Liva da Betty de oldukça memnun sayılırdı ama aynı şey Stiles ve Derek için söylenemezdi. Sanki doğru zaman, yanlış kişilerdi.
Derek, pişman olmuştu bile. Bunu Stiles ve Betty geç kaldığı için yapmıştı. Ancak yanlış anlaşılacak bir şey olmadığını fark ettiğinde pişman olmuştu. Ancak aynı yanlış anlaşılmama Derek'te geçerli değildi. Aslında yanlış anlaşılacak bir şey yoktu çünkü yaptığı şey zaten yanlıştı. Stiles'ı üzmekten korkan Derek, hata üstüne hata yapıyordu. İşi iyice eline yüzüne bulaştırmıştı. Ancak geri dönüş yoktu. Odanın kapısını kapatıp sandalyeye oturdu.
Liva: Ne yani, öyle oturacak mısın?
Derek: Odamı görmek istediğini söylemiştin.
Liva: Derek sen salak mısın salağa mı yatıyorsun?
Derek: Sessiz ol.
Stiles, aşağıda yine defterin başına oturdu. Bütün havası kaçmıştı ve kötü hissetmesi, çizimlerine de yansıyordu. Belki o da Derek'i kendine özel sanıyordu. İçindeki his, bir çocuğun en sevdiği oyuncağı kaybetmesi gibiydi. Hatta o oyuncağı kaybettikten sonra başkasında görmesi gibiydi. Derek tabiki bir oyuncak değildi, bu yalnızca kafasında kurduğu benzetmelerden biriydi.
Liva: Derek sorun ben miyim?
Derek: Ne?
Liva: Günlerdir senin için çabalıyorum ve karşılığı bu mu?
Derek: Sen benim için değil, kendine bir oyuncak aradığın için çabalıyorsun.
Liva: Ne saçmalıyorsun sen?
Derek: Liva, içindeki hissin aşk ya da hoşlantı olmadığını ikimiz de biliyoruz. Tek istediğin oyalanacak birini aramak...
Derek'in bakışları ciddileşti.
Derek: ve ben oyalanacak biri değilim. Gidebilirsin.
Liva, hız ve sinirle odadan çıktı ve aşağıdan paltosunu alıp hiçbir şey söylemeden evden çıktı. Betty de Stiles da bu sinire anlam verememişti. Ardından Derek de aşağı indi. Zaten mahvettiği işi daha da batırmaya mı gelmişti kendisi de bilmiyordu. Stiles, Derek'le göz göze gelmemek için bütün dikkatini çizime vermiş gibi davranmaya çalışıyordu. Ancak bir çizgi bile çizemiyordu. Bütün yeteneğini de ilhamını da hatta zihnindeki her şeyi kaybetmiş gibiydi. Tek yaptığı boş kağıtla bakışmaktı.
Birazdan Isaac ve Laura geldi. Derek'in uğraşacağı, onlardan daha önemli konuları vardı.
Betty: Ben gitsem iyi olur, ailem merak etmeden.
Stiles, ona kapıya kadar eşlik etti. Tekrar içeri döndüğünde defterini kapatıp masaya koydu ve reklam açık olan televizyona baktı. Yine bir şeyle uğraşıyor gibi gözükmeye çalışıyordu, ya da umrunda değilmiş gibi...
Derek, çok şey söylemek istese de sanki boğazı düğümlenmişti de çıkacak bütün kelimeleri durduruyordu.
Bu bitmek bilmeyen sessizliği kapı sesi bozdu. Laura, kapıya koştu. Gelen Talia ve Jake'di. Onlar da içeri geçip kanepeye oturdular. Ortamdaki sessizlik ve soğukluk gelen herkese kendini hissettiriyordu. Talia bunu sormak istese de Derek'le arası henüz düzelmediği için üstüne gitmek istemiyordu. Isaac ve Laura da oturdular.
Jake: Derek isters...
Derek: Hiçbir yere gitmiyorum.
Bakışları da sesi de ne kadar ciddi olabilirse o kadar ciddiydi. Stiles, ayağa kalktı. Derek, Stiles'a baktı.
Derek: Sen de.
Stiles, da ona baktı.
Derek: Bu ailedeki herkesin, bu ailedeki kararları bilmeye hakkı var değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Rules |Sterek
Hombres LoboHer şey, Stiles'ın ummadık bir şekilde Talia'nın hayatını kurtarmasıyla başlar. Talia, Stiles'ı teşekkür anlamında yemeğe çağırdığında, Stiles hayatında dönüm noktası olacak adamla tanışır.