yirmi bir

171 19 16
                                    

Jackson daha güneşin doğmasına bir saat varken uyandı ve yatakta doğruldu. Erken kalkmaktan nefret ediyordu. Yanında yatan bedene baktı ve gözüne düşen saçları ittirdi. Jinyoung dün duşa girip yattığı için kokusu tüm odayı kaplamıştı. Yataktan Jinyoung'u uyandırmamaya özen göstererek kalktı. Onun kalkmasına daha çok vardı, uyandırmak istemezdi. Banyoya adımladı ve kısa bir duş alıp üstünü giyindi. Son anda vücut losyonunu da yapmayı unutmayıp evden çıktı. Hava buz gibiydi. Hızlıca arabasına ilerledi ve Sehyoon'a mesaj attı. 'Çıktım, ayarladığımız yere geliyorum.' telefonu kapatıp buluşacakları yere sürdü.

Vardığında Sehyoon çoktan oradaydı. Arabadan indiğinde vücuduna çarpan soğuk havayla iç çekti ve hafif aydınlanmış havada çimlere basarak Sehyoon'un yanına ulaştı. Küçük olan kollarını hızlıca Jackson'a sardığında, Jackson az da olsa ısındığını hissetti. "Arabada duralım mı..?" Jackson kafa salladığında beraber Jackson'ın arabasına geçtiler. Ön koltuğa uzanıp klimayı açtı ve arabanın ısınmasını bekledi. "Geldiğin için...teşekkür ederim. Uzun süre görüşemeyeceğiz." Jackson üstündeki cekete daha çok sinerken Sehyoon'a döndü. "Beni her zaman arayabilirsin, biliyorsun?" Tebessüm etti ve Jackson'a daha çok yanaştı. "Jinyoung...biliyor mu geldiğini?" mırıldandı. "Hayır, uyandırmak istemedim." Sehyoon tatmin olmuşçasına gülümseyip elini Jackson'ın uyluğuna yerleştirdi. Pantolonunun üstünden tırnağını sürterken Jackson rahatsız olmuyordu. Çok üşüyordu ve bedeninin uyuştuğunu hissediyordu. Bacakları soğuktan kesinlikle uyuşmuştu çünkü hissetmekte zorluk çekiyordu.

Sehyoon elini Jackson'ın uyluğunda yavaş hareketlerle yukarı çıkarırken Jackson ellerini birbirine sürttü. Neden mont giymediğini düşünüyordu. Saçları hafif nemliydi ve kesin hasta olacaktı. Birkaç saniye sonra kasıklarında hissettiği elle kaşlarını çattı. Sanki bir anda tüm vücudu alev almıştı. Kesik kesik nefesler alırken bakışlarını kasıklarına indirdi ve Sehyoon'un soğuktan kızarmış eline baktı. Az önce soğuktan donarken şimdi yandığını hissediyordu. Sertçe inledi. Duygularını kontrol edemiyordu. Oturduğu yerde hafif öne gittiğinde Sehyoon sinsice gülümsedi.

Arabanın içi sıcacık olmuştu ve Jackson sağlıklı düşünemiyordu. Sehyoon'un eli her hareket ettiğinde kalp atışı hızlanıyordu ve elleri titriyordu. Durmadan inlemesi ise Sehyoon'u hızlandırıyordu. Çalan telefonuna baktığında ekranda Jinyoung'un resmi belirdi. Birden tüm vücudunu pişmanlık sardığında telefonu açacak yüz bulamadı kendinde. Kulağında fermuarının açılma sesi yankılandı. Ölecekmiş gibi hissediyordu. Telefon tam kapanacakken Sehyoon'u sertçe ittirip arabadan çıktı ve yeşil butona tıkladı. Nefesini düzene sokmaya çalışıyordu. Jinyoung'un uykulu sesini işittiğinde kalbi sıkışıyordu. "Bebeğim? Ben yeni uyandım ve...seni göremedim. Neredesin?" Etrafına bakındı ve sırtını arabaya yasladı. "H-hastaneye...gidiyorum. Seni uyandırmak istemedim. Bir şey mi oldu?" Jinyoung gülümsedi. "Yok, merak ettim sadece. Evden aceleyle çıktın sanırım..? Nefes nefese kalmışsın. Biraz dinlen ve öyle araba sür. Seni seviyorum..." Jackson tırnaklarını arabaya sürttüğünde tiz bir ses çıktı. "Ben de...seni seviyorum. Görüşürüz."

Telefonu kapatıp cebine sıkıştıdı ve pantolonuna giren serinliği hissedip fermuarını kapattı. Yere çömelip deli gibi akan yaşlarını umursamadı. Hem soğuktan hem de korkudan bedeni titriyordu. Hissettiği tek duygu pişmanlıktı. Ya Jinyoung aramasaydı diye geçirdi içinden. Deli gibi bağırıp buradan uzaklaşmak istiyordu. Sehyoon yanına gelip çömeldiğinde Jackson onu tüm gücüyle ittirdi. "Siktir git! Tanrım...iğrençsin!" Hızlıca doğruldu ve arabasına binip çalıştırdı. Sehyoon kahkaha atıp boş bileğine baktı. Jackson'ın ona aldığı bilekliği arabaya bırakmıştı. Zevkle gülümseyip arabasına bindi ve evine sürdü. Jackson onu bugün yurt dışına çıkacak diye biliyordu. Erkenden uçağa binmesi gerektiğini ve gitmeden onu görmek istediğini söylediğinde, Jackson kıramadı ve kabul etmişti. Fakat bunların hepsi bahaneydi. Bir hafta boyunca evde oturacak ve tekrardan hastaneye gidip Jackson'a birkaç yalan söyleyerek kendini affettirecekti.

my family is always sad | jinson ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin