00- Yıllar Sonra

15 4 6
                                    

-) Yıllar sonra, Gizem Diyarı'nda...

Kimlikler, devinimler, sesler ve görüntüler... Gizem Diyarı'nı, Gizem Diyarı yapan her ne varsa, her ne vardıysa, içe dokunan, tüyler ürperten, başıboşluğa sürükleyen bir ezginin özüne gizlenmişti... Çokça büyüleyici, olabildiğince tek düze, dahası artık hükmü olmayan bir gizdi bu... Kesik kesik, tutuk tutuktu. Bir sondu, her şeyin sonuydu... Hiçlikteki cansız Diyar, yok oluşunun, daha da derine inerse var oluşunun hesabını sorma niyeti içinde, son nefesini verebileceği tek yerde, Ada'nın üzerinde yoğunlaştı... Dakikaları sayılıydı, bunu anlayabilecek kadar uzun süre yaşamıştı, var oluş dolusu şeyden sonra, nasıl olur da ani, keskin, net şekilde yok oluşa evriliyordu? İşte bunun hesabıydı soracağı... Varlığı küçüldü, küçüldü, küçüldü... Ada'nın ortasına kurulu kulevari yüksekliğin tepesinde neler olduğunu gözlemek üzere dört yanı çepeçevre ördü. Burada İnsan formuna bürülü bazı kimseler gördü...
En ufak bir işlemesi olmayan, tahta, yuvarlak bir masa etrafında dört kişi oturmaktaydı, ikisi erkek, ikisi kadın; ikisi genç, ikisi yaşlı formundaydı. Her birinin auraları şiddetle ışıldamakta, gözleri süreksiz parlamaktaydı. Sanki içinde bulundukları Diyar'ın çekilen tüm enerjisini üzerlerinde toplamışlardı. Ellerini masa üzerine koymuş şekilde, olabildiğine ifadesiz ve sessiz duruyorlardı; yas tutar gibi... Bir müddet sonra erkeklerden yaşlı olanı hafifçe doğruldu, uzun saçları ve uzun sakalları yiten diğer her şey gibi yitmesine ramak kalan rüzgârda hafifçe dalgalandı, aşağıya baktı, "Nerede kaldı?" diye sordu yüzü gibi ifadesiz kalan güçlü ses tonuyla. Masadaki kadınlardan yaşlı olanı tebessümü andırır bir mimik attı, "Diyar'ından ayrılamıyor olmalı." dedi naif sesiyle. "Hepimiz için zor oldu." diyerek sesini aratmayan bir soğuklukla ayaklandı genç erkek. "Olması gerektiği gibi." dedi masadan kalkmadan genç kadın, ellerini siyah saçları arasında gezdirdi, "Biraz daha bekletirse ayıp edecek."
"Hakkıdır." dedi Yaşlı Erkek, "Ne de olsa kazandı."
"Bazen seni anlamakta güçlük çekiyorum Jord." diye Jord'un yanına yürüdü Genç Erkek, "Hem nerede kaldı diye soruyor hem de hakkıdır diyorsun."
"Asher, Jord'u rahat bırak." diye ayıpladı Yaşlı Kadın, "Hepimizden daha kırıcı bir beş yüz yıl geçirdi."
"Eh, kendi hikâyesinin büyük bir parçası olmayı yeğleyen o." diye karşılık verdi Asher, Jord aşağıdan gözünü alıp ona kaçamak bir bakış attığında yanından uzaklaştı. "Doğrusu başı sen çekersin diye düşünmüştüm Terra." diyerek Yaşlı Kadın'ın ayıplar bakışlarını sonlandırıp hafif şaşkınlık içeren bakışlara geçiş yapmasını sağladı.
"Hayret," dedi Genç Kadın, Terra'nın etkilenmiş olduğunu görüp, "nasıl oldu da başı çekenin kendin olduğunu düşünmedin?"
"Eingana..." diye gülümsedi Asher, "Muhalifliğini neye borçluyuz bilmiyorum ancak aramızda İnsanlar'a en çok öykünen kişi olduğunu hissediyorum."
"Anlıyorum," diye alayla güldü Eingana, "bunu söylerken her birimizin İnsan formunda oluşunu atlıyor olmalısın."
"Geliyor..." dedi Jord, bu sayede insansı bir tartışmanın başlamadan sonlanmasını da sağlamıştı, "Kibri de hemen arkasında geliyor dikkat edin." diye ekledi, yakınlaşan orta yaşlı kadının kudret emsali yürüyüşü söyletmişti ona bunu, ne var ki takdiri ilahi ortadaydı, kazanan oydu ve kibir üzerine yapacakları konuşmalar birbirlerine muzipçe yaklaşım amaçlı olmaktan öteye geçemezdi... Yeniden masadaki yerlerini aldılar, artık rüzgâr da yoktu... Çok geçmeden aralarına katılacak olan kadın, zaferini kutlarcasına bir görkemle yanlarına vardı. Gri ağırlıklı rengârenk desenlerle bütünleşmiş kahverengi dalgalı saçları omuz hizasına kadar uzanmıştı... Yüzünde, göz çevresinde ağırlıklı olmak üzere oldukça renkli boyalar vardı, göz altları değerli küçük taşlarla işlenmiş gibi parlaktı; gözlerindeki parlaklıkla birleşen bu parlaklık yüzünün bütününe yayılan bir yansıya neden oluyor, yansıyla birleşen aurası onun ışık saçan bir insandan ziyade insansı bir ışık olduğu izlenimini veriyordu. Oldukça ince, tek parça, bembeyaz bir elbise vardı üzerinde, elbisesinin dekoltesinde göze çarpan teni çeşit çeşit dövmelerle doluydu.
"Gaia..." dedi Terra nefesi kesilir gibi olup, "Bu her zamanki halin mi yoksa bugüne özel mi?"
"Hiç değişmedim..." dedi Gaia bastıkları zemini titreten tok, hülyalı sesiyle, "Beş yüz yıl oldu, unutmuşsundur."
"Unutmuşuz." dedi Asher katılarak, "Nasıl oldu da iddialar ortaya atıldığında senin bu iddiayı zaten kazanacağını düşünmedik diye şaşkınım."
"Abartmanın lüzumu yok." dedi Eingana, Gaia'yı hafifçe selamlayıp.
Gaia, tebessümle masadaki yerini aldı, onunla henüz iletişim kurmamış olan Jord'un yüzüne baktı, Jord söyleyeceklerini toparlamaya çalışıyor gibiydi, "Ne o Jord, hâl hatır sormak yok mu? Başlarken samimiyetle ve neşeyle başlamıştık, şimdi bu resmiyetin neden?"
"Çoluk çocuk değiliz," dedi Jord bunun üzerine, "hepimizin iyice anladığı gibi oldukça yüksek ahvali olan varlıklarız. Evet başlarken her şey eğlenceliydi, ne var ki hepimizin hem fikir olacağı gibi beş yüz yıl bize de bazı şeyler öğretti..."
"Peki, peki," diye sıkıldı Asher, "madem öyle diyorsun, yap konuşmadını da gidelim, beş yüz yıldır kaçak sayılırız."
"İzinliydik, her şey için, kaçak sayılmamız için bir neden yok." dedi Eingana.
"Evet Gaia, neden toplandığımızı biliyorsun, buraya geldiğimizi haber eder etmez anlamışsındır zaten." dedi Jord, ses tonundaki kırılganlık ve pişmanlık hissedilebilir düzeydeydi.
"Lütfen toplantımızın devamını sen getir Terra," diye tavrını koydu Asher, "Jord'un konuşma biçimi beni darlıyor gerçekten."
