evim

1.1K 90 34
                                    

‹hyuck pov›

"Bilemiyorum Yangyang. Onu sürmesem de olur bence."

Minhyung beni saatler önce hazırlanmam için Yangyang'a bırakmıştı. Önce kuaföre gitmiştik, sonra da eve gelip giyinmiştik. 

Şimdi de Yangyang bana makyaj yapıyordu. Makyajdan kastım, sadece gözlerimin üstünü  biraz renklendirsin istememdi ama o ruj sürmek için diretiyordu. 

Ne kadar uğraşsa da kabul etmemiştim. O da sonradan isterim belki diye davetten sonra giyeceğimiz kıyafetlerin olduğu çantaya koymuştu. 

Beyaz bol bir gömlek ve lacivert bol bir pantolon* giyiyordum. Saçlarımda ise büyük bir değişim olmuştu. Artık tamamen bal köpüğü sarısı olmuşlardı. Açıkçası biraz tedirgin hissediyordum. Sonuçta esmer tenliydim ve sarı yakışmayacak gibi gelmişti.

Bunu Yangyang'a söylediğimde ise saçmaladığımı söylemişti.

Benimle uğraşmayı bıraktığında nihayet kendisi de hazırlanmaya başlamıştı. Minhyung az sonra gelecekti, daha çabuk olmalıydı.

"Yangyang hadi adam geldi gelecek, sen hala kirpiklerini kıvırıyorsun!"

"Bağırma bana ancak bu kadar hızlı oluyor bu iş ne yapayım?"

"Benimle uğraşacağına kendinle ilgilenseydin o zaman!"

"Bak bağırma dedim sana! İyilik de yaramıyor ya şuna bak!"

Haklıydı, bu yüzden sustum.

Tam olarak 9 dakika sonra Minhyung "Beş dakikaya kapıdayım" diye mesaj attı. Yangyang hemen hemen hazır olduğu için gidip ayakkabılarımı giydim ve sırt çantamı elime aldım. Gömleğim kırışmasın diye takmak istemiyordum. 

"İniyorum ben gelirsin sen de!"

Arkamdan "ben gelene kadar öpüşürsünüz" tarzı bir şeyler söylemişti. Yanaklarım kızarırken gülümsedim ve dışarı çıktım.

Minhyung ben tam birkaç tane fotoğraf çektiğim sırada gelmişti. Ne kadar emin olmasam da saçlarımdaki değişiklik bana iyi gelmişti.

Arabayı tam önümde durdurup hemen içinden çıktı ve gözlerini bana dikti. Hiçbir şey söylemediği için kötü hissetmiştim.

"Min-"

"Saçların-"

Aynı anda konuşmuştuk.

"Sen söyle." dedim. 

"Saçların çok güzel olmuş." dedi. Hala aynı bakışları kilitlenmişti üzerime.

"Sahiden mi! Neden hiçbir şey demedin o zaman ilk başta?"

Şüpheci tavrım yüzünden olsa gerek gülmüştü. Sonra yanıma gelip belimden tuttu ve alnımı öptü.

"Ne diyeceğimi bulamadım. Güzel tam olarak karşılamıyor zaten seni."

Dudakları hala alnımdaydı ve nefesi çarpıyordu. O konuştukça içim sıcacık olmuştu ve iyice yaklaşmıştım ona.

"Teşekkür ederim." geri çekilip giydiği jilet gibi takımı ve güzel vücudunu süzdüm "Sen de olağanüstü görünüyorsun."

Gülümseyip belimden çekti ve dudaklarımı öpmeye başladı. O an ne saçım ne da kıyafetlerim umurumda değildi, gözlerimi kapatmıştım ama Yangyang "Kıyafetleriniz kırışacak!" diye bağırarak gelince mecburen geri çekildik ve yola çıktık.

Minhyung kırmızı ışıkta durduğunda bile beklerken bana bakıyordu ve bakışlarıyla eriyecek gibi hissediyordum. O kadar yoğun bakıyordu ki Jeno'yla karşılaşacak olma gerginliğinden eser kalmamıştı içimde.

stay alive ⸸ markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin