Jeff'in gözlerine bakarak Yota'ya hitaben konuştum.
"Hayır, bir sorun yok." dedim.
"Pekala, ben yan sınıftayım zaten. Bir şey olursa..." dediğinde cümlesini bitirmesine fırsat vermeden, "Hallederim, sağ ol." dedim.
Yota sınıftan çıktığında geriye altı kişi kalmıştık. Birazdan diğer öğrencilerin de geleceğini düşündüğüm için olay çıksın istemeden lafı kısa kestim.
Karşısına geçtim, "Neden ünlü olduğunu söylemedin? Kim bilir diğerleri benim hakkımda neler düşünmüşlerdir?" dedim. En başta Pierre'den bahsediyordum.
"Bak, haklısın. Üzgünüm. Ama ünlü olduğumdan dolayı bana ilgi duymayan tek kız sendin. Ben de, arkadaşlığımızı bozmak istemedim." deyince tüm öfkem yok oldu.
Sahi, ben neden kimseye küs kalamıyordum? Huyum batsın!
"Tamam, ama daha fazla saklı gerçek istemiyorum. Anlaşıldı mı?" dediğimde Pierre ve Jeff aynı anda kafalarını salladılar.
Zaten okulla ilgili yeterince sorunum vardı. Bir de hayatımda arkadaşlarla ilgili bir kaosa daha yer yoktu. Sorunun hallolduğunu gören Emma ve Daniela ise kendi sınıflarına gitmişlerdi.
Her şeyi öğrendiğimi sanarak rahatlamışken şimdi de güvensizlik problemim ortaya çıkmıştı.
İlk dersimiz İngilizce idi. Prof. Canttle sınıfa girer girmez tahtaya bir şeyler çizmeye başladı. Sekiz büyük çember ve dolambaçlı yolları temsil eden birkaç kıvrımlı çizgi...
"Bugün grup çalışması yapacaksınız. Hepinizin temel seviyede İngilizce bildiğinden eminim fakat yanlış anlaşılmaları ya da dille ilgili herhangi bir problem oluşmasını engellemek için birbirinizle sözlü iletişim halinde kalmalısınız. Yani kısmen..." dedi.
Buğday tenli, adının Minho olduğunu bildiğim, Koreli bir çocuk söz hakkı almak için elini kaldırdı.
Çocuk, "Evet, Mr. Park?" diyen Prof. Canttle'a yanıt verdi. Bu kadın nasıl herkesi tanıyordu?
Minho, "Grupları siz mi belirleyeceksiniz Profesör?" dedi.
"Hayır, ana dili İngilizce olan arkadaşlarınız belirleyecek." dedi ve ana dili İngilizce olanların el kaldırmasını istedi.
Yani Jeff, Luna, Ethan ve Claire.
Yirmi beş kişiydik ama dört gruba ayrılacaktık. İlk üç grupta altışar kişi varken son grupta yedi kişi olacaktı.
İlk grubu Jeff oluşturdu. İlk önce beni, sonra Pierre'i, Minho'yu, Zoya'yı ve Kalyani'yi aldı.
Bu şekilde diğer gruplar da oluşturuldu ve Prof. Canttle hepimize bahçeye inmemiz gerektiğini söyledi.
Bahçeye çıktığımızda Prof. Xavier ve B sınıfı öğrencileri ile karşılaşmayı beklemiyorduk tabii ki. Normal bir ders işleyeceğimizi sanarken kendimizi Hazine Avı'nın ortasında bulmuştuk.
Elli çift göz içerisinden Yota'nınkilerle karşılaştığımda gülümsüyordu.
Sonra Jeff ve Pierre'e bakarak, "Sanırım sizi yenmek için elimden gelen her şeyi yapacağım." dedi.
O anda bu çocuğun çift kişilikli olabileceğini düşündüm. Bir gün eğlenceli ve umursamazken diğer gün takıntılı ve hırslıydı. Birazcık korkmuş olabilirdim.
Prof. Canttle, "Herkes yerlerini alsın." dedi.
Yerlerimizden kastıysa tebeşirlerle çizilmiş sekiz büyük çemberden oluşuyordu. A sınıfından her bir gruba karşılık B sınıfından bir grup yarışacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEÇ YA DA KAYBET (CHOOSE OR LOSE)
Fiksi Remaja"Burada tek bir gerçek var: Herkes seçimlerinin sonuçlarına katlanmak zorundadır. Ya seçersin ya da kaybedersin." Dünya'dan bağımsız ve gizli bir eğitim kurumu olan C.L. Academia, hayatıma yepyeni bir soluk getirdi. Her biri farklı ülkelerden seçile...