Aradan bir hafta geçmişti. Kendi kendime bir şeyler yapıyordum evde. Çocukların odasını boyuyordum. Eren iş yerine gitmişti. Mete, Nil ve Gediz çalışıyordu. Minik kuşum Pera ise, onun kalması için verdiğimiz odada ders çalışıyordu.
Üniversite sınavları yaklaşmıştı. O da ders çalışıyordu. Resim bölümünü okumayı çok istemiştim ama, durumum el vermediği için, asla okuyamadım. Pera, hâkime olmak istiyordu. Bunun içinde çok çabalıyordu.
Odanın duvarının yarısını toz pembe ve pembe, diğer yarısını ise bebek mavisi ve mavi boyuyordum. İki tarafa da bulut, yıldızlar ve minik ayıcıklar çizdim. Ardından çizdiğim şeyleri boyamaya başladım.
Aradan yarım saat geçmişti. Kapı çalmaya başlayınca yavaşça kalktım ve aşağı inmeye başladım. Kapıyı açtığımda, karşımda Defne ve Laçin abla duruyordu. "Hoş geldiniz. Geçin içeriye abla." İkiside içeriye geçtiler. Kapıyı kapattım ve salona geçtik.
"Birileri boya badana işine girmiş galiba?" Üzerime baktığımda, siyah tulumun, artık rengarenk olduğunu görmüştüm.
"Yavaş yavaş odalarını yapmaya başladım abla. Yataklarına falan bakacağım internetten. Onları da sipariş edeceğim." Laçin abla başını yukarı aşağı salladı. Stresli görünüyordu. "Abla, iyi misin?" Yanına geçeceğim sırada kapı çalmaya başladı. Kapıya doğru yöneldim. Kapıyı açtığımda, Erenle ve Bülent abiyle karşılaştım.
"Baba!" Defne arkadan koştu ve babasını kucağına atladı. Bülent abi de onu kucağına alıp yanağına bir öpücük bıraktı.
"Prensesim. Siz buraya mı geldiniz? " Defne başını yukarı aşağı salladı. "iyi hadi geç bakalım." Onu indirdi. Bende kenara geçtim. Onlarda içeriye geçtiler. Eren beni inceleyip, en sonunda gözlerimde durdu.
"Tek başına odayı mı boyadın?" Başımı eğip ona baktım. Derin bir nefes aldı ve gözlerini kapattı. "Bakma, bakma şöyle. Tamam, bir şey demiyorum. Geç hadi." Hafifçe tebessüm ettim ve kapıyı kapattım. Beraber salona geçtik.
"Emel, benimle gelir misin? Acil." Laçin abla ile mutfağa geçtik. Bülent abi, Eren ve Defne salondaydı. Kendime bir bardak çıkarttım ve su koymaya başladım.
"Ne oldu abla? Geldiğinden beri gerginsin, streslisin. Biri bir şey mi söyledi?" Bardağı elime aldım ve içmeye başladım. Suyu bitirdim ve tezgaha koydum. Laçin abla derin bir nefes aldı.
"Emel," kaşlarımı hafif çatmış ona bakıyordum. "Emel galiba ben hamileyim." Gözlerim şok içinde açılmıştı. Ardından yüzümde kocaman bir gülümseme oldu.
"Abla, bu çok güzel bir haber. Neyi bu kadar stres yaptın kendine?" Derin bir nefes aldı. Gözlerime baktığında, gözlerinin dolduğunu görmüştüm. "Abla, neyin var? Gel, gel otur şöyle." Sandalyeye oturdu ve bana baktı.
"Bülent, istemezse diye strese girdim. Defneyi bile ilk duyduğunda, nasıl yani, dedi. İkinci çocuğu duyarsa... Off!" Eliyle yüzünü kapattı. Hafifçe eğilip, elini yüzünden çektim.
"Abla, o zaman, o zamanda kaldı. O zamanki Bülent abiyle, şu an ki Bülent abi aynı kişi mi?" Gözlerime baktı. "İçeri geçip söyle abla. Bebeğini senden alamaz ya?" Yutkundu ve derin bir nefes alıp ayağa kalktı. Beraber mutfaktan çıkıp salona geçtik.
Laçin abla Bülent abinin yanına geçip oturdu. Bende Erenin yanına geçip oturdum. İkiside bir konu konuşuyordu. Biz Laçin ablayla birbirimize bakıyorduk. Eren biraz hareketlenince, Bülent abi Laçin ablaya döndü.
"Sabahtan beri bir şey var sende. Neyin var? Söyle bakalım hatun." Laçin ablanın elini tuttu. Derin bir nefes aldı ve Bülent abiye döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Zaman ♡
Teen FictionDüğününüze bir hafta kala aldatıldığınızı öğrenseniz, intikam almak ister miydiniz? Ben intikam almadım, hiç bir zaman da böyle bir şey düşünmedim fakat, o günün akşamı, yanlış biz zamandı. Yanlış zaman, bana, bir aile verdi. Yanlış zaman, bana do...