my family is always sad | jinson ✔

on üç

Jinyoung Mark'ın evinden çıktığında nereye gideceğini, nerede kalacağını bilmiyordu. Derin nefes alıp saate baktı. Jaemin'in çıkmasına bir saat vardı. Bir taksi çevirip Jackson'ın evine gitti ve arabasını gördüğünde cebindeki anahtarı çıkarıp kilidini açtı. Hızlıca Jaemin'in okuluna sürdüğünde yaklaşık on dakika bekledi. Çocuklar dağılırken arabadan inip gözleriyle Jaemin'i aradı ve bulduğunda seslenip el salladı. Fakat yanındaki öğretmeni Jinyoung'a 'gel' işareti yaptığında Jinyoung koşarak oraya gitti ve ağlayan bebeğinin önüne çömelip kucağına aldı.

"Neden ağlıyor?" mırıldandı. Kadın derin nefes aldı. "Arkadaşı ile kavga etmiş-" Jinyoung, Jaemin'in saçını okşarken kafasındaki şişliği hissedip duraksadı. Elleri titremeye başladığında ağlayan Jaemin'e baktı. "Ne zaman oldu?!" Sinirlendiğini hissediyordu. Hafifçe bağırdığında kadın korkmaya başladı ve hızlıca cevap verdi. "Beş dakika önce-" "B-buz..? Koydunuz değil mi?" Kadın iki yana kafa salladı. "Çıkış saatleri yakaşıyord-" Jinyoung kaşlarını çattı ve cebinden telefonu çıkarıp Jackson'ı aradı. Kadın bundan fırsat bilip diğer velilerin yanına kaçtı.

"Efendim-" "J-Jaemin'in kafası şiş." Jackson kaşlarını çattı. "Ne?" Jinyoung arabaya doğru adımlayıp Jaemin'i ön koltuğa oturttu. "Arkadaşıyla kavga etmişler, ne olduğunu bilmiyorum ama kafasına darbe almış. Hastaneye getiriyorum..." Jackson onayladığında Jinyoung telefonu kapattı ve Jaemin'e baktı. "Kafan...acıyor mu?" Jaemin kafa salladı ve yaşlarını sildi. "K-kafama vurdu! Arabayla!" Jinyoung kafa sallayıp hastaneye sürdü.

Jackson'ın yanına geldiklerinde Jackson hızlıca Jaemin'i kucağına aldı ve kafasındaki şişliğe bakıp gülümsedi. "Sorun yok...buz koyarsak geçer." deyip üzerine öpücük kondurdu. İlk geçen hemşireden buz isteyip oturaklara oturdu. Jinyoung yanlarına oturup Jaemin'in elini okşadı. "Anlatmak ister misin bebeğim?" Jackson mırıldandı. Buz geldiğinde yavaşça kafasına bastırdı ve ikisi de Jaemin'e baktı. "Okula babamın aldığı oyuncağı götürmüştüm. Sen işte olduğun için babam beni oyuncakcıya götürüp almıştı. Taeyong benim oyuncağımı oynuyordu ve ondan vermesini istedim. O da vermeyeceğini söyleyip oynamaya devam etti!" Birden bağırmasıyla Jackson işaret parmağını dudaklarına bastırdı. "Bağırma..." mırıldandı. Jaemin kafa sallayıp devam etti. "Elinden almaya çalışırken oyuncağı kafama fırlattı. Baba...kafam dondu!" Jackson buzu kafasından çekip Jaemin'e baktı.

"Jaemin oyuncaklarını paylaşmalısın bebeğim...siz bunları yaparken öğretmenin neredeydi?" Jinyoung'a döndü ve omuz kaldırdı bilmiyorum dermişçesine.

Jinyoung, Jaemin'i arabaya bindirip Jackson'ın evine sürdü. Bunu Jackson istemişti. Eve geldiğinde Jaemin'in üstünü değiştirip uyuması için yatağa yatırdı. Kısa süre sonra Jaemin uyumuştu. Telefonunu alıp mutfağa geçti ve etrafına bakındı. Bu eve beş ayda çok az gelmişti ve sadece salonda durup çıkmıştı. Birkaç eşya hariç eskisi gibi duruyordu. Dolabı açıp içinden süt çıkardı ve kahve yaptı. Yavaş adımlarla salona gidip oturdu. Tam beş yılını bu evde geçirmişti. Her baktığı yerde bir anısı vardı, aklına gelen anıyla gülümsedi.

-

Jinyoung eve girip kravatını çıkardı ve yanına fırlattı. Jackson ise üstündeki ceketi ardından ise Jinyoung'un ceketini yavaşça çıkarıp koltuğun üzerine koydu. Çok yorulmuşlardı! Jinyoung bugün savcı olmayı sonunda başarmıştı. Yıllardır bunun için uğraşıyordu! Jackson elini Jinyoung'un beline atıp kendine doğru çekti ve yanağına öpücük kondurdu. Jinyoung gülümseyip ellerini Jackson'ın boynuna dolayıp burnuna öpücük kondurdu. Kıkırdayıp "Çok mutluyum." dedi.

Yavaşça dudaklarını Jackson'ın dudaklarına bastırdı. Jackson elini belden çekip yavaşça Jinyoung'un gömleğini pantolonunun içinden çıkardı. Uzun kemikli parmaklarını usulca gömleğin içine soktuğunda Jinyoung yerinde kıpırdandı ve öpüşünü sertleştirdi. Jackson'ı her saat duraksız öpebilirdi! Jackson tırnaklarını deriye sürtüp ayrıldı ve koltuğa oturdu. Jinyoung'u kucağına çekip yüzünü inceledi. Gerçekten mutluydu.