Bölüm 26

805 91 121
                                    

Sea 🥺

Bol bol yorum yapın ve oy atın lütfen 🥺

iyi okumalar 🥺




---

"Yakaladım seni." Adam sırıtarak saçlarımı sıkarken ben acıyla gözlerimi sıkmıştım ki birden gelen gürültüyle ne olduğunu anlayamadan adamı yerde bulmuştum. Hoseok gözü dönmüş bir şekilde hızlıca yere düşen adamın üstüne çullanıp yumruklarını ard arda sıralarken bir yandan da bağırıyordu.

Size yemin ederim, gözlerinden çıkan ateşi görebiliyordum.

"Ne cürretle ona elini sürersin orospu çocuğu!" Sesi yeri göğü inletirken etraftakiler korkmuş bir şekilde sadece olanları izliyorlardı.

"Hayatı bu kadar mı sevmiyorsun ha?! Benim olana elini sürecebilecek kadar mı sevmiyorsun?! Seni öldüreceğimi de mi hiç düşünmedin!"

Arada bir delirmiş gibi sırıtıp adamın kan ter içindeki yüzüne bakıyordu. Bense diğer herkes gibi donmuş bir şekilde onu izliyordum.

Çünkü Hoseok la karşılaşacğım aklımın ucuna bile gelmezdi. Onu bırakın şu an karşımdaki kişi çok ama çok... farklıydı.

Önceden de dediğim gibi Hoseok hep böyleydi. Sadece bana geç göstermişti. Bense bir türlü kabullenemiyordum.
Öyle ki gözümden akan gözyaşını bile yeni fark edip elimin tersiyle hızlıca silmiştim.

"Hoseok..." Mırıldandığımda, anlık olarak bana bakmış ve ardından gülümsemişti. "Bekle birtanem." Deyip adamın saçlarını sertçe kavrayarak ayağa kalkmıştı. Ardından ise herkesin içinde dayak yemekten titreyen adamı benim ayaklarımın önüne atmıştı.

"Canını bağışlaması için ona yalvarıp özür dile. Aksi halde bugünkü gün doğumunu göremeyeceksin."
Adam birden salya sümük ağlayarak ayaklarıma kapandığında ben ne yapacağımı bilemeyip hâlâ akmaya devam eden gözyaşlarımla adamı izliyordum.

Yanlış anlamayın, adam için ağlamıyordum. Bu şerefsiz umrumda değildi. Sadece duygu karmaşası yaşıyordum.

"Biraz daha içten yalvar!" Hoseok birden kükreyip adamın karnına tekme attığında adam acıyla inlemiş ve daha çok ağlayıp yalvarmaya başlamıştı.

Hoseok un bu yanını ilk defa görüyordum. Çok korkutucuydu. Etraftakilere göz gezdirdiğimde onların da aynı şekilde Hoseok tan korktuklarını görmüştüm. Fakat içlerinden birine gözlerim takılmıştı.

Mia. Kolları göğsünde bir şekilde ruhsuzça olanları izliyordu. Hoseok tan korkmayan sadece o'ydu.

Ben ona bakarken birden saçlarımda hissettiğim dokunuşla başımı kaldırmış ve dibime giren Hoseok a bakmıştım. "Ee, affediyor musun bu zavallıyı?"

Burnunu saçlarıma sürtüp koklamış ve öpücük kondurmuştu. Ben ise uzun zaman sonra hissettiğim onun varlığıyla adeta bayılacak gibi olmuştum. O nedenle sesim çıkmamış, onun yerine başımı sallamakla yetinmiştim.

Hoseok ise belimi kavrayıp bizi izleyenlere doğru bakmıştı. "Siz geri kalanları halledersiniz." Birkaç kişi onun dediği şeyle hızlıca başlarını salladıklarında Hoseok benimle birlikte yürümeye başlamıştım.

Şu an aklımdan her şey gitmişti. Hoseok la ayrıldığımız, benim ona tripli olmam... her şey. Kendimi çok kötü hissediyordum. Doğru düzgün yürüyemiyordum bile. Hoseok bunu fark etmiş olacak ki birden beni yan bir şekilde kucağına almıştı.

THIEVES / SOPEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin