10

9.4K 986 952
                                    

"Oh, oh maşallah. Bir de şuradan.. tamamdır"

"Ne oluyor?" gözümü ovuşturarak açmış ve başımda telefonuyla duran Minho'ya bakmıştım.

"Günaydın babacık"

"Lan-" sesimi tam yükseltecekken kucağımda hala uyuyan Jeongin'i fark edip yavaşça koltuğa yatırmış ve ayağa kalkmıştım.

"Ne yapıyorsun gerizekalı?"

"Çok tatlıydınız, ouwwww" demiş ve telefonundan bizi çektiği fotoğrafı göstermişti.

"Mal mısın ya? Sil çabuk!" diyerek elimi uzatmıştım telefonu almak için.

"Hayır hatıra kalsın"

"Ver şunu, bak Jeongin uyuyor sesimi yükseltmek istemiyorum Minho!"

"Hay-" bir daha karşı çıkmasına izin vermeden yakasından tutmuş ve en sert -bir o kadar da sekşii- bakışlarımı göndermiştim.

"Sen şeytansın Hyunjin, al ve canımı bağışla" demiş ve telefonu uzatmıştı "gidip Yongbok'u uyandıracağım"

"Çocuklara dokunayım deme Minho!"

"Ya ağlayacağım ama ya ne bu yüz ifadesi deccal gibi amk" hızla merdivenleri çıkmış ve odama girmişti.

O gittikten sonra telefonda açık olan fotoğrafımıza baktım. Bunu gibi birkaç tane daha çekmişti gerizekalı. Biraz inceleyip tam silecekken kıyamayıp hatıra olsun diye (götüm) kendime göndermiş ve Minho'nun telefonundan silmiştim.

"Günaydın" telefona dalmışken duyduğum ses ile hemen ekranı kapatıp telefonu cebime atmıştım.

"Günaydın Jeongin" demiş ve gülümsemiştim.

"Hyung, üzerime bir şey örtmedin mi? Hasta olursam senden bilirim"

"Kollarımı örtmüştüm?"

"Ne?" deyip iyice doğrulmuştu "sana beni koltuğa bırak demiştim, yine mi öyle uyudun?"

"Uykuya dalmışım, ben de farkında değildim"

"Rahatsız oldun mu?"

"Hayır olmadım, rahattı." dedikten sonra tekrar gülümsemiştim. Neden hep gülümsüyorum?

"Lan her yerim tutulmuş ah!" yukarıdan duyduğum goril sesiyle Changbin'in uyandığını anlamıştım. Minho da Changbin'in arkasından bana kötü bakışlar atıyordu, atmaya çalışıyordu. Bu bakışları bana sökmez çünkü.

"Chan uyanmadı mı?" demiştim aşağı indiklerinde.

"Uyandı, hazırlanıyor"

"Neden? Bugün haftasonu, birlikte kahvaltı yapabilirdik?" demişti Jeongin.

"Onun biraz acelesi var birini kesmesi gerek ama merak etme Jeongin, seninle kahvaltı yapacağım."

Minho salak konuşmasını bitirdikten sonra bu sefer Jisung Jeongin'in odasından çıkmış, aşağı inmişti.

"Günaydın Jeongin, günaydın Changbin hyung, günaydın Hyunjin hyung, günaydın Minho"

"Minho?"

"Evet, Minho. Adın Minho değil mi?"

"M-minho evet, adım Minho"

"Ee o zaman?"

"O zaman... tamam, sana da günaydın Jisung hyung"

"Hyung? Senden küçüğüm"

"Aaa doğru büyük olan benim değil mi? Senden büyüğüm değil mi? Kaç yaş büyüğüm? Felix ile arkadaş olduğuna göre dört yaş büyüğüm senden, büyüğüm değil mi?"

childminder | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin