"Neyi alacaksın gizli?" Arkamı döndüğümde, karşımda Gedizi gördüm. Hızlıca öne atıldım ve ağzını kapattım.
"Megafon vereyim öyle söyle, olur mu ablacım?" Elimi çektim ve derin bir nefes aldım. Kısık bir sesle konuşmaya başladım. "Erene bir hediye yaptırdım. Nasıl alacağımı düşünüyorum." Gediz mutfağa girdi, tabaktan bir poğaça aldı ve ısırdı.
"Eve geçip hazırlanacağız zaten. Geçmeden alır, öyle geçeriz eve. Sen konumu at bana, ben geçerim." Gedizin yüzünü tuttum ve alnından öpüp geri çekildim.
"Senin aklını seveyim çocuğum. Siz geçin içeriye, ben yukarı çıkıp parayı getireyim, sonra konumu atarım." Geri çekildim, ardından hızlıca mutfaktan çıktım. Yukarıya odaya çıktım, çantamdan bir miktar para çıkarttım ve cebime koyup aşağı indim. Mutfağa geçip konumu Gedize attım. Ardından mutfaktan çıktım ve salona geçip, sandalye çektim ve sofraya oturdum. Kahvaltımızı yarım saatte yaptık, ardından Nil ile beraber sofrayı topladık, bulaşıkları yıkadık, Nil salona geçti, bende yukarı çıkıp çocukları emzirdim, ardından çocukları da alıp aşağı indim.
"Geldi bizim prensesle prens." Mete ayağa kalktı, Meyrayı kucağımdan aldı, Nil de Meriç'i aldı. Koltuğa, Peranın yanına geçip oturdum. Elimi karnına koydum ve hafifçe okşadım.
"Minik prensesimiz nasılmış bakalım." Pera bana bakıp gülümsedi.
"İyi teyzesi. Hatta babasıyla isim bile bulduk." Gülümsedim, önce Gedize, ardından Pera'ya döndüm.
"Ne olacakmış bakalım bu miniğin ismi?" Pera gülümsedi ve elini karnına koydu.
"Yaz. Yaz Karaca." Kaşlarım hafifçe çatıldı, ardından havaya kalktı.
"Gedizin en sevdiği mevsim." Peraya baktığımda, hafifçe gülümsedi. Başını yukarı aşağı salladı. Öne eğildim ve Peraya sarıldım. "Allah kucağınıza almayı nasip etsin inşallah. İsmiyle yaşasın." Geri çekildim, Mete ve Nil'e baktığımda, ikiside Meyra ve Meriç ile ilgileniyordu.
"Tipe bak ya, teyzesi yesin bu tipi. Şunun çirkinliğine bak Mete." Meteye döndüğümde, Meyraya bakmaktan kendini alamıyordu.
"Meyraya bakınca, aklıma aşkın olayım şarkısı geliyor. Bu güzellik halis midir?" Öne eğildi ve Meyranın boynundan öptü. Erene dönüp baktığımda, canı sıkkın bir şekilde bize bakıyordu. Ayağa kalktım ve onun önüne geçip elimi uzattım.
"Gelir misin, hayatım?" Elimi isteksizce tuttu ve ayağa kalktı. Beraber bahçeye çıktık. Bir kaç dakika konuşmadık, ardından Erenin ellerini tutup ona döndüm. Bana baktı, gülümsedim ve ona baktım. "Unuttuğumu düşünüyorsun, ama unutmadım sevgilim." Kaşları hafifçe yukarı kalktı. "İyi ki doğdun sevgilim, iyi ki doğdun yanlış ama en güzel zamanım." Dudağının kenarı hafifçe havaya kalktı. Öne doğru uzandım, ardından dudaklarını öptüm. Alnımı alnına yasladım. "Doğum günün kutlu olsun, yanlış zamanım."
Öne eğildi, ardından sıkıca sarıldı. Bahçe kapısından alkış sesleri gelmeye başlayınca oraya doğru döndüm. İkimizde gülümsedik. Geri çekildiğimizde, herkes gelip teker teker sarıldı. İçeri geçtikten yaklaşık bir saat sonra da kalktılar. Eren çocukları alıp yukarıya çıktı, bende cebimdeki parayı çıkarttım ve Gedize uzattım.
"Konumu attım ablacım. Gideceğimiz yeri de konum atarım." Parayı aldı ve arkasını döndü. Hepsi arabaya bindi ve gittiler. Kapıyı kapattım ve bende yukarı çıkmaya başladım.
"Emel!" Erenin sesiyle hızlıca yukarıya çıktım. Odaya girdiğim gibi şoklarımı yaşadım, gülmemek için de kendimi zor tutuyordum. "Güzel mi film? Mısır, çekirdek getireyim mi?" Hafifçe kahkaha attım ve Erenin yanına geçtim. Meyrayı kucağından aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Zaman ♡
Teen FictionDüğününüze bir hafta kala aldatıldığınızı öğrenseniz, intikam almak ister miydiniz? Ben intikam almadım, hiç bir zaman da böyle bir şey düşünmedim fakat, o günün akşamı, yanlış biz zamandı. Yanlış zaman, bana, bir aile verdi. Yanlış zaman, bana do...