2.2

5.5K 211 3
                                    

"Pera, ablam geç sen odana. Seni hazırlamaya geliyorlar. Onlar en son gelecekti!" Sabahtan beri ortalıkta koşturup duran Nil, bir şeylere yardım etmeye çalışan ben ve odasına gönderip, hazırlatmaya çalıştığımız Pera ile, günümüz çok hareketli geçiyordu.

"Eren, yardım eder misin?" Boyum yetmediği için, kırmızı tülü çengelden geçiremiyordum. Eren yanıma geldi ve tülü alıp çengele taktı. Ben de Peranın yerini hazırlıyordum. "Sen geç otur, çok ayakta kalma."

"Bunu söyleyene bakıyorum da, dört aylık hamile bir kadın." Erene dönüp baktım. Ardından gözlerimi devirdim. Kırmızı yastığı, koltuğa koydum belimi tutarak, yavaşça kalktım. Eren beni gelip tuttu, yavaşça dik durdum. Ardından köşeye baktım.

"Çok güzel oldu. Allah bana da..." Sözümü yarıda kestim, Erene dönüp gülümsedim. "Neyse ya. Hadi, geç otur." Ondan ayrılacakken, beni kolumdan tuttu ve yavaşça çekip sarıldı.

"Her şeyin apar topar oldu, biliyorum güzelim. Hiç bir şey içinde kalmasın istiyorum." Ona sarıldım ve o kokusunu içime çektim.

"İnan bana, hiç bir şey içimde kalmadı. Sen varken de, kalması mümkün değil." Geri çekildim ve gözlerine baktım. "Her şeyim dışarda, hiç bir şey içimde değil. Ha," karnımı gösterdim ve güldüm. "İkizler dışında." Gözlerini hafifçe devirip güldü. Eğilip başımı öptü ve geri çekilip gözlerime baktı. Derin bir nefes aldım ve tebessüm ettim. "Eren,"

'Hm' diye bir ses çıkarttı. Uzun zamandır annemi görmüyordum. Cesaret edip de yanına gidemiyordum. Gözlerim hafif hafif dolmuştu. Eren de bunu fark etmişti. "Bebeğim, ne oldu?"

"Döndüğümüzde, kendimi hazır hissedersem, benimle annemin mezarına gelir misin?" Eren yutkundu. Tebessüm etmeye çalışıyordu. Başını yukarı aşağı salladı. Biraz havaya kalkıp, boynuna sarıldım. "Teşekkür ederim."

"Ben teşekkür ederim güzelim." Erenden ayrıldım ve onu yerine itmeye başladım. Yerine oturunca, bende mutfağa doğru ilerledim.

Mutfaktan bir sürü kişi ve elinde tanklarla çıkıyorlardı. Ben içeri girdiğimde, Nil mutfakta dört dönüyordu. Masanın üzerindeki tuzlu kurabiyeden aldım ve ağzıma attım.

"Emel!" Bir anda yerimde sıçradığımda, o da bir anda duraksadı. "Allah'ım, ne yapıyorum ben? Özür dilerim kuzum. Ye istediğin kadar. Tabağı al bak, geç kenara." Tabağı aldı ve beni sandalyeye doğru yürütmeye başladı. Elinden tabağı aldım ve ona döndüm.

"Sen birazcık sakin olur musun? Geç hadi hazırlan. Bak bir saat kaldı. Gelmeye başlayacak misafirler." Tabağı masaya bıraktım. Onu omuzlarından tutup mutfaktan çıkarttım. "Hadi odaya geçelim, hazırlanalım." Beraber Nil'in odasına doğru ilerlemeye başladık. Nil sabah yıkanmıştı, ben de onun banyosuna geçtim.

On dakika içinde yıkandım ve banyodan çıktım. İç çamaşırlarımı giydim ve aldığımız elbiseyi üzerime geçirdim. Havluyu başıma sardım ve banyodan çıktım. Nil de giyinmişti.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yanlış Zaman ♡ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin