otuz yedi

111 10 60
                                    

Jackson, Sehyoon hakkındaki tüm gerçekleri öğrenmişti, hepsini! Hepsini öğrenmişti ve kendini sik gibi hissediyordu. Tam bir haftadır evden çıkmıyor, Sehyoon'la asla konuşmuyordu. Hepsinin bir oyun olduğunu, Sehyoon'un aslında şiddet görmediğini öğrenmişti. Pişman olup Jinyoung'u aramıştı fakat Jinyoung telefonlarını bile açmıyordu.

-

Üstümdeki gömleğin yakalarını çekiştirip duruyor, tırnaklarımı boynuma sürtüp duruyordum. Jaemin önümde uyuyordu. Eve varalı yaklaşık üç saat olmuştu ve Jackson girer girmez yatmış, kapıyı kilitlemişti ve ben odaya giremiyordum. Aslında kapının önünden geçerken hıçkırık sesleri duymuştum fakat onu rahatsız etmeyip hızlıca alt kata inmiştim.

Duyduğum kilit sesiyle yerimde doğruldum ve koşa adımlarla odaya girdim. Dolaptan kıyafet seçiyordu. Sırtını gördüğüm gibi yanına adımladım ve hiç düşünmeden kollarımı sarıp, karnında birleştirdim. Omuzları gevşemiş, başı omzuma düşmüştü ve ben o sırada gözlerimi yüzünde dolaştırmıştım. Gözleri kıpkırmızıydı, Tanrım saatlerce ağlamış olmalıydı çünkü gözlerine kan oturmuştu. Dudaklarımı yavaşça gözlerine bastırdığımda, kollarım arasından kurtulup tamamen soyundu. Boynuma öpücük kondurmuş, bir şey demeden banyoya girmişti.

Yere attığı kıyafetleri toplayıp, sepete attıktan sonra derin bir nefes verdim. Birden verdiğim kararla banyoya girdim ve küvetin içinde oturan Jackson'a bakıp, küvetin önüne çömeldim. Hızlıca gözleri beni bulduğunda, yerimde doğrulup üstümdeki tüm kıyafetlerden kurtuldum ve küvetin içine girdim. Jackson'ın kucağına oturduğumda, ıslak elleri saçlarıma ulaşmış, burun çekmişti. "Yarın," Elini belime koydu. "Yarın istifa et. Yanında olacağım." dediğinde hızlıca kafa salladım. "Bırakma ama elimi." Minikçe gülümsedi ve ellerini yanaklarıma çıkardı. "Bırakmam ki bebeğim." Sonrasında yanaklarıma ayrı ayrı öpücükler kondurmuştu.

Sabah gözlerimi bağırıp duran ikiliyle açtım ve alt kattan geldiğini işitip, koşarak indim. Jackson ve Jaemin birbirlerine bağırarak kavga ediyorlardı.

"Baba, hayır!" Önündeki yastığı Jackson'a fırlattı. "Baba istemiyorum! Gitmeyeceğim işte, gitmeyeceğim! Zorla mı?!" Jackson yastığı tekrar yerine koymuş, derin nefes almıştı. "Evi dağıtıp durma! İki saattir götünü topluyorum!" Diye bağırdığında, Jaemin hırslanıp tüm gördüğü şeyleri yere attı. Beni görmesine rağmen umursamıyordu bile. "Beni zorlayamazsın!" Sesi tüm evi inletiyordu. Boğazı bağırırken can çekişiyordu ve Jackson bana dönüp, tekrar endişeyle Jaemin'e dönüyordu. "Bağırma! Jaemin bağırma!" Susmasını ister gibi söylediğinde, Jaemin, televizyon ünitesinin yanında duran kumandayı Jackson'a fırlattı. Jackson birden kafasına çarpan sert aletle inlemiş, elini kafasına bastırmıştı. Tanrım-Birbirlerine girmişlerdi!

"Gitmek istemiyoru-" Boğazının acısıyla öksürmeye başlamış ve birden parkeye kusmuştu. Jackson yerinde hızlıca doğrulup, Jaemin'e doğru koştu ve yanına çömelip eğilmesini sağladı. Jaemin'i dizlerine oturtup, baş parmağıyla midesine baskı uyguladı ve kusmasına yardım etti. Sonrası hızlıydı. Üstündeki tişörtü çıkarıp, Jaemin'in ağzını temizledi ve kucağına yatırıp alnına uzunca öpücük kondurdu. Jaemin ağlıyordu. Birden Jackson'ın kucağından kalkmış, öğürmeye başlamıştı ve Jackson derin nefes verip elini tekrar minik bedenin karnına yerleştirmişti. Parmaklarıyla masaj yaparken, "Kasma kendini." diyordu.

Pekala, şu an tek koltukta üçümüz beraber oturuyorduk ve Jackson'ın alnı hafif şişmişti. Jaemin ağlayarak özür dilerken, kusmuğu temizleme işi bana kalmıştı ve ben onlara bir avuç dolusu küfür ederek temizlemiştim. Jaemin, Yuta'yı bırakamam diyerek inatlaşıyordu. Hatta bizimle gelmeyeceğini, onu Yuta'nın evine bırakıp gidebileceğimizi bile söylemişti. Tabiki Jackson buna çok sinirlenmiş, Jaemin'e bağırmıştı. Bende susması için ona bağırmıştım. Çok sakat bir durumdaydık. Jaemin asla gitmeyi kabul etmiyordu ve Tanrım şu an kimse konuşmuyor, boş boş oturuyorduk. Jaemin her an Jackson'a saldıracakmış gibi bakarken, Jackson o küçük tırnakların bedenini nasıl çizeceğini hesap ediyordu. Bunu bana yaklaşık beş dakika önce söylemişti.

my family is always sad | jinson ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin