ♡ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin