Merhabalar
KİM TAEHYUNG
"Tanrı aşkına Gyo, beynimi siktin yeter." sabrımın son damlalarına doğru artık isyan ederek karşımdaki çocuğa söylenmiştim.
Daha yeni dersten çıkmıştım ve biraz hava almak için bahçedeki çardağa oturmuştum ama gelin görün ki hayat yine bana orta parmak çekerek Gyo yu yanıma göndermişti. Tam karşımdaki bankta sırt koyma yerinin üzerine oturmuş ve benden aptal ödevine yardım etmem için yardım istiyordu. Fakat bunu aralıksız konuşarak ve yalvararak yapıyordu.
"Ya Hyung, sen sanat okuyorsun. Çizimin iyi. Ne olursun yardım et bana." Dudak büzerek konuştuğunda gözlerimi kısmıştım.
"Siktiğimin gerizekalısı sen de mimarlık okuyorsun. Senin çizimin de iyi." dediğimde ayağa kalkmış ve dibime girerek kulağımın arkasına koyduğum yağlı boya fırçasını almıştı. Ardındansa önümde volta atmaya başlamıştı.
"Evet ama Hyung sorun o değil. 10 tane çizim yapmam ve bunları yarına teslim etmem gerekiyor. Yarına ancak 4 tanesini yapabilirim. Ama sen ve Jimin Hyung da yardım ederse yarına 10 tanesini tamamlarız." Konuşmasının sonunda gülümsemiş ve ben de göz devirmiştim.
"Jimin olmaz" dediğimde kaşlarını çatmış ve bana bakmıştı. "Neden benim tonton Hyung um olmazmış?"
"Çünkü gerizekalı, Jimin sabaha kadar oturup senin aptal çizimlerinle uğraşırsa muhtemelen yorgun düşer ve ağrıları tekrar başlar." Sertçe elindeki fırçamı çekmiş ve tekrar kulağımın arkasına koymuştum.
"Doğru söylüyorsun... Peki ya... Yoongi Hyung? O da mimarlık okuyor. Bize yardım eder."
"Sanmam. Çünkü o da bugünlerde kendi çizimleriyle uğraşıyor." Kaşlarımı kaldırıp indirdiğimde tekrar dudak büzmüştü. "Peki ya ne yapacağım ben..." Üzgünce yanıma oturduğunda gülümsemiş ve saçlarını karıştırmıştım.
"Üzülme, ikimiz yapabiliriz." Başını kaldırıp bana bakmıştı. "Öyle mi dersin?"
"Evet tabiki. Karşında bu okulun en iyi sanat öğrencisi duruyor."
"Hadi lan ordan." Yüzünü buruşturarak konuştuğunda gözlerimi kocaman açmış ve ona bakmıştım. "Ne dedin sen? Bana saygısızlık mı yaptın, bana bana. Hyung a."
"Abartma Hyung ya..." umursamazca konuştuğunda kolumu omzuna atıp onu kendime çekerek kafasını kolumun arasında sıkıştırmıştım.
"Abartma öyle mi!" diye çıkıştığımda "Ya Hyung ne yapıyorsun, rezil oldum herkese. Benim bir imajım var!" diyerek tepinmişti. Onu takmayıp devam ettiğim sırada arkadan gelen boğaz temizleme sesiyle ikimizde oturduğumuz yerde pozisyonumuzu bozmadan sesin geldiği yöne dönmüştük.
Siktir.
"Neler oluyor burada?" Jungkook en sakin haliyle kollarını göğsünde bağlamış ve bir bana bir de başını kol hapsine aldığım zavallı Gyo ya bakıyordu. Sikeyim, onun burada ne işi vardı ki?
Gyo yu bırakıp ayağa kalkmış ve şaşkınca Jungkook un yanına gitmiştim. "Senin burada ne işin var?"
"Sana da selam Taehyung."
"Gırgır geçmeyi bırak Jungkook. Neden okulunda değilsin?" Konuşuyordum ama onun gözleri Gyo daydı. Gyo üzerindeki bakışları fark edince o da kollarını göğsünde bağlayıp Jungkook a bakmaya başlamıştı.
"Anlatırım ama sen önce bana bu çocuğun kim olduğunu söyle." Net bir dille konuştuğunda Gyo benim açıklama yapmama müsaade etmeyerek yanımıza gelmiş ve Jungkook a elini uzatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THIEVES / SOPE
Fanfictionİki hırsız, birbirlerinden habersiz aynı anda aynı evi soymaya çalışırlar. Taekook + Nammin