Bölüm V: "Düşmanları Tanımak"

79 10 245
                                    

Prof. Martin, doktorların tüm ısrarlarına rağmen hastanede kalmayı reddederek C.L. Academia'ya geri dönmüştü. Prof. Xavier dışında kimsenin zarar görmediği söylenmişti ona. Oğlunun, daha doğrusu oğullarının, ve diğer çocukların iyi olduğu haberini aldığı için de içi rahattı.  Xavier'ın durumu içinse endişeliydi. Yıllardır yanında olan bu genç adamı kardeşi gibi görüyordu çünkü.

Profesör, C.L. Academia'ya geri dönüp de yuvasının bu denli hasara maruz kaldığını görünce içi burkulmuştu. Diğer öğrenciler kendisini bu halde görmesin diye bir endişesi olmasa oracıkta dizlerinin üstüne yığılıp kalabilir, saatlerce göz yaşı dökebilirdi. Ama kendini toparladı ve Prof. Canttle'ın onun için ayırdığı çadıra girdi. Prof. Canttle burada değildi, büyük ihtimalle Mrs. Helena'nın yanında olmalıydı.

Hazır fırsat bulmuşken biraz gözlerini dinlendirmek ve bundan sonra tüm bunları düzeltmek için elinden neler geleceğini, neler yapabileceğini düşünmek istedi. Ama yalnızlığı uzun sürmedi. İki misafiri vardı: Oğulları Jeff ve Yota.

Prof. Martin Yota'nın omzunun boylu boyunca sargıda olduğunu ve Jeff'in yüzündeki çizikleri görünce telaşlandı. 'Kimse zarar görmedi.' demişlerdi! Oysa en değerlileri bu haldeydi... 

Jeff koşarak babasının boynuna sarıldı ama sonra babasının vücudundaki sargıları fark edince geri çekildi. Yota ise kararsız bir şekilde öylece çadırın girişinde bekliyordu. Prof. Martin onun kendini rahatsız hissettiğini anladığı için yanlarına çağırdı. Yota biraz şaşırdı. Önce arkasına, sonra sağına ve soluna baktı ama çadırda kendilerinden başkasının olmadığını görünce işaret parmağıyla kendini işaret etti. 

"Be-Beni mi çağırıyorsunuz?" dedi.

"Evet." diye yanıtladı Prof. Martin. "Evet, oğlum."

Yota'nın gözleri dolmuştu. Bu anı yaşamayı kendisine layık bile görmemişti çünkü. Yavaşça yanlarına gitti ama başka bir tepki vermedi. O sırada Jeff gülümsedi ve Yota'nın sargıda olan kolunu incitmemeye çalışarak kendilerine çekti. Prof. Martin ikisinin de kokusunu doya doya içine çekti.

Biraz sonra, "Şöyle geçin bakalım." dedi Prof. Martin. "Sizinle konuşmam gereken çok önemli şeyler var."

"Ne oldu baba?" diye sordu Jeff. "Yoksa annem..." dedikten sonra yüzünü buruşturdu. "Yani Olivia başka bir sorun daha mı çıkardı?"

Prof. Martin olumsuz anlamda başını iki yana salladı. "Hayır oğlum." dedi. "Olivia ve yoldaşları artık başka bir sorun çıkaracak kadar özgür değil. Asıl sorunumuz L.W. Academia öğrencileri."

O sırada Yota başını onaylamak için sallıyordu. "Sanırım öncesinde benim de anlatmam gerekenler var." dedi ve en başından her şeyi anlatmaya başladı.

Prof. Martin, Yota'nın Olivia tarafından bu plan için eğitildiğini öğrendiğinde büyük bir hayal kırıklığına uğramıştı. Ama uğradığı bu kırgınlık Yota için değildi, kendisi içindi. Bunca yıl öz evladına sahip çıkamamış olmanın verdiği utanç vardı kalbinde. Yota'nın yüz ifadesini görünce bir şey söyleme gereği duydu.

"Yapmak zorunda kaldıkların yüzünden bir daha asla kendini suçlama, evlat." dedi. "Senin kötü biri olmadığını en iyi ben biliyorum."

Yota gülümsedi ve başını salladı.

Sonra Prof. Martin, "Bundan böyle yalnız değilsin. Yanında hem baban hem de kardeşin var." diye ekledi.

Biraz sonra Yota, tüm detaylarıyla Olivia'nın kendisine söylediklerini anlatmayı bitirmiş olduğu için L.W. Academia öğrencilerini anlatmaya başladı. Sonuçta onları az da olsa tanıyordu.

"L.W. Academia, öğrencilerini ortaokul yaşındayken seçiyor bildiğiniz üzere." diye anlatmaya başladı. "Bu yüzden onlarla bir yıllığına da olsa vakit geçirebildim. Yani en tehlikeli öğrencilerin kimler olduğunu gayet iyi biliyorum: Öğrenci Konseyi Üyeleri."

"İçlerinden yaşça en büyük olan bendim ama liseye geçmem gerekirken Olivia yüzünden bir yıl beklemek zorunda kaldım. Olivia bizi, diğer profesörlerin de ortak kararıyla özel olarak eğitmeye karar vermişti. Yani beni, Lucas Wilson'ı, Isabella Hall'u ve Eric Sánchez'i."

Sonra derin bir nefes aldı. "Konsey Başkanına, yani Lucas Wilson'a çok dikkat etmeliyiz. Olivia, C.L. Academia'ya göndermek için beni seçtiğini duyurduğu zaman Lucas ortalığı birbirine katmıştı. Aslında benim sizinle bir kan bağım olduğunu bilmeseydi seçeceği kişi kesinlikle Lucas olurdu. En yetenekli ve en zekileri oydu çünkü. Ama ona çok kırılmıştım, onun en yakın arkadaşım olduğunu sanıyordum. Benim adıma sevinmesini beklerken onun yaptıklarını görmek beni incitmişti. Sonrasındaysa ne onu ne de diğer çocukları bir daha göremedim. Ben yokken Olivia'nın onlara öğretmiş olabilecekleri de cabası..."

"Bu yüzden o çocukların bunca zaman iyilik adına değil de C.L. Academia'yı yok etmek adına eğitildiğini göz önünde bulundurmalıyız, Profesör." dedi ve sonra gülümseyerek ekledi: "Baba..."

Prof. Martin sakalını sıvazlarken bir yandan da düşünüyordu: İstifa etmek için vakti yoktu. C.L. Academia'nın evlatlarını korumalı, L.W. Academia'nınkileri de doğru yola ulaştırmalıydı.

***

"Aynen öyle oldu, Lucas." diye cevap verdi Yota.

Sonra Lucas kalabalıktan sıyrıldıktan sonra yanımıza geldi ve bana dik dik baktı.

"Müsaade eder misiniz, hanımefendi?" dedi. "Eski dostumla hasret gidermek istiyorum."

"Ah, şey..." dedikten sonra kenara, Pierre'in yanına geçtim. "Tabii."

Sonra kollarını iki yana açtı ve Yota'nın ona sarılmasını bekledi. Yota gözlerini devirdi.

"Kolum ne halde, görmüyor musun?" diye tersledi Lucas'ı.

"Haklısın dostum, sarılan ben olmalıydım." dedikten sonra Yota'ya sıkıca sarıldı Lucas.

Onun aslında Yota'yı özlediği için değil de onun canını yakmak istediği için bu kadar sıkı sarıldığı izlenimine kapıldım. Yota'nın yüzündeki ifadeyi görünce tam Lucas'ı geriye çekmek için hazırlanıyordum ki araya Pierre girdi ve Yota'yı ondan kurtardı.

"Gördüğünüz üzere yorgunuz, Profesör." dedi ama doğrudan Lucas'ın gözlerine bakıyordu. "Artık eşyalarımızı yerleştirmek için kalacağımız yerleri mi gösterseler?"

Prof. Martin cevaplayamadan araya Lucas girdi.

"Elbette," deyip arkasını döndü Lucas. "Beni takip edin yeni dostlarım!"

İçimden bir ses bu çocukla daha çok işimizin olduğunu söylüyordu.

***

Selamlaaaaar! Umarım bölüm hoşunuza gitmiştir.

Öhöm öhöm, sizi şok ederek iki gün üst üste bölüm attım, biliyorum asdkghfaskgfasg

Sevindiyseniz ne mutlu bana! :) ♥

Neyse dostlarım, kardeşlerim, bacılarım, abilerim, ablalarım... (İyice pazarda bölüm satan bir teyze oldum he)

Kendinize çok çok iyi bakın, en yakın zamanda tekrar görüşmek dileğiyle!

SEÇ YA DA KAYBET (CHOOSE OR LOSE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin