Jackson önündeki mavi bereyi Jaemin'e gösterdi. "Nasıl?" Jaemin iki yana kafa salladı. Bu sefer Jinyoung siyah bir bere gösterdi. "Peki bu?" Jaemin tekrardan iki yana kafa salladı. İkisi de oflayıp Jaemin'e döndüler. Jaemin kıkırdayıp önlerine geçti ve şapka asılı reyonun önünde durdu. "Onu istiyorum." işaret parmağıyla lacivert küçük kulaklı bir bere seçti. Jinyoung bereyi alıp Jaemin'in kafasına geçirdi ve kafa salladı. Jaemin aynadan kendisine baktı. "Vay be...yakışıklı olmuşum değil mi?" Jackson kahkaha attı. "O zaman onu alıyoruz?"
Mağazadan çıkıp bir erkek mağazasına girdiler. Jinyoung gözüne çarpan gömleğin yanına gittiğinde Jackson cüzdanından para çıkarıp Jaemin'e uzattı. Jaemin aldığı parayı sıkıca tutup külah dondurma almak için o yöne koştu. Adama neli almak istediğini söyleyip parayı uzattı ve ona uzaktan bakan babasına döndü. Dondurması hazır olduğunda para üstünü almayı unutmayıp Jackson'ın yanına vardı. Jackson gülümsedi ve elini tutup "Aferin sana." dedi. Beraber Jinyoung'un yanına gittiklerinde Jaemin dondurmasını yaladı. Jinyoung yanına gelen ikiliye dönüp Jaemin'e baktı ve kaşlarını çattı. "Dondurma mı yiyorsun?" Jaemin kafa salladı. Babasının kızmasından korkuyordu çünkü babası ona haftada bir kez yemesine izin verirdi. Bu hafta tam üç tane dondurma yemişti ve Jinyoung bir daha yememesi için onu uyarmıştı.
Jaemin ekindeki külahı sıkıca tutup Jackson'a baktı. Jackson gülümsedi ve Jinyoung'a döndü. "Ben izin verdi-" Jinyoung iki yana kafa salladı. "Onu yemeyeceksin." Jaemin dondurmasına baktı. "Ama istiyorum." "Ama olmaz dedim?" Jaemin ofladı. "Çöpe mi atacağım?" Jinyoung, Jaemin'e en sinirli bakışlarından birini atıp gömleği koydu ve mağazadan çıktı. Sadece bebeğinin sağlığını ve geleceğini düşünüyordu. Bu konuda çok takıntılı olduğunu biliyordu ama bu huyundan vazgeçemiyordu. Jaemin elindeki dondurmaya baktı ve çöpe attı. "Yemek istemiyordum zaten..." Jackson zorla gülümseyip Jaemin'i kucağına aldı. "Baban yokken...ben alırım sana tamam mı?" Jaemin kafa salladığında beraber Jinyoung'un yanına gittiler. Jinyoung ikiliye dönme zahmetinde bulunmadığında Jaemin kollarını Jinyoung'un boynuna sardı ve yüzüne öpücükler kondurdu. "Küs müyüz?" Jinyoung iki yana kafa sallayıp Jackson'ın kucağından aldı. Jaemin babası ona kızmadığı için mutluydu.
Kocaman bir markete girip akşam yemeği için malzeme aldılar. Yuta bu akşam onlara oyun oynamaya gelecekti. Jaemin oldukça heyecanlıydı ve alacak yeni oyuncak arıyordu. Jackson'ın telefonunu yanında kaçırmıştı. Gördüğü her güzel şeyi çekiyordu çünkü onları Yuta'ya gösterecekti. Birkaç saniye sonra telefon zil sesini işitip açtı ve kulağına götürdü. "Jaemin neredesin?!" Jinyoung bağırıyordu. Yanlarından hızlıca koşup gitmişti. Korkmuş olmalıydı. "O-oyuncak bakıyordum-" "Bekle orada, sakın telefonu kapatma!" Jaemin kafa sallayıp olduğu yerde beklemeye başladı. Yaklaşık üç dakika sonra koşarak yanına gelen Jackson'ı gördüğünde sevindi. İlk Jinyoung'un bulmasından iyiydir diye geçirdi içinden. Jackson önüne çömelip Jaemin'e baktı. "Neden haber vermedin?" Jackson'ın elleri titriyordu. Jaemin'e kızmamak için kendini zor tutuyordu çünkü çol korkmuşlardı! Jaemin, Jinyoung yanlarına gelmediğinde Jackson'a döndü. "Babam...nerede?" Jackson doğrulup Jaemin'in elinden tuttu ve Jinyoung'un olduğu yöne yürümeye başladı.
Jaemin, Jinyoung'u gördüğünde koşarak yanına gitti ve babasına baktı, ağlıyordu. "Neden yanımızdan ayrılıyorsun?" Jaemin babasının yüzünü avuçladı. "Özür dilerim." Jinyoung sıkıca bebeğine sarıldı. Tam on dakikadır onu arıyorlardı ve Jinyoung korkudan ağlamaya başlamıştı. Jaemin'e bir şey oldu diye çok korkmuşlardı! Jackson, Jinyoung'un sırtını sıvazladı ve beraber oyuncak reyonuna gittiler. Jaemin, Yuta'ya oyuncak araba almak istiyordu. Yuta'nın çok oyuncağı yoktu ve bunu alırsa onu mutlu edeceğini biliyordu. Jackson gördüğü güzel arabaları Jaemin'e gösterdi. Jaemin aralarından bir tane beğendiğinde hem ona hem de Yuta'ya aldılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my family is always sad | jinson ✔
Ficção AdolescenteJackson olanlardan sonra bebeği ile tek başına kalmıştı. Jinyoung ise, onları bıraktığı için üzgün değildi.