Jinyoung saate baktı. Gece yarısına iki saat vardı. Vardıklarında taksiden inip önündeki eve baktı ve iç çekti. Mark ile kavga etmek istemiyordu. Zaten yorgunluktan başı ağrıyordu, kavga ederlerse sakin kalabileceğini sanmıyordu...
Yavaş adımlarla bahçeden geçip eve girdi ve ayakkabılarını çıkarıp salona doğru adımladı. Mark'ı koltukta otururken görüp yanına gitti ve oturdu. "Hey..?" Mark Jinyoung'a döndü ve göz devirdi. "Siktir git Jinyoung." Kaşlarını çatıp elini Mark'ın ensesine koydu. "Bebeği-" "Açıklama yapmanı istemiyorum. Sadece...bu saate kadar nerede kaldıysan oraya defol git." Jinyoung iki yana kafa salladı. "Mark lütfen...dinler misi-" "Jinyoung defol git! Jackson'la her ne yaptıysan git ve devam et tamam mı? Anlaşılan aranızda sadece fazlalığım ve artık buna bir son verelim-" Jinyoung yerinde doğrulup Mark'a baktı. "N-nasıl? Bebeğim...ne diyorsun?" Kollarını Mark'ın boynuna doladı hızlıca.
Saçlarını okşarken dolan gözlerini kapattı. "Jackson'la bir şey yapmadım. Yemin ederim!" Mark zor da olsa birkaç adım geriye gitti. "Umrumda değil. Lütfen...gider misin?" Jinyoung iki yana kafa salladı. "Beni evimizden mi kovuyorsu-" "Burası benim evim. Gelip buraya yerleşen sensin." Jinyoung kaşlarını kaldırdı.
"Mark biz evliyiz." Mark dudaklarını yaladı. "Hiç öyle hissettirmiyorsun Jinyoung. Hatta bana aşık olduğunu bile düşünmüyorum...sadece hoşlantı? Zor zamanlarında sana destek çıkan bendim ve sen de o boşluğu benimle doldurdun. Şu an ise yaptıklarından pişmansın çünkü olayları daha yeni anlıyorsun, değil mi? Hâlâ Jackson'a aşıksın sadece kabullenmekte zorlanıyorsun çünkü benimle evlisin. Boşandığımız zaman ona gerçekten aşık olduğunu anlarsın... Zaten doğru olan da buydu...sizin bir bebeğiniz var. Aranıza giren benim-" Jinyoung iki yana kafa salladı ve yaşlarını sildi. Hızlıca Mark'ın yanına gitti. Elini tişörtünün içine sokup tırnaklarını sürttü ve dudaklarını birleştirdi. Mark karşılık vermediğinde kafasını Mark'ın boyun girintisine soktu. Hıçkırarak ağlamasına rağmen sırtını sıvazlayan bir el yoktu. Kafasını kaldırıp Mark'ın yüzünü avuçladı. "Seni seviyorum Mark...gerçekten!"
Mark iki yana kafa sallayıp yüzündeki elleri indirdi ve Jinyoung'un yanağına öpücük kondurdu. "Seni gerçekten seviyordum ama boşunaymış... Şimdi evimden gider misin?" Jinyoung'u arkasında bırakıp yatak odasına çıktı ve kapıyı kilitledi. Zorla tuttuğu gözyaşlarını serbest bırakıp kapıya sırtını yasladı. Jinyoung'un hıçkırıklarını duyabiliyordu. Ona gerçekten değer veriyordu ama Jinyoung hâlâ Jackson'ı seviyordu. O ikisi yüzünden olan Jaemin'e oluyordu ve Mark minik bir bebeğin bunu yaşamasını istemezdi.
Jinyoung evden çıkıp etrafına bakındı. Arabası Jackson'ın evinde kalmıştı. İlk geçen taksiyi durdurup Yugyeom ve Bambam'in ev adresini verdi. Vardıklarında kapıyı çaldı. Şu an acınası gözüküyordu ama en yakın dostlarından bunu gizlemek zorunda değildi. Kapıyı Yugyeom açtığında kaşlarını çattı ve hemencecik yanına gitti. "Hyung?"
"Ayrılmak istiyor..." Bambam Jinyoung'un sırtını sıvazladı. "Hyung...haksız değil. Zaten bunu sana söyleyecekti ama bugün olanlarla-" Jinyoung başını kaldırıp Bambam'e baktı. "N-ne?" Yugyeom kafa salladı. "Yaklaşık bir ay önce...bize sana dediklerini söylemişti. O zamandan beri söylemeye çalışıyordu." Jinyoung iki yana kafa salladı. Tam konuşmak için ağzını araladığında Bambam onu durdurdu. "Önce bi yüzünü yıka. Gözlerin şişmiş..." Jinyoung kafa salladı ve tuvalete doğru adımladı. Bambam Yugyeom'a döndü. "Jackson hyung geliyor mu?" Yugyeom kafa salladı. "Yaklaşmış..."
Yugyeom Jinyoung'a temiz kıyafetler uzattığında Jinyoung birkaç dakikaya giyinip tuvaletten çıktı ve yanlarına gitti. Eline yumuşacık bir yastık alıp durmadan akan yaşlarını sildi. "Size neler söyledi?" Yugyeom çalan kapıyla yanlarından ayrıldı. "Sana dediklerini işte ve...Jackson hyung geld-" Jinyoung saçlarını kavradı. "Biliyorsa bana söylemeliydi! Öyle bir şey yok... Jackson'a aşık falan değilim! Eskiden seviyordum ama artık umrumda bile değil Bambam... Sadece Jaemin için onunla görüşürüyorum. Jaemin olmasa sikimde olmaz anlıyor musun? Sırf Jackson için Mark'ı kaybedemem...Tanrım! Jackson'dan nefret ediyorum! Hayatımın içine sıçmaya devam ediyor farkındasın değil mi-" "Hyung tamam sus...yeter." Jinyoung kaşlarını çattı ve Bambam'in baktığı yöne döndüğünde Jackson'ı görmeyi beklemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my family is always sad | jinson ✔
Teen FictionJackson olanlardan sonra bebeği ile tek başına kalmıştı. Jinyoung ise, onları bıraktığı için üzgün değildi.