2.4

5K 230 15
                                    

Yatakta oturmuş, tabletten bebek odalarına bakıyordum. Çocuklar yaklaşık beş aylık olmuşlardı. Her geçen gün daha fazla büyüyorlar, daha çok hareketleniyorlardı.

Eren, şirketteydi. Bir toplantısı vardı. Gece saat on bir di. Tableti kenara bıraktım, telefonumu aldım ve yataktan kalktım. Odadan çıktım ve merdivenlere ilerlemeye başladım. Karnıma tekmeler yiyordum.

"Annem, gece gece uyuyacağınıza, niye uyanıksınız siz?" Karnımı hafifçe okşadım. Merdivenlerden iniyordum, yedi veya sekiz merdiven kalmıştı ki, ayağım takıldı. Trabzana tutunacaktım fakat elim kaydı.

Merdivenlerden yuvarlanmıştım. Yere düştüğüm gibi, kesik kesik nefesler alıyordum. Elim titriyordu, yavaşça karnıma koydum elimi. Alt tarafımda bir ıslaklık hissediyordum. Başımı hafifçe eğdiğimde, beyaz eşofmanımın, kırmızı olduğunu gördüm. Kandı.

"Annem..." Karnımda hiç bir hareketlilik yoktu. Daha demin dört dönen çocuklar, şu an, bir gram bile hareket etmiyorlardı. "Allah'ım... Meriç, Meyra... Annem, nolur..."

Hafifçe yutkundum. Gözlerimin karardığını görüyordum. Gider misin benden? Gider misiniz benden. Gitmeyin, benden. Gitmeyin, bizden... Öylece yerde uzanırken, bir araba sesi duydum. Eren gelmişti.

Anahtar kapıya girdi, ardından çevrildi. Ben o sırada, merdivenlerin başında, yerdeydim. Kapı açıldığında, Eren ile göz göze geldik. Erenin gözleri dehşet içinde açılmıştı. Elinde ne var ne yoksa hızlıca yere bırakıp, benim yanım koştu ve eğildi.

"Emel! Em..." Karnıma döndüğünde, kanı görmüştü. Yutkundu ve tekrardan bana döndü.

"Etmiyor-lar." Kesik kesik konuşmaya başlamıştım. Gözlerim kararıyordu. "Hareket, etm-iyorlar, Er-en..." Eren elini karnıma uzattı.

"Babacığım, ben geldim. Duyuyor musunuz beni?" Ona bakarken, gözlerimin kapandığını hissettim. O ise hızla bana dönmüştü. "Emel! Bebeğim, bak bana... Emel... Aç gözünü... Emel!"

•••
Erenin anlatımıyla•

"Emel!" Yavaşça kucağıma aldım, ardından hızlıca evden çıktım ve arabaya doğru hızlıca ilerledim. Kapıyı açtığım gibi, Emeli arka koltuğa yatırdım. Evin önüne gelip, yerdeki eşyaları umursamadan kapıyı kapattım ve arabaya koştum.

Arabaya bindiğim gibi çalıştırdım ve hızlıca sürmeye başladım. Arkamı dönüp baktığım zamanlarda, belki bir umut, uyandığını görmemdi.

Telefonu elime aldım ve Metenin numarasını çevirdim. Telefon çaldı, çaldı, üçüncü çalışta açıldı.

"Mete Karaca, buyrun?" Kalın seninden, uykulu olduğu anlaşılıyordu.

"Mete, hastaneye gidiyoruz." Anında öbür tarafta bir hareketlilik oldu.

"Ne oluyor enişte? Bir şey mi oldu?" Derin bir nefes aldım. Gözlerimin dolmasını engelleyememiştim.

"Emel," sertçe yutkundum. "Merdivenlerden düşmüş." Hiçbir ses gelmedi, nefes sesi bile yoktu. Ardından konuşmaya başladı.

"Hangi hastane? Nil! Kalk Nil!" Hastaneyi söyledim ve telefonu kapattım. Hastanenin önünde durdugum gibi arabadan indim. Yavaşça Emeli kucağıma aldım. Hızlıca bir sedye getirdiler. Yavaşça onu sedyeye yatırdığım gibi içeri koşturdular. Doktorlar soru soruyordu ama, ona bakmaktan soruları duyamıyor gibiydim. En sonunda beni durdurdular. Emeli içeri aldılar, önümde bir doktor durdu.

Yanlış Zaman ♡ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin