Sa
Asİyi okumalar
MİN YOONGİ
Öğretmeni dinliyormuş gibi geçirdiğim son 15 dakika içerisinde gözlerimi duvar saatinden ayırmıyordum. Öyle sıkılmıştım ki bir ara kendimi kitabımı ısırırken bulmuştum. Tanrı aşkına, biz son sınıftık. İstediğimiz zaman dersten çıkabilirdik değil mi? Ama siktiğimin okulunda izin verilmiyordu. Önce öğretmen sonra biz çıkacakmışız. Sikik sistem kuralları.
Çıkış saatinin gelmesiyle hızla sıranın üzerindeki kitaplarımı almış ve sınıftan aynı hızla çıkmıştım. Bugün cuma olduğu için içimdeki mutluluğa bir türlü engel olamıyordum. Yarın tatildi ve planım gün boyu uyumaktı. Kitaplarımı koridorda ki dolabıma tıkmış ardından arkamı dönmüştüm ki Gyo ile karşı karşı gelmiştim.
"Hyungcuğum~"
"Gyocuğum~ bugün o kadar mutluyum ki senin bu sinir bozucu gülümsemenin ve şirinlik yapmanın altında bir şey aramayacağım."
"Aşk olsun Hyung. Ben sadece senden bir şey isteyeceğim zaman mı şirinlik yapıyorum?" Dediğinde gözlerimi kısmıştım. "Tamam kabul. Sadece bir şey isteyeceğim zaman yapıyorum."
Göz devirip kollarımı göğsümde birleştirerek dolaba yaslanmıştım. "Malımı tanıyorum. Hadi öt bakalım. Ne istiyorsun yine?"
"Ya aslında öyle çok da büyük bir şey değil sadece küçük bir şey isteyeceğim. Küçücük, minnacık, ufacı-" Ona ters ters baktığımı gördüğünde derin bir iç çekmişti. "Sizin sınıfta Eunwoo adında bir kız var. Hyung lütfen beni onunla tanıştır. Ona çok aşığım."
"Eunwoo mu? Onu ne zaman gördün de aşık oldun?
"Bir kerecik gördüm. Bizim bölüme gelip biriyle konuştu ve sonra gitti."
"Bir kere gördün ve aşık mı oldun cidden?"
"İlk görüşte aşk deniliyor buna!" Tekrar göz devirip sırtımı yasladığım dolaptan çekmiştim.
"Eve gitmem gerekiyor. Sonra görüşürüz" dediğimde "Hyung, bekle!" diyerek kolumu tutup beni hızla kendine doğru çekmişti. Aniden çekmesi yüzünden kafalarımız tokuşmuştu ve ben acıyla tıslayıp gerilemiştim.
"Ölmek mi istiyorsun?!" sinirle söylenip kafamı tutmaya devam ettiğimde dudak büzerek bana bakmıştı.
"Özür dilerim Hyung, bilerek olmadı. Sadece beni onunla tanıştıracak mısın merak ettim."
İçimden hay senin de Eunwoo nun da desemde elimi kafamdan çekip doğrulmuştum. "Bakarız. Şimdi bırakta evime gideyim."
"Tamam benim canım Hyung um. Seni çok seviyorum. Sonra görüşürüz." Arka arka giderek konuşmaya devam etmiş ve bana eliyle kalpler yapmıştı. Ta ki Birine çarpana kadar. Hızla arkasını dönmüş ve çarptığı kişiden özür dilerken ona bakıp gülmüştüm. Gerçekten iflah olmaz bir çocuktu.
Okulun binasından çıkıp bahçede çıkışa doğru yürürken sızlayan başımı ovuyordum. Piç kurusu. Kafa değil sanki taştı. Çıkışa doğru yürümeye devam ederken neredeyse 2 haftadır görmediğim bedeni çıkış kapısına yaslanmış bir şekilde görmemle olduğum yere çakılı kalmıştım. Saçları hâlâ kızıldı fakat bu sefer özenli değildi, dağınıktı. Elinde bir sigara vardı ve yere bakarak içmeye devam ederken bende tekrar hareketlenmiş ve ona doğru hızlı adımlar atmaya başlamıştım.
Yanına varmama 4-5 adım kala başını kaldırmış ve beni görünce gülümsemişti.
"Hoseok?" dedim meraklı bir şekilde "Burada ne yapıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THIEVES / SOPE
Fanfictionİki hırsız, birbirlerinden habersiz aynı anda aynı evi soymaya çalışırlar. Taekook + Nammin