3.5

4K 135 6
                                    

"Yavaş güzelim, salona mı geçelim, odaya mı çıkalım?" Eren iki elinde pusetle bana bakıyordu.

"Salona geçelim. Odaya çıkmak istemiyorum." Kapıyı kapattım, ardından salona doğru ilerledik. Girdiğimizde, öyle bir rahatlık gelmişti ki, sanki yıllardır o hastanedeydim. Koltuğa oturduğum gibi Meriçle Meyra mızmızlanmaya başladılar. Meriç'i kucağıma aldım, ardından sağ göğsümü açtım. "Siz böyle saat başı beni mi sömüreceksiniz?" Meyra mızmızlanmaya devam edince, Eren kucağına aldı.

"Gel prensesim. Ne oldu güzelim? Acıktın mı? Anne yemek vermiyor mu sana?" Erene bakıp kaşlarımı çattım.

"Çocuğu bana mı dolduruyorsun sen?" Erenin gözleri kocaman açılmış, gülerek bana bakıyordu.

"Tövbe estağfurullah. Ne münasebet, ben neden kızımızı sana karşı doldurayım ki güzelim." Yanıma geçti. Meriç emmeyi bırakınca, onu yavaşça dizime yatırdım. Ardından Meyrayı kucağıma aldım. Başını omzuma koydum. Eren Meriç'i kucağıma alırken, Meyra başını kaldırmış, meme arıyordu. Yüzümü emmeye çalışınca, hafiften güldüm. Meyrayı da sol göğsüme yatırdım. Meriç tekrardan mızmızlanınca şoklarımı yaşadım.

"Eren, Meriç'i sağ tarafıma yatırır mısın?" Eren dikkatlice Meriç'i de kucağıma yatırdı. İkisi de keyifli bir şekilde, sütlerini içiyordu. "Pratik yolunu bulduk, mükemmel bir şey." İkiside hızlı hızlı içiyordu sütlerini. Başımı arkaya yatırdım ve gözlerimi kapattım.

"Markete gideyim, bir kaç şey alacağım. Bir şey ister misin?" Başımı iki yana salladım. Öne eğildi ve alnımı öptü, ardından ayağa kalktı ve gitti. Bir kaç dakika sonra ise çocuklar emmeyi bırakmışlardı. Yavaşça ayağa kalktım ve yukarı çıkmaya başladım. Onların odasına girdim, çift kişilik koltuğa önce Meyrayı bıraktım. Ardından üzerimi düzelttim ve Meriç'in gazını çıkarttım. Meriç'i beşiğine yatırdıktan sonra Meyranın da gazını çıkarttım ve beşiğe koydum. Bebek telsizlerini açtım. Birini ortadaki komodine koydum, birinide aldım ve odama geçtim. Hızlıca üzerimi çıkarttım ve bir duş aldım. Üzerimi giydim ve saçlarımı tarayıp kuruttum. Telsizi aldım ve odadan çıktım. Odadan çıktıktan sonra  onların odasına geçtim, ikiside mışıl mışıl uyuyordu. Aşağı indim ve salonu toparlamaya başladım. Valizi kenara koydum, pusetleri odaya çıkarttım, etraftaki dağınıklığı topladım.

Pencereleri açtım, ardından mutfağa geçtim. Telefonum çalmaya başlamıştı. Telefonu aldığımda, Bülent abinin aradığını gördüm. Telefonu açtım ve kulağıma koydum.

"Efendim abi?"

"Ne yapıyorsunuz abicim?"

"Yemek hazırlayacağım abi, Eren markete gitti. Gelir birazdan."

"Birazdan size geleceğiz de müsait misiniz?"

"Gelin tabi abi. Hatta akşam yemeğine gelin."

"Tamam abim, söyleyeyim bizimkilere."

"Tamam abi, görüşürüz."

Telefonu kapattım ve tezgaha koydum. Buzluktan iki paket tavuk çıkarttım ve güneşe koydum. Tencereyi çıkarttım, içine yağ ve şehriye koydum. Biraz şehriye çorbası, pilav, fırında tavuk ve salata yeterdi. Şehriyeler pişmeye başlamıştı, içeriden de kapı sesi gelmişti. Şehriyenin içine sıcak su, salça, tuz ve nane koyup karıştırdım. Ardından kapağını kapattım. Eren mutfağa girdi ve poşetleri masaya bırakıp yanıma geldi.

Yanlış Zaman ♡ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin