Talia: Laura, kardeşini çağırır mısın canım?
Laura: Yine odasında salak salak yatıyordur. Açlıktan öleceği zaman gelir o.
Talia: Ama bu bir aile yemeği. Ona benim çağırdığımı söyle.
Laura, derin bir iç çekip masadan kalktı. Önce salona geçip bir yastık aldı, ardından merdivenleri çıktı. Sağdan ilk kapıyı açıp elindeki yastığı, yatağın üstünde uzanan Derek'e fırlattı.
Derek: Ağğh!
Laura: Hadi yemeğe. Azıcık insan görsün yüzün.
Derek: Ben aç değilim.
Laura: "Bon oç doğolom." Annem çağırıyor. Gelmezsen kuzen Diana'yı çağırırmış.
Derek: Öff tamam geliyorum.
Kuzen Diana, Derek'e takık olduğu için geldiğinde onu asla yalnız bırakmazdı. Derek ise böyle yılışık işlerden pek hoşlanan biri değildi. Genelde yalnız olmayı sever, pek evde de durmazdı. Kendisini, annesinin sürüsünde savaşabilecek kadar geliştirmek için her gün saatlerini harcardı. Siyah saçlı, uzun boylu, mükemmel fiziğe sahip bir kurttu. Herkesin hayran olduğu yeşil gözleri vardı. Ancak bu gözlerin hayran olduğu tek şey güç ve hırstı. Çoğu gencin hayalindeki erkek profili diyebiliriz. Bugüne kadar çok can yakmıştır desek bile o genelde böyle işlerle pek uğraşmazdı. Tabii ara sıra çapkınlığı da eksik olmazdı. Babasıyla pek anlaşamazlardı. Babası, onun bu sürü ve kurt adamlık işleriyle uğraşmasından şikayetçiydi. Ne de olsa Jake, sıradan bir insandı. Oldukça zengin bir servete sahip olan bu ailede, Derek'in hazıra konma isteği oldukça normaldi ancak babasıyla çok anlaşamamasının sebeplerinden biri de buydu. Jake, Derek'in kendi emeğiyle bir şeyleri elde etmesini, "kurt olmayan" insanlarla da takılması gerektiğini savunurdu.
Yatağından kalkıp aşağı indi. Uykulu gözler ve üstü başı dağınık şekilde bahçeye çıkıp sandalyeyi çekti.
Derek: Bu kim?
Soruya cevap beklerken masaya oturdu ve ağzına bir kaşık yemek tıkıştırdı.
Talia: Misafirimize düzgün bir selam verir misin canım?
Derek, babasına döndü ve ağzı dolu bir şekilde:
-Gayriresmi çocuk mu yaptınız?
Laura, tam gülecekken ağzındaki boğazına kaçtığı için gülmeyle karışık öksürdü.
Jake: Laura'yı bu kadar efendi yetiştirirken bunda ne hata yaptık?
Derek: Ablam gibi mi olsaydım?
Derek, bunu söylerken yüzünü ekşitti. Laura, dirseğini, Derek'in koluna geçirdi.
Derek: Anne şuna bir şey söyle elimde kalacak.
Talia: Kavga etmeyi bırakın. Ailemizi kötü gösteriyorsunuz. Derek, sen de düzgün bir selam ver.
Derek; gözlerini, masada varlığını yeni hatırladığı Stiles'a çevirdi ve elini uzattı.
Derek: Merhaba sayın yabancı ben Derek. Tanıştığıma memnun oldum, artık odama gitsem?
Jake: Hiçbir yere gitmiyorsun. Yemeğini ye.
Stiles, çekinerek Derek'in uzattığı elini tutup sıktı ve kısık bir sesle:
Stiles: Stiles.
Elini hızlıca çekme gereği duydu. Stiles, Derek dışında diğerlerini oldukça sevmişti. Aslında Derek de kötü birine benzemiyordu ama biraz şımarık veya ürkütücü bir tipti. Bu tavırları, Stiles'ı biraz tuhaf hissettirmişti ama Stiles da genelde komik bir çocuk olduğu için bundan rahatsız olmamıştı. Tabağını herkesten biraz daha geç bitirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Rules |Sterek
Hombres LoboHer şey, Stiles'ın ummadık bir şekilde Talia'nın hayatını kurtarmasıyla başlar. Talia, Stiles'ı teşekkür anlamında yemeğe çağırdığında, Stiles hayatında dönüm noktası olacak adamla tanışır.