"Günaydııın," Tom kulaklarına dolan harmonik bir sesle gözlerini açtığında, genç kız bu kez Simpsons desenli pijamalarıyla yatağın ucunda oturuyordu. Ondan önce uyanmıştı demek, bu şaşırtıcıydı.
"Günaydın sevgilim." Tom yavaş bir hareketle uzandı ve kızın ellerini tuttu.
"Neden erken kalktın? Uyuyamadın mı? Ağrın mı var yoksa?""Heyy, ağrım falan yok bebeğim." Lea güldü. "Sana kendi ellerimle kahvaltı hazırlamak istedim sadece. Buraya geldiğimden beri sana hiçbir şey hazırlayamıyorum, daha doğrusu hiçbir iş yapamıyorum. Bu beni biraz rahatsız ediyordu," sevimli bir şekilde dudak büktü.
Tom kaşlarını çattı. "Ah, ben sana iş yaptırmam ki."
"Beraber yaşayacağız, hazırlayacağım kahvaltılara alışmak zorundasın." Lea başını gülerek iki yana salladı. "Zaten istesem de başka bir şey hazırlayamam ki...Yemek yapmakta ne kadar beceriksiz olduğumu biliyorsun."
"Bunlara zaten gerek yok," Tom yatakta doğruldu ve kızın yüzünü elleri arasına aldı. "Sen hiç yorulmayacaksın, ne istiyorsan sadece bana söyleyeceksin. Ben de ne istiyorsan yerine getireceğim. Anlaştık mı?"
"Bu çok fazla ama..."
"Sana az bile aşkım." yaklaştı ve kızın dudaklarını öptü. "Seni mutlu etmek için yaşıyorum ben."
"Seni çok seviyorum," Lea mırıldandı, Tom kızı kendine doğru çekti ve yüzüne ard arda öpücükler bıraktı.
"Seni çok seviyorum, seni çok seviyorum..." öpücükleri gittikçe uzarken Lea parmaklarını Tom'un saçlarında gezdirdi. Sabah saat 8 buçuk olmasına rağmen Tom'un nefesi sanki dişlerini yeni fırçalamış gibi nane kokuyordu, dudakları da sıcak ve bir o kadar da yumuşaktı. Onu öperken sanki aynı zamanda kendini yavaşlatmaya çalışıyordu, sanki Lea'yı korkutup kaçırmaktan korkuyordu.Fakat Lea ani bir hareketle Tom'un kucağına çıktı ve dudaklarını bulan öpücüğü derinleştirdi. Tom'dan tutkulu bir mırıltı yükselirken yanaklarının yanmaya başladığını hissetti.
"O kadar mutluyum ki..." Tom nefes nefese fısıldadı. Ellerini ileri gitmek istediğinin habercisi olarak genç kızın kalçalarına kaydırdı."Ben de çok mutluyum." Lea derin nefesler alırken gülümsedi, ikisinin de dudakları kızarmış, kalpleri hızlanmıştı.
Tom kızın tişörtünün eteklerini kavradı, yüzünde hafif bir gülümsemeyle tişörtü çıkartırken göğüslerine doğru eğilmişti.Kapı çaldı.
"Oops," Lea hemen tişörtünü tekrar üzerine geçirdi, bütün yüzü yanıyordu sanki. Tom ise sinirli bir hırıltıyla ayağa fırladı. "Siktir, ne var ha, ne var? Defolun!"
"Bebeğim, bebeğim," Lea da ayağa kalktı, ellerini sevgilisinin ensesinde birleştirdi. Parmak uçlarında yükseldi ve yüzünü Tom'un yüzü hizzasına getirdi. Şimdi hızlı alıp verdiği nefeslerle göğsü hızla inip kalkıyordu, dudakları gerilmiş ve daha da bir incelmişti.
"Sorun yok, istediğimiz zaman devam edebiliriz," dudağının kenarına dudaklarını bastırdı.
"Zamanımız kısıtsız.""Doğru," Tom uzun bir nefes verdi, ellerini genç kızın beline yerleştirdi ve sakinleşmek için kokusunu içine çekti.
"Girin."Kapı açıldığında yaşlı uşaklardan biri göründü.
"Rahatsız ettiğim için özür dilerim efendim. Bay Nick-""Bay Nick geldiler. Biraz iş konuşmak istiyorlar." dedi Nick, uşağı sollamış, yatak odalarına dalmıştı. Onları görmesiyle beraber siyah gözlerinde alaylı bir gülüş belirdi.
"Oh, dudaklar kızarmış ve şişmiş... Sizi ne zaman görsem ya kavga ediyorsunuz, ya da sevi-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
obsessive
Fanficİngilizin gözlerinin altındaki çöküklerde gezdirdi genç kız zarif parmaklarını. Ondan bir hayli gençti, ama nazik dokunuşlarında bir anne şefkati vardı. Tom, yüzünü ona eğdi. Bu dokunuşlara tüm yüzünün, hatta bütün hücrelerinin ihtiyacı vardı. Tüm...