Önce bizimkileri, sonra da diğer öğrencileri toplanma konusunda bilgilendirdikten sonra yetkili ekiplerin gözetimi altında harap olmuş okul binamıza giriş yaptık. Daha doğrusu eski okulumuzdan arda kalanlara...
Daniela, Emma ve ben odamızın olduğu kısmı bulduk ve yanımızda bir ajan ile birlikte dikkatlice, moloz yığınlarının arasında, eşyalarımızı aramaya başladık. Bulduğumuz her şeyi değil, sadece en çok ihtiyaç duyduğumuz ve hala kullanılabilir durumda olanları almaya özen gösteriyorduk. Toplanma işi bittikten sonra Prof. Canttle'ın belirlediği buluşma noktasında, yani havaalanının giriş kısmında, beklemeye başladık.
Diğer herkes gibi Daniela ve Emma da bir şeyler hakkında sohbet ediyorlardı. Bense dönüp son bir kez daha arkama baktım. Buradaki ilk günlerim geldi aklıma. Kafamda kaçmak için türlü türlü operasyonlar yaptığımı, bu sisteme karşı duyduğum öfke ve nefreti, hatta ne yalan söyleyeyim korkuyu, anımsadım. Tüm bunları düşünmek gülümsememe neden olmuştu.
"Niye kendi kendine gülüyorsun, Tuhaf Kız?" diyen ses beni ürküttü. Soluma baktığımda, elleri yine ceplerinde olan, gülümseyen gri gözlerin sahibiyle karşılaştım.
"Hiç." dedim gülerek. "Öylesine."
Sonra ben de onun yüzündeki koca tebessümü fark edip sordum.
"Peki sen?" dedim. "Sen niye kendi kendine gülüyorsun, Bay Asabi?"
"Hey, bu konuda anlaştık sanıyordum." dedi şakayla karışık bir sitemle.
Neden bahsettiğini anlamıştım, ona Bay Asabi dememden hiç haz etmiyordu, ama anlamamış gibi yapıp onu sinir etmek istiyordum.
"Ne?" dedim abartılı bir şaşkınlıkla. "Hangi konuda anlaşmıştık?"
"Vay canına, balık hafızalı olduğunu bilmiyordum." deyip bir kahkaha attığında omzuna bir yumruk attım.
"Ah, tamam tamam." dedi ve omzunu sıvazlamaya başladı. "Elin sertmiş."
O kadar sert vurmadığıma emindim ama dilimi damağıma vurup bir 'cık' sesi çıkardım ve başımı salladım.
Sonra "Yota ve Pierre nerede?" dedim. Arkasına baktı ve birilerine el salladı.
"İşte," dedi. "Geliyorlar."
Ben de arkamı döndüm ve onları gördüm. Pierre, Yota'nın sağlam olan koluna girmişti ve ona destek olmaya çalışıyordu. Onlara el salladığımda Yota, Pierre'i itti ve yüzünde kocaman bir gülümsemeyle sağlam elini sallayarak yanımıza gelmek için koşmaya başladı. Pierre şaşkınlıktan ağzı beş karış açık bir şekilde bir Yota'ya bir bize bakıyor, olduğu yerde duruyordu. Yota onun ifadesini fark edince koşarak geri döndü, tekrar koluna girdi ve yanımıza geldiler. Pierre alınmış gibi görünüyordu ama sonra o da bize katılıp gülmeye başladı.
"Görüyorsun Kumsal, değil mi?" dedi Pierre gülerek. "Sözde oda arkadaşları benim ama seni benden daha çok seviyorlar."
"Hadi ama, Pierre." dedim. "Hepimize aynı değerin verildiğinden eminim."
Sonra ekledim, "Yani en azından ben öyle yapıyorum."
Kısa bir süre sonra Prof. Canttle, yanında Prof. Martin ve Mrs. Helena ile birlikte yanımıza geldi. Benim dışımdaki diğer öğrenciler Prof. Martin'in burada olduğundan haberdar olmadığı için kalabalıktan bir şaşkınlık nidası yükselmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEÇ YA DA KAYBET (CHOOSE OR LOSE)
Teen Fiction"Burada tek bir gerçek var: Herkes seçimlerinin sonuçlarına katlanmak zorundadır. Ya seçersin ya da kaybedersin." Dünya'dan bağımsız ve gizli bir eğitim kurumu olan C.L. Academia, hayatıma yepyeni bir soluk getirdi. Her biri farklı ülkelerden seçile...