özle(m)

1.4K 80 37
                                    

smut bölüm ✍🏻

‹mark pov›

Donghyuck başı göğsümde, nefes nefese sakinleşmeye çalışıyordu. Kolumdaki saat 2.57'yi gösteriyordu ve kalbim erimiş dondurma kıvamındaydı. Dudaklarımda minik bir gülümseme asılı kalmıştı.

Sessiz sevişmek benim için o kadar da büyük bir zorluk değildi ama Donghyuck fazlasıyla zorlanmıştı. Tabi alışmıştı rahatça bağırarak sevişmeye.

Sessiz kalmak için kendini zorlarken bir yandan da altımda kıvranıyordu... Ah o kadar mükemmel bir görüntüydü ki...

Kollarımı ona daha sıkı sardım.

"Ne kadar sarılsam da özlemim geçemeyecek sanki..."

Kafasını göğsümden kalkdırıp sevimli bir surat ifadesiyle bana baktı.

"Bir tur daha yaparsak geçer belki."

Hafifçe kahakaha attım ve yanağını sıktım.

"Bu gece her zamankinden biraz daha açık sözlüsün."

Başını tekrar göğsüme yasladı.

"O evdeyken bir gece o kadar yorulmuştum ki, direnmeyi bıraktım. Vücudum kendini kapatmış gibiydi, hayata veda ettim sessizce. Sanırım o geceden sonra yaşıyor olmam beni etkiledi. Artık biraz daha kafama göre yaşamaya karar verdim. Ölümü iliklerimde bile hissettikten sonra yaşama böyle tutunmam biraz daha normal aslında."

Saçlarını okşuyordum.

"Tüm o şeyleri yaşadığın için özür dilerim Donghyuck."

"Neden sen özür diliyorsun? Bunun özürünü üstlenmen saçmalık."

İç çektim.

"Birinin özür dilemesi ve telafi etmesi gerek ama... Yaşadığın şey çok korkunç Donghyuck, düşündükçe benim içim bin parçaya ayrılıyor."

Yüzümü avuçlarına alıp gözlerime ta kalbimde hissettiğim derin bir sevgiyle baktı.

"Senin tek bir öpücüğün unutturdu bana her şeyi."

Belindeki ellerimle bastırıp ona sıkıca sarıldım.

"O zaman milyonlarca kez öpeceğim seni, hiç iz kalmayacak."

Sevimli bir kıkırdama bırakıp yanağımı okşadı.

"Sonraki tur konusunda ciddiydim. Odada hala tam sönmemiş bir yangın var, küllerinden doğmasını sağlayabiliriz bence."

Bir hareketle onu altıma aldım.

"Reddedemeyeceğim teklifler sunuyorsun..."

Dudaklarımı boynuna bastırdım ve hafifçe emdim. İz bırakma konusunda çekingendim ama Donghyuck yapmamı istemişti. Babasından artık eskisi gibi korkmaması beni mutlu ediyordu.

Elleri sırtımdaki yerini aldığında yine atamadığı çığlıkların hıncını sırtımı baştan aşağı çizerek alacağını anladım. Esasında, tırnaklarını her sapladığında daha çok hoşuma gidiyordu. Bu yaşıma herhangi bir mazoşist eğilimim olmadığına emindim oysa ki.

Boynunu bırakıp dudaklarını yavaşça öpmeye başladığımda hevesle karşılık veriyor ve daha da hızlanmaya çalışıyordu ama ona ayak uydurmak yerine yavaş hareketlerime devam ediyordum. Bir anda dudaklarımızı ayırıp çatık kaşlarla baktı.

"İstemiyorsan söyle Minhyung."

"İstememek mi?"

Hafifçe gülüp alt bedenimi onunkine sürtmeye başladım.

stay alive ⸸ markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin