Yarım saat geçmişti. Nil ve ben, Pera için bir test yapalım demiştik. Pera da bizim ısrarlarımız sonucu kabul etmişti. Nil test almaya gitmişti. Biz de evde oturuyorduk. Selim, benim yanıma geçmiş, karnıma bakarak tebessüm ediyordu.
"Ablam," başını kaldırıp bana baktı. Tebessüm ettim ve elimi uzattım. "Gel." Önce elime baktı. Sonra da elimi tuttu ve yanıma geçti. "Korkma, bir şey olmaz." Önce bana, sonra karnıma baktı. Elini kaldırdı ve yavaşça karnıma koydu. Hafifçe okşadığı sırada, çocuklar hareket etmeye başladı. Gülümseyerek karnıma bakmaya başladı. Ardından elini kaldırıp bir şey söyledi.
"Onları, hiç yanlız bırakma. Seni, çok seviyorlar." Gülümsemem biraz yüzümde soldu. Gözlerim dolunca hafifçe tebessüm ettim.
"Seni de bırakmam ki." Öne eğildim ve ona sarıldım. O da bana sarıldı. Kapı çaldığı gibi, Pera ayağa fırladı. Kapıyı açtığında, hem Nil, hem de Defnenin geldiğini görmüştüm. Ayağa kalktım ve onların yanına gittim.
"Yenge!" Defne hemen yanıma koştu ve karnıma sarıldı. Ben de ona sarıldım ve gülümsedim.
"Nasılsın abla? Mide bulantın var mı?" Laçin abla bana döndü ve biraz yüzünü ekşitti.
"İdare ediyorum ablam. Sen nasılsın?" Kollarımı iki yana açtım ve göbeğimi gösterdim.
"Üç ay kaldı doğuma. Biraz biraz işleri halletmeye çalışıyorum. Hatta bugün," Defeneye dönüp gülümsedim. "Bebeklerin odasını hazırlayacağım. Defnede isterse yardım edebilir." Defne hızlıca bana sarıldı.
"İsterim!" Gülümsedim ve Laçin ablaya döndüm. "Tekrardan teşekkür ederim ablam. Yengebu üzme anneciğim." Defne başını yukarı aşağı salladı. Laçin abla arkasını dönüp arabaya ilerledi. Arabaya bindi ve onlar gözden kaybolunca ya kadar, Defne ile kapıda bekledik. Bir jaac saniye sonra ise, görüş acimiza Nil girdi.
"Minik bir prenses gelmiş sanırım?" Defne, Nile doğru koştu ve beline sarıldı. Nil, eğilip Defneyi kucağına aldı ve içeriye geçtiler. Ben de kapıyı kapatıp salona ilerledim. Pera bizi görünce hızlıca ayağa kalktı. Nil de Peraya baktı ve ona elindeki poşeti uzattı. "Buyrun bakalım, anne adayı." Pera hızlıca poşeti aldı ve arkasına bakmadan lavaboya ilerlemeye başladı. Biz de onu beklemeye başladık. Koltuğa geçip oturduğumda, iki el aynı anda karnımın üzerinde durdu. Onlara baktığımda birinin Defne, diğer kişinin de Selim olduğunu gördüm.
"Defne, bak bu Selim abin. Benim kardeşim. Selim, bu minik prenses de, Erenin yeğeni Defne." Selim gulumsedi ve elini kaldırıp, Defeneye el salladı. Defne de, Selime el salladı.
"Kaç yaşındasın abi? Okula gidiyor musun?" Selimin gülümsesi yavaşça yuzunden solmaya başlamıştı.
"Yengem, Selim abin biraz hasta. Boğazı ağrıdığı için konuşamıyor." Defne dudaklarını büzdü. Ardından Selime dönüp hafifçe gülümsedi.
"Sonra geldiğimde iyileşir, o zaman konuşur. Değil mi?" Yutkundum. Derin bir nefes alıp başımı yukarı aşağı salladım. Yaklaşık on dakika sonra, lavabonun kapısı açıldı. Ayağa kalktım ve lavaboya doğru ilerledim. Peranın gözleri kan çanağı gibi, kıpkırmızıydı.
"Pera," Nil de yanımıza geldiğinde, Pera elini kaldırıp karnına koydu.
"Yapamam..." Nil ile birbirimize baktık. "Ona can veren ben değilim. Onun canını ben alamam. Ne vicdanım rahat bırakır beni, ne de ruhum." Nil öne adım attı ve kollarını Peraya sardı. Pera da ona sarıldı. Bir kaç saniye sonra içeriye Gediz ve Mete girince, ikiside ayrıldı. Gediz, Perayı öyle görünce, şok içinde gözlerini açtı ve Peranın yanına geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Zaman ♡
Teen FictionDüğününüze bir hafta kala aldatıldığınızı öğrenseniz, intikam almak ister miydiniz? Ben intikam almadım, hiç bir zaman da böyle bir şey düşünmedim fakat, o günün akşamı, yanlış biz zamandı. Yanlış zaman, bana, bir aile verdi. Yanlış zaman, bana do...