Ertesi sabah, Stiles uyandı. Odadan çıktığında Derek hala uyanmamıştı. Hizmetçi, aşağıda oturuyordu. Kahvaltı masası hazırdı ve ikisinin kalkmasını bekliyordu.
Hizmetçi: Bay Hale de uyandıysa kahvaltı hazır.
Stiles: Sanırım uyanmadı. Ben uyandırırım, Laura'yı uyandırabilir misiniz?
Hizmetçi: O çıktı. Bu gece bir arkadaşında kalacakmış.
Stiles: Peki.
Derek'i uyandırmak için merdivenleri çıkıp odasına gitti. İçeri girip seslendi.
Stiles: Derek, kalk.
Uykulu bir sesle cevap verdi.
Derek: Sana da günaydın, evet.
Stiles: Kalk öğlen oldu.
Derek: Tamam.
Bir yandan gözlerini ovuşturuyordu. Stiles odadan çıktı, Derek de birazdan aşağı geldi.
Derek: Laura nerede?
Hizmetçi: Bir arkadaşında kalacağını söyledi.
Derek: Hmm, sen eve dönebilirsin.
Hizmetçi: Emin misiniz?
Derek: Eminim, kalan işleri biz hallederiz.
Hizmetçi: Teşekkür ederim.
Hizmetçi, birazdan çantasını ve paltosunu alıp evden çıktı. İkisi de tek kelime etmeden yemeklerini yediler. Sessizliği Derek bozmaya yeltense de Stiles'ın asık yüzü ağzından çıkacak sözleri durduruyordu.
Aradan iki gün geçti. İkisi de okula gitmeye devam ediyorlardı ama soğukluk hala varlığını sürdürüyordu. Derek, biraz pes etmiş gibiydi. Ne zaman eskisi gibi davransa Stiles, bir şekilde kendini uzaklaştırıyordu. Sebebine bir anlam vermeyi başaramamıştı. Belki de artık Derek'in bu şakacı tavırlarından sıkılmıştı. Derek, böyle düşününce artık ona eskisi gibi davranmaması gerektiğini düşündü, tabi eğer Stiles'ın istediği buysa.
Öğle saatlerinde Laura geldiğinde Derek'le yine tartışmaya başladılar. Derek, her ne kadar Laura'dan küçük de olsa ailesi evde değilken kendisini sorumlu görüyordu. Ayrıca Laura'nın bu rahat tavırları onu sinir ediyordu. Ailesi bir sürüyle savaşırken kendisi her gün arkadaşlarıyla veya o "sevgilisiyle" takılmaktan çekinmiyordu. Sevgili olayıysa Derek'i daha da uyuz ediyordu.
Derek: Evin yolunu unuttun sanırım?
Bıkkın bakışlarla Derek'e döndü.
Laura: Öf Derek.
Derek: Nasıl bu kadar rahatsın? Annemler yok diye istediğini yapabileceğini falan mı düşünüyorsun?
Laura: Derek, senden büyüğüm bana karışamazsın.
Derek: Tamam, büyüksün diye bırakayım ne halt yersen ye, babama da "Laura'ya neden sahip çıkmadın" hesabını sen verirsin.
Laura: Ya bana babam senin kadar karışmıyor.
Derek: Babamın şu an senin, tek derdi seninle birkaç gün sevişip ayrılmak olan ergen sevgilinden daha büyük sorunları var diye olabilir mi?
Laura: Isaac hakkında düzgün konuş.
Derek: Ah, Isaac demek? Mükemmel iki geceniz bittiyse biraz özleyin birbirinizi çünkü hiçbir yere gitmiyorsun.
Laura: Sana mı soracağım?
Derek: Evet, bana soracaksın. Sözde sorumsuz hep Derek. Görüyoruz hangimiz sorumsuz.
Tartışma kısa bir süre daha devam etti, sonraysa konu kapandı. Hangisi haklıydı tartışılır ama bu konuda Stiles, Derek'e hak vermiyor değildi. Akşam yemeğini Derek ve Stiles hazırladı. Derek birkaç kez şaka yapmaya çalıştıysa da Stiles, sürekli ondan uzaklaşmaya devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Rules |Sterek
Kurt AdamHer şey, Stiles'ın ummadık bir şekilde Talia'nın hayatını kurtarmasıyla başlar. Talia, Stiles'ı teşekkür anlamında yemeğe çağırdığında, Stiles hayatında dönüm noktası olacak adamla tanışır.