İlk bölüm biraz sıkıcı olabilir. Biraz tanıtım bölümü gibi. Sıkıldıysanız ikinci ve son paragrafı okuyup ikinci bölüme geçebilirsiniz (fazla bir şey kaçırmazsınız). İyi okumalar dilerim:)
Yazar
Stiles, yine her zamanki gibi sabah kalkıp okul için hazırlanmaya başlamıştı. O hazırlanırken biz de biraz Stiles'tan bahsedelim. Stiles, komik ve sempatik bir çocuktur. Yaşadığı şeyler yüzünden ciddi konularda içine kapanıktır. Pek popüler olmayan Stiles, bir onuncu sınıf öğrencisidir. Derslerinde gayet başarılıdır ama okulda ara sıra bazıları tarafından zorbalığa uğradığı da olur. Onu öne çıkaran yeteneği, yaptığı muhteşem çizimleridir. Ailesiz büyümüş bir çocuktur ancak evin dört bir yanı, Stiles'ın onları çizdiği resimleriyle doludur. Yine de bunu sadece bir hobi olarak yapar. Asıl hedefi, büyüyünce tıpkı babası gibi bir polis olmaktır. Babası, zamanında kasabanın en bilinen şeriflerinden biridir, tabi bir görevde hayatını kaybedene kadar. Aha, Stiles okula gitmek için çoktan hazırlanmış. Mavi, eski jeepine binip çantasını yan koltuğa attı. Ardından okula doğru yola çıktı.
Okula vardığında, önce kendisine bir tost almak için okulun karşısındaki büfeye gitti. Tost istediğini belirtip beklemeye başladı. Cebinden, daha yeni aldığı burs parasından bir miktar çıkarıp adama uzattı. Stiles, oldukça çalışkan bir öğrenci olduğundan, geçen senelerde birkaç burs sınavına girmişti. Gideceği üniversite bile şimdiden belliydi ve üniversite onun gibi bir öğrenciyi kaybetmemek adına ona şimdiden burs ödemesi yapıyordu. Tek başına yaşayan biri için oldukça makul bir ücretti. Çok fazla olmasa da bütün masraflarını karşılayabilecek bir tutardı. Adam para üstünü verdiğinde geç çocuk arkasını dönüp yürümeye başladı. Tostundan bir ısırık aldığında ağzının yandığını fark etti ama o sırada açlığı yüzünden bunu pek umursayacak durumda sayılmazdı. Karşıya geçmek için önce sola, sonra sağa baktı. Kafasını sağa çevirdiği anda orta yaşlarında bir kadını, yoldan geçmeye çalışırken fark etti. Kadın, elindeki eşyalar ve boynunda kıstırarak konuştuğu telefon yüzünden fazlasıyla meşgul ve dalgındı. Gelen arabanın farkında bile değildi. Stiles, anlık bir hışımla yola atladı. Kadını, sırtından kavrayıp kendisiyle birlikte ileri itti. Stiles, kadınla birlikte karşı kaldırıma serildi. Stiles, yola yakın olan kısımdaydı ve araba geçerken, el bileğini ezmişti. Büyük bir acıyla inledi ve bileğini tuttu. Çıkan kemik sesini herkes duymuş olmalıydı. Kadın, çantasını ve diğer hiçbir şeyi umursamadan ayağa kalktı ve Stiles'a elini uzattı.
Kadın: Teşekkür ederim delikanlı.
Stiles, başını kaldırıp kadına baktığında bir süre duraksadı. Az önce yüzünü görememişti ama şimdi gördüğü şeyle büyülenmiş gibiydi.
Gel gelelim o kadına. Talia Hale. Talia, kırklı yaşlarına yeni basmış, saf güzelliğiyle herkesi büyüleyen, kişiliği de en az görünüşü kadar mükemmel bir kadındı. Yardımsever ve güleryüzülüğüyle bilinirdi. Fazla iyimser ve bir karıncayı bile incitemeyecek bu görünüşün altında, büyük bir sürüye sahip bir alfa yatıyordu. Ancak sürünün de Talia hakkındaki düşünceleri hemen hemen aynıydı. Liderliği, bütün alfaların örnek alması gereken cinstendi. Çevredeki herkes onun sürüsüne girebilmek için birbirlerine düşerlerdi. İyi kalpliliği ve zarafetiyle ön plana çıkan Talia, bugünlere gelebilmek için az ter dökmemişti ama şu an herkesin saygısını kazanmıştı.
Stiles, Talia'nın uzattığı elini tutarak ayağa kalktı.
Stiles: R-rica ederim.
Hala, bileğinde çektiği acıyı gizlemeye çalışıyordu.
Talia: Bileğine bakabilir miyim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Rules |Sterek
WerewolfHer şey, Stiles'ın ummadık bir şekilde Talia'nın hayatını kurtarmasıyla başlar. Talia, Stiles'ı teşekkür anlamında yemeğe çağırdığında, Stiles hayatında dönüm noktası olacak adamla tanışır.