chapter 59: we get along

526 49 41
                                    

Oy vermeyi unutmayınnn

-bölüm Tom'un bakış açısından.

"Ben de çok eğleniyoruuum!"

Sevgilim iyice bozulmuş aksanıyla bağırdığında Daria itici bir alayla güldü. Ona uyarıcı bir şey söyleyecektim ki, Lea yeniden sarılmak üzere Nick'e doğru atıldı, ama Nick geri çekildi. Zaten zor bulduğu dengesini kaybediyordu, düşmek üzereyken ileri çıktım ve belini kavradım, onu tekrar kendime çektim. Ellerini itmek istercesine göğsüme yasladı, ama karşı koyamadı.

Dengesini kendi başıma bulamıyor olmak onu öfkelendiriyordu, sinirle topuğunu yere vurdu. Onu kendime yaslayarak bu "denge bulma" problemini ortadan kaldırmıştım aslında, ama inatçı sevgilim, bana dayanmak istemiyordu. Kendi kendine ayakta durmak istiyordu, uyuşturucu verilmiş olsa da.

"Bu kadar yeter." dedim Nick, Daria ve Victor'a bakarak.
"Şimdilik söylemeniz gereken başka bir şey yoksa çıkın. Sevgilimle yalnız kalacağız."

"Çıkabiliriz," dedi Victor. "Sen çok tepki verince uyuşturucu kızı öldürecek falan sandık. Bir uğrayıp bakalım dedik, bir de Nick-"

"Sana gelip eski günleri yad etmek istedim," dedi Victor'un sözünü keserek. Dövmeli elini omuzuma koyduğunda ona tiksinen gözlerle bakıyordum, ama bu onu hiç rahatsız etmiyordu.

"Eski, birlikte çalıştığımız günleri."

"Sana güvenmiyorum," sinirle fısıldadım.
"Bana ihanet ettin. Sevgilime ihanet ettin."

"'Sevgiline'." alayla güldü.

Ona haddini bildirmek istiyordum, onu istediğim anda yeniden o hapishaneye, turuncu tulumuna gönderebileceğimi söylemek istiyordum... Ama bu konuşmayı yapmanın sırası değildi. Lea zorlukla ayakta duruyordu, konuşulan hiçbir şeyi anlayamıyordu, ve bu onu çok rahatsız ediyordu. Şu an için en iyisi onun iyi olana kadar kimseye görünmemesiydi, onun da böyle isteyeceğini biliyordum. Elbette benim haricimde kimseye.

"Yarın sabah istediklerini getireceğim," dedi Nick. Ah, sonunda ilgimi çeken bir şey söylemişti.

"Güzel. Sabah görüşürüz." uzatmak istemiyordum. Neyse ki kolunu Daria'a attı ve Victor peşlerinden gelirken, salonumun kapısına doğru yürüdü.

Onlar kapıdan çıktıktan sonra, Lea bir süre sessizce kapıya baktı, sonra iri, kahveremgi gözlerini bana çevirdi.

"Az önce gerçekten Nick burada mıydı?"

Güldüm, hızlı bir hareketle onu kucağıma aldım.
"Evet, ama şimdi bunu düşünme."

"Zaten düşünemiyorum. Ayrıca yürüyemiyorum da." kıkırdadı, gülüşü göğsüme çarptı. Nefesimi tutup eğildim, iğrenç göründüğünü iddia ettiği yüzüne baktım.

Rengi solmuştu, dudaklarındaki ruj çıkmış, rimeli dağılmıştı. Her zaman rimel süren biri değildi, ama işe gitmeye başladığından beri bunu yapıyordu. Çalışan bir kadın gibi, olgun gözükmek istiyordu.

Oh, annesinin makyaj malzemelerini çalmış küçük bir kıza benziyordu.

Ona böylesine yakın durmak kalbim için iyi değildi, göğüs kafesimdeki kemikleri zorluyordu. Nefesleri, saçları, buradaydı işte... Oh hayır, ona dokunamazdım, kendimi tutacaktım. Bu yapacağım en zor şey olsa bile.

"Bu evde de jakuzi vardı değil mi?" sordu.

Tekrar güldüm, büyük ihtimalle beni yine baştan çukartmaya çalışacaktı.
"Evet, sevgilim. Benim odamda."

obsessive Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin