chapter 73: Latin girl

581 50 53
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn. İlk kısım Tom, 1. bölümün öncesi.

Ekim, 2020


"Yarın gelecek misin?"

Kadın büyük, ince elini Tom'un omuzunda dolaştırırken sordu. Üstünde bir tişört vardı ve altında hiçbir şey yoktu.

"Yarın Barcelona'ya gideceğim," dedi Tom ifadesiz bir yüzle.
"Bir görüşmem var."

"Ne zaman döneceksin?" siyahi kadın başını sağa yatırıp kaşlarını kaldırdı.

"Bir gece oradaki evimde kalırım, ertesi gün dönerim." Tom cevapladı. Telefonunu masadan alıp ceketinin cebine sokarken doğruldu ve ayağa kalktı.

"Yıllardır oraya gitmemiştim. Değişiklik olacak."

"İspanyolları pek sevmezsin." kadın da onunla birlikte yataktan kalktı, kıkırdadı.
"Eski bahçıvanınla hiç anlaşamıyordunuz."

Tom İspanyol bahçıvanı hatırladığında yüzünü buruşturdu. "Doğru düzgün İngilizce öğrenmeye bile zahmet etmemişti."

Kapıya vardığında son kez yarı çıplak kadına baktı.
"Eh.. Sonra görüşürüz o hâlde."

"Görüşürüz." kadın gülümsedi. "İspanya seyahatinde bol şans!"

Tom çıkarken ona gülümsedi, fakat şoförün onu beklediği arabasının arka koltuğuna bindiğinde ve kendini arabanın aynasında gördüğünde aniden kaşları çatıldı.

Gülümsemesi yapmacıktı, ve kendisi bile bunu şimdiye kadar fark etmemişti.

Yüzüne incelediğinde daha da şaşırdı. Ne zamandır bu kadar yorgun görünüyordu? Bu kadar soğuk, isteksiz? Yüzündeki derinleşen çizgiler miydi aynadaki bu yabancı görüntünün nedeni?

Hayır, değildi, gözlerindeydi asıl sorun.
Hatta gözlerinin içinde.

Evinden, yatağından çıktığı kadını seviyor muydu?

Onunla aylardır zaman geçiriyor, süslü restoranlarda yemekler yiyor, birlikte geceler geçiriyordu. Fakat Tom tüm bu anıları düşündü, ve kalbini ısıtan hiçbir şey bulamadı. Aynadaki soğuk gözlerde hiçbir değişiklik olmadı.
Onu seviyorsa kalbini hızlandırması gerekmez miydi? Bir sıcaklık yaymaz mıydı bu güzel duygu?

Asıl soru bunlardan hiçbiri değildi aslında.

Tom bu üzerine düşündüğü, içinde aradığı duyguyu daha önce hiç hissetmiş miydi ki?

Pekala, görüştüğüm kadınla olmayabilir; ama hayatımdaki herhangi biri için kesinlikle böyle hissediyor olmalıyım, dedi kendi kendine.
Mesela annem... Annemi severim.

Gözlerini arabanın içindeki o minik aynadan hiç çekmeden, bu kez de annesini düşünmeye koyuldu. Onun ne kadar harika biri olduğunu... Ne kadar kibar ve... Asil olduğunu.

Yoktu. Altında belirgin çizgilerin çevrelediği gözlerinde hiçbir sıcaklık yoktu.

Arabanın kapısı şoförü Bay Wilson tarafından açıldığında düşüncelerinden uzaklaştı. Ve birkaç yapımcı ve yönetmen ile bir araya geleceği akşam yemeğini yemek üzere, Londra'nın en lüks otellerinden biri olan Savoy Hotel'e girdi.

obsessive Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin