•Ertesi Günün Öğleni•
"Ben yaptım vallahi. Dışardan yemek yemediğimi biliyorsun. Hadi iç şunu Emel." Odada Ben, Nil, Mete ve Eren vardık.
Nil hastahanede olduğumu duyduğu gibi olayı da öğrenmişti. Bu yüzden, kendi yemek yapıp getirmişti. Hastahanenin yemeklerini yememi istemiyordu. Haklıydı da.
"Nil, tamam yiyeceğim. Lütfen, geçip oturur musun sen de?" Nil hala bir şeyler çıkartırken, Mete arkadan bir sabır çekti.
"Ya sabır, ya Allah. Nil, gel güzelim sen. Bırak kızı, istediği zaman yiyecek yemek." Mete, Nili kolundan tutup yanına doğru çekti. Nil koltuğa oturdu ve derin bir nefes alıp bana bakmaya başladı. Ardından hızlıca ayağa kalktı.
"Ben o kadının ağzına bir fışke vurmazsam içim rahat etmez!" Kapıya yöneliyordu ki, Mete onu belinden tuttu.
"Karadeniz şivesine bağladı yine. Fışke nedu ula?" Nil dönüp Meteye kaşlarını çatarak baktı. Ardından kaşları düz bir çizgi halini aldı. İlk defa bu kadar yakınlardı sanki.
"Dövmeyeyim mi?" Mete hafifçe tebessüm etti.
"Dövme. Karakola mı gideceksin şimdi?" Nil başını sağa sola doğru salladı. "O zaman? Hadi gel biz eve gidelim. İki saattir buradayız." Ardından bize döndü Mete. Erene baktı. "Bir isteğiniz, sorununuz olursa ara Eren." Kaşlarımı çatmış Meteye bakıyordum.
Erene, enişte haricinde, Eren demişti. Evet Erenin ismi, Erendi. Ama, normalde Erene ismiyle hitap etmezdi.
Eren başını öne digru eğdi. Mete, Nilin çantasını aldı, ikiside bana sarıldılar ve gittiler. Masada duran yemeklere bakmaktan alı koyamıyordum kendimi. Öne egidlim ve hepsinin kapağını açtım. Ardından kenardaki çatallardan birini Erene uzattım.
"Çok güzel yapar. Yemezsen çok büyük hata edersin." Öne eğilip kaşığı aldı, bağdaş kurdum. O da karşıma geçti. Masayı aramıza çektik ve yemek yemeye başladık.
"Annen ve babana ne zaman söyleyeceksin?" Elim havada kaldı. Ağzımdaki lokmayı zar zor yutmuştum. Çatalı bırakıp başımı kaldırdım ve Erene baktım. "Emel, yanlış bir şey mi söyledim. Özür dilerim," ayağa kalktı ve hızlıca yanıma gelip bana sarıldı. "Özür dilerim güzelim."
"Hayır, hayır özür dilemene gerek yok. Söylemeyeceğim. Uzun zamandır görmüyorum zaten. Görse de tanıyacağını sanmıyorum." Geri çekilip ona baktım. "Babamı on beş senedir görmüyorum. Bir kızı oldugunu unutmuş bile olabilir." Bana bakıyordu. Annemi merak ediyordu belliki.
"Annem, ben yedi yaşındayken, öldü." Dişlerini sıktığını fark ettim. "Eren, suçlu hissetme kendini. Gerçekten, iyiyim." Öne eğilip çatalı aldım ve ete batırıp Erene uzattım. Ağzını hafifçe açtı ve eti ağzına alıp çiğnedi.
"Ne zaman çıkacağız? Çok sıkıldım burada." Ağzındakini yuttu ve bana baktı.
"Terası var buranın istersen. Çıkalım mı biraz terasa?" Başımı hızlıca yukarı aşağı salladım. Gülümsedi ve çenesiyle yemeği işaret etti. "Yemeğini ye, sonra çıkalım." Önüme döndüm ve yemeği yemeye devam ettim. O da yemeğini yedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Zaman ♡
Teen FictionDüğününüze bir hafta kala aldatıldığınızı öğrenseniz, intikam almak ister miydiniz? Ben intikam almadım, hiç bir zaman da böyle bir şey düşünmedim fakat, o günün akşamı, yanlış biz zamandı. Yanlış zaman, bana, bir aile verdi. Yanlış zaman, bana do...