Terra, Eingana ve Gaia'nın yüzüne baktığında onların da böyle düşündüğünü anlayıp Jord'un yüzüne baktı, Jord hiç önemli değil der gibi kafasını aşağı yukarı salladı. "Evet Gaia." dedi Terra sevecenlik ve neşe dolu şekilde, bu durumdan herkes memnun kalmıştı, "Her birimiz uzun zaman alacak olan denge ve armoni sağlama görevini eğlenceyle yapmamızı sağlayacak bir iddiaya girmiştik. Yüksek Kurul'a bunu söylediğimizde mevzu bahis görüşmeyi sağlayarak buna izin verileceğini ancak yalnızca beş yüz yıla mahsus bir şey olacağını bildirmişlerdi. O zamanlar buna inanamamıştık, beş yüz yıl! Ne müthiş uzunlukta bir zamandı bizim için, şimdi görüyoruz ki geldi, geçti ve bitti. Geçip giden onlarca şey gibi..." İç çektiler, duygulanmışlardı. "İddiamız oydu ki bize verilen Diyar Sahibi olma yetkisini kullanarak her birimiz kendi diyarımızı oluşturacak ve bu diyarı yine dengenin ve armoninin başat olacağı kaidesiyle kendimiz şekillendirecektik. Ah Gaia," diye gururlanıp eliyle Gaia'nın elini kavradı Terra, "Her birimiz elimizden gelenin en iyisini yaptık, bizim hikâyelerimiz de iyiydi, ama sen... Sen öyle şeyler yaptın, öyle ciddiye aldın ki bu işi, kulağımıza çalındıkça hayrete düşüyorduk... Bugün buradayız çünkü kimin diyarı kazandıysa, onun diyarında kapanışı yapacağımıza dair sözleşmiştik. Senin Diyar'ın kazandı Gaia... Gizem Diyarı kazandı... En içten hislerimizle kutluyoruz. Müthişti, hele ki son yüzyılı, son yüzyılı öyle şaşkınlık vericiydi ki... Hikâyeni nasıl bitirdiğini duyduğumuzda eminim ki birçoğumuz kazananın sen olduğunu anlamıştık."
Gaia, hepsine baktı, Eingana bile ağzını açıp bir şey dememişti, üstüne gözlerinin içi güler vaziyette ona bakıyordu, "O zaman..." diye doğruldu. Hepsi birden alkışlamaya başladı, Jord da alkışladı çünkü Gaia en başından kazanan o olursa İnsan formuna bürünmelerini ve onu alkışa tutmalarını istemişti.
"Ah Gaia!" dedi Asher samimiyetle, "Hakikaten ne hikâyeydi ama! Tutarsızlıklar, eksik kalan yanlar var mı bari?"
"Tanrı değiliz ya," diye heyecan içinde tekrar oturdu Gaia, biraz daha konuşmak istiyorlardı anlaşılan, zaten kısa süre kalmıştı, bu kısa sürede hikâyesi hakkında konuşmak onu oldukça tatmin edecekti, "elimden geleni yaptım, gözden kaçırdığım bir şey varsa affola."
"Neden son yüzyıl?" diye sordu Eingana merakla, "Hatta son altmış yıl?"
"Mükemmel sonların belli bir süreçten geçmesi gerekirdi bana kalırsa," diye açıkladı Gaia, "hesaplar, kitaplar, epey ter döktüm, epey sabır gösterdim, zaferi elde edebilmek için aceleye getirmek istemedim."
"İyi yapmışsın, bak mesela benim Diyar'da son iki yüz yıldır her şey tek düze ve sıradandı," dedi Asher, "bana beş yüz yıl fazla geldi herhâlde, en baştan başlama şansım olsaydı senin gibi beş yüz yıla yayılacak ve son anda patlama yapacak bir tasarım yapardım."
"Sadece beş yüz yıla yaymak değil ki olay," dedi Terra, "ona bakarsak Gizem Diyarı'nın hikâyesi de bundan dört yıl önce bitti, benim hikâyem on beş dakika sonra bitecek, sonuna kadar sürüyor yani, her şeyin sonu gelene kadar ancak Gaia'nın başarısı bambaşkaydı, kendi içinde ileri düzey bir zekâsı, kalbe kadar sızan masalsı dokunuşları vardı."
"Üstelik Diyar'ını merkez geçişli yapan tek kişi." dedi Eingana.
"Övgüleriniz için çok teşekkür ederim." dedi Gaia, ardından Jord'a döndü, "Merak ettiğim şey senin sıkıntın Jord," Jord daldığı düşüncelerden uzaklaşıp kafasını kaldırdı, "Gizem Diyarı'nda yergiye layık gördüğün şeylerin fazlalıkta olduğuna mı içerliyorsun? Yani, böyle mi düşünüyorsun?"
"Hayır, mesele senin diyarın değil," dedi Jord, "biliyorum, bizim asıl konumuz kazanan diyar olmalı ancak sanki hiç mi düşünmüyorsunuz kendi diyarlarınızı?" Bu soruyu diğerlerine bakarak sormuştu. "Bir parçanız hiç mi kalmadı orada?"
"İyi de beş yüz yıllık bir maceraydı bu," dedi Terra, "iznimiz bu kadar, bunu biliyorduk da birazdan sona erecek bir macera hakkında konuşmak ya da o macerada takılıp kalmak mantıklı değil, bu bizi İnsan'sı yapar."
"Onun sorunu da o ya," dedi Asher, "İnsanlar'la pek içli dışlı oldu."
"Bazen onları keyfen parmağımızda oynattığımızı düşünüyorum, neler yaşadıklarını gördük, onlara bunları yaşatmaya hakkımız var mıydı?"
"Şimdi anlaşıldı..." dedi Gaia ayağa kalkıp diyarındaki denizlere bakarak, doğrusu böyle bir rahatsızlık duymaları gerekiyorsa, o rahatsızlığı en çok o duymalıydı... "Anlamsız bunu düşünmek," dedi, "bir grup İnsan'ı herhangi bir yere salmayagör, yapacaklarını yaparlar... Onlar bizim kuklalarımız değildi, biz sadece hikâyemizin kafamızdaki şekilde sonlanacağını düşünerek bazı dokunuşlar yaptık ve bekledik... Beklediğimiz de oldu Jord, bunu biliyorsun."
"Kendi adıma bu konuda kusursuz olduğumu söyleyemem," dedi Eingana, "ama Gaia haklı, yaşananlar gerçekti, kurgu değil..."
"Onlara onların öğütlerini verdik." dedi Terra, "Onların karanlıklarını ve onların aydınlığa açılan kapılarını... Onları onlar yapan onlardan başkası olmadı."
"Merkezi biliyoruz..." diye ekledi Asher, "Diyarlarımızın benzerleri yaşandı, yaşanıyor, yaşanacak... Mühim olan ne yaşandığı değil, neden yaşandığı..."
"Bu yüzden izin verdi değil mi bize?" dedi Jord ikna olmuş gibi, artık hepsi ayağa kalkmıştı, "Böylece merkezde bulunanlar kendilerine pay çıkarabilsin diye?"
Sadece sustular, bu kabul edişti... "Gidelim mi?" diye hareketlendi Terra.
"Ah, unutmadan." dediler Jord ve Asher bir ağızdan, "Biri var." diye sürdürdü Jord. Gaia, Terra ve Eingana şaşkınlıkla baktı.
"Biri yeni bir hikâye yazmak istiyor..." dedi Asher.
"İddialar sonuçlandıktan sonra mı?" dedi Gaia.
"Senin de tanıdığın biri." dedi Jord.
"Ne fark eder, yazsın." dedi Gaia.
"O burada." dedi Asher.
"Kim? Nasıl?" diye şaşırdı Gaia.
"Gizem Diyarı'nın mimarı sensin, sana sormalı." diye tebessüm etti Jord.
Yanlarına kır saçlı, zayıf, giyimi kuşamı hoş, asalı bir adam çıkageldi; yüzünde dikkatli bakılmazsa görülemeyecek siyah bir leke vardı. Gaia önce şaşırdı, Adam tek kelam etmeden kafasıyla selam verdiğinde başını eğip o da selamladı. Tanımıştı... Terra ve Eingana iç seziyle bu adamın hakikaten bir İnsan olduğunu fark ettiklerinde nasıl olup da onlar gibi varlıkların arasına kadar gelebilmiş olduğunu merak etti. Hepsi, bunun Gaia'nın iddiaları çerçevesinde gerçekleştirdiği o mükemmel jestlerinden biri olduğunda hemfikir olurken, Gaia hikâyesinde bir açık mı bıraktı diye düşünmeden edemedi...
Beş yüz yılın sonunda, Diyar Sahipleri her şeyi arkada bırakarak birer birer arşa yükseldi. En sona Gaia kalmıştı, arkasında duran İnsan'ın onlarla birlikte arşa yükselemeyeceğini biliyordu, doğrusu burada kalıp yazmak istediği hikâyenin sona ermesini beklemek isterdi, İnsan ömrü dediğin ne kadardı ki! Fark etmezdi, her şey dengenin ve uyumun bir türeviydi, İnsanlar ömürleriyle, onlarsa kadim yasalarla yükümlüydü; arşın katında herkesin enerjisi birdi... Şimdi gitmeliydi...
Gaia da gitti... Geriye Adam kalmıştı; Gizem Diyarı'nın yok oluşunu son kırıntısına kadar izledi... Burada işi bitmişti.

... -{.o.}- /* -{.o.}- ...

Küllerinden doğuyor,
Özlerin sözleri;
Dengeyi arıyor,
Kahramanın gözleri...

Lütfedilmiş ( GDS )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin