Bölüm-17

280 17 3
                                    

Arabaya bindiğimizde sessizlik hakimdi. İkimiz de susmuş öylece yolu izliyorduk. Gerçi Derin zaten zorda kalmadığı sürece konuşan bir tip değildi.

Ben de fazla konuşmuyordum daha doğrusu Derin'le kalmaya başladığımdan beri fazla konuşmuyordum. Normalde arkadaş çevremdekiler çok konuştuğumdan dert yanarlardı.

Genelde yanlarında yiyecek birşeyler taşırlardı ve çok konuşmaya başladığımda ağzıma dıkar beni kısa süreliğine de olsa susturmuş olurlardı.

Ama Derin'le yeni bir başlangıç yapmış sayılırdım. Artık fazla konuşmuyor ve gülmüyordum. Ve en önemlisi erkeklere özel hazırlanmış olan duvarımı yıkmış ve bir erkeğe güvenmek zorunda kalmıştım.

Her ne kadar içim el vermesede Çağla'dan uzaklaşmış ve yanlız kalmıştım. Yeni hayatımın da özeti buydu sanırım.

Gerçi Derin'in hayatı aksiyon kokuyordu. Onunla kaldığım sürece bu kadar sıradan bir hayat sürmek neredeyse imkansızdı.

Son düşündüklerim karşısında hafifce sırıttıktan sonra yeniden yolu izlemeye koyuldum. Buraları pek bilmiyordum ama merkezden uzaklaşmıştık.

Sonunda bir uçurum kenarında durduğumuzda geldiğimiz yere anlam veremedim.

Derin arabadan yavaşca inip kapıyı kapattı. Ben de yavaşca arabadan indiğimde yanıma doğru ilerledi.

"Kahvaltı yapacağımızı sanıyordum" dediğimde gülümsedi.
"Aklın fikrin yemek" diye söylendikten sonra arka kapıyı açıp bir poşet çıkardı.

Arabanın önüne geçip yaslandı bende yanına gidip aynını yaptım. Elindeki poşetten bir simit çıkarıp uzattı. Simitti aldıktan sonra bir tane de kendine çıkardı.

Boşalan poşeti arbanın üzerine bıraltıktan sonra simitten bir parça koparıp ağzına attı. Bense sadece Derin'i izliyordum.
"Aç değilmiydin?" dedikten sonra bir parça daha koparıp ağzına attı.

Elimdeki simite kısa bir bakış atıp bir parça kopardıktan sonra iştahla ağzıma attım.

İkimizde bir süre iştahla simitlerimizi yedikten sonra Derin birkaç adım ileriye gitti. Uçurumun tam kenarına geldiğinde durdu. Kollarını geriye doğru atıp bana baktı.

Ne yaptığına anlam veremiyordum. Fakat korkuyordum. Alt dudağımı dişlerken Derin tekrardan önüne dönüp bağırmaya başladı.

Avazı çıktığı bağırıyordu. Bu yaptığı onu rahatlatırcasına gülümsetiyordu.
Ben de birkaç adım ilerleyip yanına vardım. Aynı onun yaptığını yapıp kollarımı geriye doğru açtım.

Ağzımı bağırmak için açtım. Fakat çok sürmeden kapattım. Konuşmaktan, haykırmaktan korkuyordum. Ağzımı açarsam birdaha kapatamayacak kadar çok şey haykırmak istiyordum.

İçimdeki tüm öfkeyi kusmak zehrimi akıtmak istiyordum.

Ama doğduğum günden beri ben büyüdükçe içimdeki nefret ve öfke de büyümüştü. Kanımda beni doğduğumda terk eden, beni babasız bırakan o adama karşı biriktirdiğim zehir vardı.

Yılların nefretini kusmak o kadar da kolay olmayacaktı. Ve ben bu gerçekten, kendimden korkar olmuştum.

Annem öldükten sonra öfkem kat be kat artmıştı. Bir de bu nefrete yanlızlık eklenmişti. Çağla ne kadar yaralarımı sarmaya çalışsada o da pes etmişti ve artık yanımda değildi.

Gözlerimden yaşlar süzülürken Derin bu halime şaşırmamıştı. Sadece "ağla" demişti.

"Babam" dedim gözlerimden yaşlar süzülürken "beni bıraktı" bir an duraksadım. Anlatmak konusunda kararlı değildim. Ama ona güvenecektim.

"Hem de daha doğmadan" cümlemi bitirmeme izin vermeden. Elini ağzıma götürüp işaret parmağını dudağımın üzerine koydu.
"Aslında seni bırakmadı" dedi.

Gözlerimi şaşkınca açıp Derin'e baktım. "Eğer kesmeden dinlersen anlatırım." Deyince kafamı olumlu anlamda salladım.

"Annenin hamile olduğunu öğrendiğinde çok gençlerdi. Senin sorumluluğunu alabileceğini sanmıyordu. Ve gitti. Ama aslında hiç gitmemişti. Seni hep uzaktan izledi." Derin bir nefes alıp yere oturdu. Ayaklarını uçurumdan sallandırıp yanına oturmamı işaret etti.

Ben de oturduktan sonra devam etti.
"Sen onbeş yaşındayken annenle konuştu. Hem de defalarca seninle görüşmek istediğini söyledi. Ama annen seni babanın karanlık işlerine alet etmek istemiyordu. Ve seni ondan uzak tutmak için çok çabaladı."

Derin'in söyledikleri kafama bir ok gibi girip beynimi paramparça ederken sinirlenmiştim. Anneme, babama herkese ve herşeye sinirlenmiştim.

Beni bunca yıl uzaktan izleyip de yaklaşmayan babama sinirlenmiştim.
Babamı benden uzak tutmaya çalışan anneme kırılmıştım.

Ve bunları Derin'in bilmesine şaşırmıştım.

"Bunca yıl beni uzaktan mı izledi?" dedikten sonra saşkınca Derin'e baktım. Kafasını salladıktan sonra ayaklandı. Bir elini bana uzattıktan sonra tutarak kalkmak için destek aldım.

"Peki ya şimdi?" dedim zorla yutkundum.

"Şimdi ise ben seni onun karanlığından kaçırıyorum."

Verdiğim aradan dolayı özür dilerim. 2,6K için çok teşekkürler.

Küçük AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin