anlatma daha fazla, şekerim düşüyor benim

1.2K 110 69
                                    

‹hyuck pov›

Son 2 saattir Yangyang'la oturuyorduk.

Yangyang Jeju adasında büyürken tek arkadaşımdı. Sonra üzülürüm diye bana söylemeden ailesiyle Seul'e taşınmışlardı.

Taşınmasına üzülmüştüm elbette ama bana haber vermediği için ona olan kızgınlığımın yanında üzüntüm bir hiçti. Bana ulaşmaya çalıştıkça onu her yerden engelledim. Benim üniversiteye Seul'e geldiğimi öğrendiğinde giriştiği barışma çalışmaları da karşılıksız kalmıştı.

Birine kolay kolay kırılmazdım, sevdiğim insanlar ne yaparsa yapsın alttan alma ve uyumlu davranma eğilimi gösteriyordum ama en yakın arkadaşımın, hakkımda her şeyi bilen tek kişinin bir anda bana haber vermeden gitmesi beni felaket üzmüştü.

Son bir yıldır telefonumda 'şerefsiz' diye kayıtlıydı...

Şimdi ise gerçekten onu çok özlediğimin farkındaydım, bunca yıllık dostluğumuzu çöpe atmak saçmalık gibi görünüyordu ve, yalan söylemeyeceğim, ben de saçmalamıştım biraz, çok uzatmıştım.

Beraber okukun yakınlarında bir kafeye yürümüştük önce, yolda hiç konuşmamıştık ama kafeye vardığımızda Yangyang bir anda beni kendine çekip sarılınca dilim çözülmüştü.

Yeniden karşısında hiçbir maskem olmadan rahatça konuşabileceğim, beni yargılamayacak biri olduğu için ve daha da iyisi, yine en yakın arkadaşıma sahip olduğum için çok mutluydum.

Son bir yılda olanları konuştuktan sonra ona içimi dökebileceğimi fark ettim.

Minhyung'u, ya da Mark Lee mi demeliydim bilmiyorum ama ona Minhyung diyen tek kişi de bendim, 3 aydır içimde sadece kendime saklıyordum.

Bunun sebebi ilk başta onunla tanışma şeklimizdi ama sonradan onu gizleyip sadece kendime saklamak istemiştim. Minhyung sadece ilk sebepten haberdardı ve ben kendimi iyi hissedene bunun elbette sorun olmayacağını söylemişti.

Şimdi karşımda Yangyang olduğundan, anlatmak zor olacak gibi gelmiyordu.

"Seni gerçekten çok özlemişim Hyuck! Bir yıl ayrı kaldığımıza inanamıyorum!"

Evet bağırıyordu ve tüm kafeye rezil oluyorduk. Telaşla konuştum.

"Biraz daha bağır da nasıl kalkıp gidiyorum gör! Şurada sana hayatımın aşkını nasıl bulduğumu anlatmaya çalışıyorum."

"Hayatının aşkı demek?" ağzına fermuar çeker gibi yaptı.

Gülümsedim, ne kadar merak ettiği yüzünden belli oluyordu.

"Üç ay önce tanıştık, ben kuzenimin yanına taşınalı iki hafta falan olmuştu..."

Tanıştığımız günü yeniden hatırlayınca istemsizce sustum ve gülümsemeye başladım.

"Neden susuyorsun Donghyuck? Ceza olarak meraktan mı öldüreceksin beni? Geldik paşa paşa özürümüzü dikedik, affet artık ya!"

Kahkaha attım.

"Ay saçmalama. Sadece o kadar mutluyum ki Yangyang masaya çıkıp bağıracağım Minhyung'u seviyorum diye ama ülkedeki homofobik sayısı gözümü korkutuyor."

"Salak haykırmak yerine bana neler olduğunu anlat! Off inanmıyorum resmen ilk sevgilin ve ben üç ay sonra öğreniyorum. Ağlayacağım şimdi şuracıkta."

"Ağlama bak ağzına vururum! Neyse devam edeyim."

"Evet evet devam!"

"Kuzenim Jeno biliyorsun bahsetmişimdir, bir de sevgilisi var Jaemin. Genelde Jaemin de bizimle beraber kalıyor hatta. İşte bu ikisi sürekli geç saatlerde geliyorlar eve, bazen 2-3 gün hiç gelmiyorlar hatta.

stay alive ⸸ markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin