Kim ölecekti? Kim yaşayacaktı? Peki bu kadının adli dengesi yerinde değilse, benim yaşama oranım yüzde kaçtı?
"Ses çıkartma, çıkarırsan sıkarım. Sürpriz yapalım sevgilime." Beni öne doğru ittirdiğinde, karnımı sarmış, yürüyordum. Hem silah, hem de bıçak dayalı bir şekilde. Salona girdiğimizde, Defne ile göz göze geldik.
"Aa amca! Bak yengem bir ablayla prens prenses oynuyor! Ben kaçırılıyordum ya hani." Masadakiler gülerek bize doğru döndüğünde, Eren ile göz göze geldik. Gülüşü yüzünde anında soldu. Hızlı hızlı nefes alıyordu.
Herkes hızlıca masadan kalkıp yanımıza doğru gelirken, silahı karnıma doğru bastırdığında, ağzımdan acı dolu bir inleme kaçtı. Eren bizden üç dört adım uzakta durdu.
"Yaklaşmayın! Vururum!"
"Ne istiyorsun benden! Manyak kadın!" Silahı bastıracakken, elimi silahın ucuna koydum.
"Onları öldürmek! Seni öldürmek! Eren benim olacak! Ereni istiyorum anladın mı?"
"Ama o seni istemiyor! Hastasın sen! Hast..." Boğazım daki bıçağı koluma indirip kestiğinde bir çığlık attım. Eren, onun bana baktığını bildiği için, hızlıca öne adım attı ve kadının iki elini de sıkıca tuttu.
Arkama baktığımda, Laçin abla bir oklavayla gelmişti. Hızlıca kadının ensesine vurduğunda kadın önce etrafına baktı, ardından yere düşüp yığıldı. Herkes önce ona, sonra bana baktı. Eren koşarak yanıma geldi.
"Emel," koluma baktığında yüzünü buruşturdu. "Siktir. Yenge, yukarıdaki banyoda acil durum çantası vardı." Laçin abla hızlıca yukarıya doğru koştu. Bülent abi birilerini arıyordu. Annem ve Defne salondan çıkmışlardı. Arkadaki çalışma odasına geçmişlerdi.
Eren beni koltuğa oturtup koluma bakmaya başladı. Ardından karnıma dokundu. Sağ tarafıma dokunduğu gibi yerimde sıçradım.
"Karnına mı bastırdı?" Yutkundum ve başımı yukarı aşağı salladım. Gözlerimden yaşlar düşerken, Eren ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Ne oldu güzelim? Bir yerin mi acıyor?"
"Her defasında, ölümden dönüyorum Eren. Kendimi geçtim artık, onlara bir şey olacak diye ödüm kopuyor. Canları yanacak diye ödüm kopuyor." Eren bana bakmaya başladı. Keşke diyordu büyük ihtimal ile.
Keşke sizi kanatlarım altına alsamda, sonsuza kadar sizi korusam der gibiydi. Kolumu umursamadan öne doğru atıldım ve Erene sarıldım.
"Sana, benim yüzümden bir şey olacak diye, bazen ölüp ölüp diriliyorum Eren. Ben sana aşık olmuşum Eren Gürbüz." Öylece duruyordu. Tek bir tepki bile vermiyordu. Aradan bir kaç dakika sonra, kolları belime dolandı ve sarıldı. Yüzün boynuma koydu ve derin bir nefes aldı. "Bırakma bizi Eren Gürbüz."
"Sizi bırakanın aklını karışlarım." Ağlamaya karışık gülme geldi. Daha sıkı sarıldım.
Nasıl bir itiraftı bu? Ayaküstü.
••••
Gece on bir olmuştu. Herkes gitmişti. Bulaşıkları makineye diziyordum. Mutfağı toparladım ve salona geçip, salonu toparladım. Eren, duş alıyordu. Ona yatağa geçeceğimi söylemiştim fakat, öyle yapmamıştım.
Yukarı çıkarken, banyonun kapısı açıldı. Yarısı çıplak, saçlarının ıslaklığını havluyla alıyordu. Beni görünce kaşları çatıldı.
"Sen yatağa geçememiş miydin?" Gözlerimi ondan kaçırıp odaya doğru ilerledim. Odaya girdim ve dolaptan pijamalarımı alıp lavaboya geçtim. Üzerimi değiştirirken, göbeğimin sağ tarafindaki morluk dikkatimi çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Zaman ♡
Teen FictionDüğününüze bir hafta kala aldatıldığınızı öğrenseniz, intikam almak ister miydiniz? Ben intikam almadım, hiç bir zaman da böyle bir şey düşünmedim fakat, o günün akşamı, yanlış biz zamandı. Yanlış zaman, bana, bir aile verdi. Yanlış zaman, bana do...