2.7

4.4K 193 27
                                    

"Bu kıyafetleri de yıkayalım, sonra yavaş yavaş katlayıp, dolaba yerleştiririz." Selim ile beraber bebeklerin odasını hazırlıyorduk. Beraber odayı temizledik, ardından yeni gelen mobilyaları sildik.

Bebeklerin kıyafetlerini makineye attık. Yıkanan kıyafetleri kurutma makinesine koydum. Hepsini bir değil de, yavaş yavaş katlayıp dizzecektim dolaba. Selim ile beraber aşağı indik ve salona geçip oturduk.

Dün, Erenin bana söylediği, sunduğu şeyi, Selim ile konuşmam gerekiyordu ama, ya kabul etmezse. İçimde biraz da sıkıntı vardı. Selime döndüğümde, o da bana döndü. İkimizde gülümsedik.

"Ablam, seninle bir şey konuşmak istiyorum." Selim başını yukarı aşağı salladı. Elimi öne doğru uzattım ve elini tuttum. "Sen söylemesen de, gözlerinden anlaşılıyor. Konuşmak, ses çıkartmak istiyorsun." Ben puslu puslu görmeye başlamıştım. Selim'in de öyleydi yanlış görmüyorsam.

"Bende istiyorum. Senin konuşmanı, sesini duymayı, bana seslenmeni..." Kendimi tutamadım. Bir anda bir hıçkırık çıktı boğazımdan. Selim hemen öne atılıp beni kollarının arasına aldı. Biraz geri çekilip ona baktım. "Eren, bir öneri sundu. Bir, ameliyat." Selim bana bakmaya devam ediyordu. "Yüzde bir de olsa, bir risk varmış. Ama ben inanıyorum, sende istersen, o ameliyattan, sağ sağlim, sağlıklı çıkacağına. Sende istemez misin ablacığım?" Selim yutkunup bana baktı. Derin bir nefes aldı ve boynuma sarıldı. Omzumda onun göz yaşlarını hissediyordum. Belinden sarıldım.

"İstemiyorsan zorlayan ablam. Kendi kararın. Zorlama kendini, tamam mı?" Geri çekilip bana baktı. Elini kaldırıp işaret dili ile bir şeyler söyledi.

"İstiyorum. Risk umrumda değil. Ben, sesimi duyurmak istiyorum abla." Tebessüm ettim. Selim de tebessüm etti. Öne eğilip ona sarıldım.

"Her şey güzel olacak, ablacığım."

•••••

Hepimiz bir odadaydık. Selim, sedyede uzanıyor, biz de ona bakıyor, doktoru bekliyorduk. O günün üzerinden beş gün geçti.

Erene söylediğimiz anda her şeyi halletti. Bize ameliyat tarihini verdiler. Şimdi ise, buradayız.

Karnıma sancılar giriyordu. Yüzümü hafifçe ekşitip koltuklardan birine oturdum. Pera ve Nil hemen yanıma geldiler.

"İyi misin?" Nil'in endişeli gözlerine baktığımda hafifçe tebessüm edip başımı yukarı aşağı salladım.

"İyiyim. Sancı girdi. Çok ayakta durdum. Pera, geç sende otur." Pera tebessüm etti ve başını iki yana salladı.

"Ben iyiyim böyle abla. Sen kendine dikkat et." Derin bir nefes aldım. Kapı açıldığında o tarafa döndüm. Eren, Mete ve doktor girmişti içeriye.

"Selim Eren Bozkurt. Hazır mısın delikanlı?" Selime döndüğümde derin bir nefes aldı ve başını yukarı aşağı salladı. Doktor bir hareket yapınca hemşireler içeriye girdiler ve sedyeyi hareket ettirmeye başladılar. Ayağa kalktım ve onlarla beraber bende çıktım.

"Bir saniye!" Sedye bir anda durunca Selim'in yanına geçtim. Beni ağlarken görmesini istemiyordum. Özellikle bu durumdayken. "Sonuç her ne olursa olsun, seni koruyup kollayacağım, söz veriyorum. Sakin ol, tamam mı?" Başını salladığında öne eğildim ve başından öpüp geri çekildim. Saniyeler sonra ise, ameliyathaneye girdi.

Ayaklarımın beni tutmadığını hissediyordum. Birisi bunu hissetmiş gibi hemen belime dolandı. Başımı omzuna koyduğumda, kokusundan anlaşılıyordu kim olduğu.

Yanlış Zaman ♡ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin