•2 hafta sonra •
Akşamüstü Erenin ailesini yemeğe davet etmiştim. Fırat Sayar hariç, ailesi.
Mutfakta, yemeği fırına verdim. Diğer yandan da tatlı yapmaya çalışıyordum. Triliçe? İlk denemem olduğu için, umarım bozmam diye ümit ediyordum.
Karışımı cam bir borcama döktüm. Üzerine de kedi dili bisküvisi koydum. Onun üzerine de karışımdan döktüm. Ardından buzdolabına koydum donması için.
Etrafı toparlamaya başladığımda, ayağıma dolanan bir tüy yumağı geldi.
"Çapkın, içeri geç." Evet çapkın. Şapşik ismi uymuyordu. Çünkü aşırı derecede çapkın bir kızım vardı.Çapkın başını sola doğru döndürdü ve kıvırta kıvırta mutfaktan çıktı. "Hatunun keyife bak. Bizimde peşimizi toplayan olsa, biz de kıvırta kıvırta yürürüz." Bulaşıkları sudan geçirip makineye koydum.
Mutfak tezgahını sildim. Buzdolabından tatlıyı çıkartıp tezgaha koydum ve karamelli sosunu üstüne döküp, şekil vermeye başladım. O sırada içeriden kapı sesi geldi. Kürdanı çöpe attım ve tatlıyı kesmeye başladım.
"Emel!" İçeriden ses geldiğinde oraya dömedim bile.
"Mutfaktayım!" Bir kaç saniye sonra içeriye Eren girdi. Yanıma geldi ve bana bakmaya başladı. "Hoşgeldin."
"Hoşbuldum. Sen kendini biraz fazla mı yordun sanki?" Etrafına bakındı. Ardından gözlerini kısıp bana baktı.
"Yok canım, yani sadece karnıyarık, fırında tavuk, pirinç pilavı, tarhana çorbası, salata, humus, sarma, dolma, t..." Kalbim duracak gibi hissettim.
Ben ona ne yaptıklarımı sayarken, o kalbimi durduracak bir hareket yaptı ve yüzümü döndürüp, dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Gözlerim şok içinde açılmıştı. Nefes, alamıyordum. Kal gelmişti bir anda.
Saniyeler sonra alt dudağımı serbest bıraktığında, öylece suratına baktım. Öne doğru eğilip, suyu kapattı. O sırada hala gözlerime bakıyordu.
"Nefes al, güzelim." Yutkundum ve derin bir nefes aldım.
"Eren, sen..." Eğilip gözlerime baktı. Hızlı hızlı nefes alıp veriyordum.
"Ben, seni öptüm. Ve biliyor musun," gözleri tekrardan dudaklarıma kaydı. "Tekrardan öpmek istiyorum." Gözlerin kocaman açılmıştı. Hemen yanıma dönüp tatlıyı aldım ve dolaba yöneldim. Tatlıyı dolaba koydum ve kenardaki telefonu alıp, fırının önüne geçtim. Fırını kapattım, Erene bakmadan mutfaktan çıkıp, salonun kenarındaki büyük yemek masasına doğru ilerledim.
Düşünmemeye çalışıyorum. Beni öptüğünü, isteyerek, hissederek öptüğünü. Nefesimi kesercesine öptüğünü, düşünmemeye çalışıyorum ama, daha fazla heyecanlanıyorum.
Masadaki örtüyü kaldırdım. Kenardaki dolaptan tabakları, kaseleri, çatal, kaşık, bıçak çıkarttım. Hepsini güzelce dizdim. Peçete ve bardakları da dizdim. Yaklaşık yarım saat sonra masada hazırdı. Saate baktığımda, beş olduğunu fark ettim. Her şeyi hallettikten sonra merdivenlere ilerledim ve yukarıya çıkmaya başladım.
Yukarı çıktığımda odaya girdim ve çabucak banyoya ilerledim. Kapıyı kilitleyip hızlıca bir duş aldım. Bornozumu üzerime geçirip banyodan çıktım.
Odaya girip dolabın önüne ilerledim. İç çamaşırlarımı aldım. Beyaz bir tişört ve uzun, rahat bir kot tulum çıkarttım. Banyoya geçip giyindim. Bornozu astım ve banyodan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Zaman ♡
Teen FictionDüğününüze bir hafta kala aldatıldığınızı öğrenseniz, intikam almak ister miydiniz? Ben intikam almadım, hiç bir zaman da böyle bir şey düşünmedim fakat, o günün akşamı, yanlış biz zamandı. Yanlış zaman, bana, bir aile verdi. Yanlış zaman, bana do...