Multimedya da tanıtım videosu var izlemenizi ve yorum yapmanızı istiyorum. Video konusunda fazla acemiydim. Elimden bu kadarı geldi. Keyifli okumalar. Verdiğim aradan dolayı özür dilerim.
Derin beni kolumdan çekiştirirken uzun koridorda Derin'in arkasından sürükleniyordum. Hiçbir açıklama yapmadan uzun süren konuşmasının ardından telefonu kapatmıştı ve hiçbirşey anlatmadan ''gitmeliyiz'' demişti.
''Nereye'' diye bağırdım. Nefes nefese kalmıştım. ''Kapa çeneni ve yürü'' derken bağrımıştı. Ayaklarımı mümkünmüşcesine daha da sürütürken durmaya çalışıyordum. ''Çağla ne olacak?'' diye haykırdım. Kolumu çekiştirmeyi bırakıp gözlerini devirdi.
''Onu burda tek başına bırakamam.'' bu sefer ben bağırmıştım. Beni bağırarak sindiremezdi.''Aptal, asıl burda kalırsan ona zarar vermeye devam edeceksin.'' sinirle bağırmıştı. Tekrar kolumdan çekiştirirken. Ne dediklerini anlamaya çalışıyordum.Ona zarar vermeye devam etmek de neydi?
Ben Çağlaya zarar veriyormuşum! Hıhh.
Beni hızla arabaya bindirip aynı hızla kapıyı kapattıktan sonra sürücü koltuğuna geçti. İtiraz etmeyi bırakıp yolu izlemeye koyulmuştum.
Ağaçların belli aralıklarında sıralanmış olduğu yolda Çağla'yı düşünmeden edemiyordum. Bir başına o makinelere bağlıyken bu eşşek herif beni nereye götürüyordu?
Düşünceler beynimi tekrardan işgal etmeye başlamıştı.
Yorgunluk tüm vücudumu ele geçirirken tek fiziksel değil duygusal olarak da çöktüğümü hissettim. Çağla nasıldı? Durumu neydi? hiçbirşey bilmiyordum. İşin kötü tarafı artık sorgulayamıyordum da.
Ne zaman ağzımı açmaya kalksam acizce yeniden oturduğum yere siniyordum. Araba son sürat ilerlerken düşüncelerimle boğuşuyordum.
Telefon sesi ile gözlerimi hızlıca Derin'de kenetledim. Telefonu hızlıca kavrayıp açtı. Bense sadece izliyordum. Sorgulamadan, Sesimi dahi çıkarmadan izliyordum.
''Efendim'' dedikten sonra uzunca karşı tarafı dinledi. ''Eve gidiyoruz'' dedi. ve rahatsızca gözlerini kıstı. ''Hayır,hayır sakın'' dedikten sonra telefonu kapattı. Gerilmişti. Ben yokmuşum gibi davranmaya devam ederken. Bense onu inceliyordum.
Yandan profili oldukça güzeldi. Sert yüz hatları ve biçimli bir burnu vardı. Dolgun dudakları onu öpme isteği uyandırıyordu. Ahh ben değil tabikide. Ama diğer tüm kızlar onu öpmek isterdi.
Sıralı ağaçları izlerken beynimde de sormam gereken sorular sıralanıyordu.
********
Daha önce nedenini bilmediğim bir sebepten dolayı getirildiğim evin önünde durduğumuzda arabadan inen ilk ben olmuştum. Derin beni arkamdan itekleyerek eve soktuktan sonra dışarıyı son kez süzüp kapıyı kapattı ve ardından kilitledi.
Beni umursamadan içeriye geçip kahverengi deri koltuğa yayıldı. Benim aklımda ise tam karşısına geçip hesap sormak vardı.
Derin'e doğru yürümeye başladım. Son adımımda gözlerimi son kez kapayıp derin bir nefes aldım. Ve tam Derin'in karşısına geçtim. Gözlerimi gözlerine kenetleyip. Olduğum yerde dikildim.
Hangi sorudan başlamam gerektiğini düşünürken kafam yine allak bullak olmuştu. Mal gibi olduğum yere çivilenirken O kocaman bir kahkaha atmıştı.
''Ne, ne var?'' diye kekeledikten sonra sonunda konuşabilmiştim.
''Beni rahat bırak ucube, yorgunum'' dedikten sonra kıpırdanıp kalktı. Bana ucube mi dedi o?
''Hey 1 dakika, sen kime ucube dediğini sanıyorsun?'' diye resmen kükremiştim. ''Tam da senin gibi bir çirkine dedim'' kan beynime sıçramıştı. Daha önce kimse bana çirkin olduğumu ima bile etmemişti.
''Sensin çirkin. Hiç aynaya bakmıyorsun herhalde şu tipine bir baksan kim çirkinmiş anlarsın.'' derken kendimi mal gibi hissettim. Resmen yalan söylüyordum. Derinin dudağı yukarıya doğru kıvrılırken bana doğru geliyordu.
Bu haraketi beni ürkütürken bense arkaya doğru adımlar atıyordum. Aramızda bir adımlık mesafe kaldığında sırtım sertce biryere çarpmıştı. Bu duvar olmalıydı. İçimden lanet okurken. Derin ile aramızda nefes mesafesi kalmıştı.
Boyu benden oldukca uzundu. Kafasını eğerek boyun girintime daha da yaklaşmıştı. Bense korkudan haraket dahi edemiyordum. Nefesi tenimi yalarken ürpermiştim. Daha fazla bu şekilde durursak onu öpmekten korkuyordum.
Erkeksi kokusu burnumu doldururken. Dudakları iyice yukarıya doğru kıvrılmıştı. Yüzüm alev alev yanarken terlemeye başlamıştım.
''Tipsiz olduğum için mi şu anda dudaklarıma yapışmak istiyorsun ucube?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Adam
AdventureKaranlık ona yakışabilecek en aydınlık kavramdı belkide. Koyu kahverengi gözleri onun tek aydınlığıydı. Ay ışığı kadar güzel olan genç kız da en az onun kadar karanlıktı aslında. Derin, Melis için karanlığa gömülürken. Melis'i kurtarmaya and içmişti...