Bölüm 19

1K 119 135
                                    

D-dostum selam

Oy sayıları çok düştü, lütfen oy verip yorum yapın 🥺

İyi okumalar <3








Kim Taehyung 

Hoseok hyung, Sungmin in teklifini kabul etmesiyle kalkıp hızlıca hazırlanmaya başlamıştık. Hoseok hyung çaldığı şeyi getirmek üzere evden çıktığında ben ve Jungkook da Sungmin in önümüze koyduğu tabancalara bakıyorduk.

"Umarım kullanmayı biliyorsunuzdur." Endişeyle bize baktığında Jungkook sırıtmış ve bir tabancayı alarak beline yerleştirmişti. "İlgi alanımız." Jungkook un cevabıyla Sungmin gözlerini kısarak bize bakmıştı. "Sahi siz ne işler çeviriyorsunuz?"

Omuz silkip sorusunu yanıtsız bıraktığımızda göz devirmişti. "Neyse ne, Yoongi yi kurtaralım da, ne bok yediğiniz umrumda değil." Diye devam ettiğinde ise bu sefer biz göz devirmiştik.

Birkaç dakika sonra ise zil çaldığında Jungkook gidip kapıya bakmıştı. Hoseok hyung ile birlikte salona geldiğinde ise Hoseok hyung elindeki büyük kutuyu masanın üstüne koymuş ve kilitlerini açarak kapağını kaldırmıştı.

İçindeki kocaman taşları olan yüzüğün parlaklığıyla önce gözüm kamaşmış ardındansa dudaklarım şokla aralanmıştı. O kadar ihtişamlı ve güzel duruyordu ki adeta büyülenmiştim.

Jungkook elini gözümün önüne salladığında başımı iki yana sallayarak kendime gelmiş ve boğazımı temizlemiştim. "Güzelmiş." Dediğimde ise Sungmin, "Sadece güzel mi?" Diye tek kaşını kaldırarak yüzüğe bakmaya devam etmişti. "Niye çaldığını anlayabiliyorum." Dediğinde ise herkes şokla ona bakmıştı. "Şaka yaptım." Diye devam etmişti sonra da.

"Her şey hazırsa gidelim o halde?" Jungkook tek kaşını kaldırarak sorduğunda Hoseok hyung, "Bekle deyip telefonu eline almış ve birine mesaj atmıştı.

"Adama mesaj attım, adresi bilmeden nereye gideceğiz ki?" Söylediği şeyi mantıklı bularak başımı sallamış ve onlar kendi halinde bir şeyler konuşurken arkamı dönerek kalçamı masaya yaslamıştım. Kollarımı göğsümde birleştirdiğim sırada önümde duran bedenle hafifçe gülümsemiştim. "Korkmuyorsun, değil mi?" Jungkook tek kaşını kaldırarak sorduğunda başımı iki yana sallamıştım. "Senin gibi bebek miyim de korkayım?"

"Doğru söylüyorsun, ben korkuyorum." Kollarını belime sarıp dibime girdiğinde ciddiyetle onu dinliyordum. "Sana bir şey olacak diye ödüm kopuyor." Burnumun ucundaki bene öpücük kondurduğunda gözlerimi yummuş ve ben de kollarımı onun boynuna sarmıştım. "Korkma birtanem, bir şey olmayacak." Dudaklarına minik bir öpücük kondurduğumda o da benim gözüme küçük bir öpücük kondurmuştu.

Delirmek üzereydim, yemin ederim bu çocuk benim aklımı çok kötü çeliyordu. Dünaynın en huzursuz yerinde bile olsam yanımda Jungkook varsa orası bana cennet gibi geliyordu.

Birbirimize minik öpücükler kondurmaya devam ederken gelen boğaz temizleme sesiyle gözlerimizi açmış ve Sungmin e bakmıştık. "Öpüşüp koklaşmanız bittiyse gidelim artık, herif konumu attı." Dediğinde ise başımızı onaylar şekilde sallayıp birbirimizden ayrılmıştık. Etrafa baktığımda Hoseok hyung u görememiştim. Sanırım çoktan dışarıya çıkmıştı bile.

Biz de hızlıca dışarıya çıktığımıza gözlerim şokla kocaman açılmıştı. Neredeyse 5-6 tane siyah araba kapının önünde duruyordu. Sungmin in adamları olduğunu anlamak zor değildi ama bu kadar çok adamı olduğunu da bilmiyordum. Adam gerçekten çok  zengindi.

THIEVES / SOPEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin