Bölüm-13

330 19 11
                                    

Multimedyadaki şarkıyı dinleyerek okuyun lütfen.

Multimedya: Skylar Grey - Words 

"Neler oluyor?" yerde yatarken bağırmıştım. Çağlata kısık bir bakış attım. "Sus aptal! Haraket edeyim deme ve sakın kalkma." Silah sesleri sürerken Çağla ile birlikte yerdeydik o çocuk ise silahı ile ateş edenlere karşılık veriyordu.

"Me- Me lis" Çağla kekeleyerek konuşurken sesi daha da hissizleşiyordu. "Noldu? Çağla iyi misin?" bir anda ne olmuştu?

"Sus ve dinle." Çağla emir verirken gölzerimi Çağlanın gözlerine kenetlemiştim. "Odamda baş ucumdaki çerçevenin arkasını aç ve içindeki mektubu al Melis. Onu okumalısın mutlaka." Son kelimeyi vurgularken neyden bahsettiğini anlamamıştım.

Silah sesleri kesilirken çocuk yanımıza geldi. Beni elimden tutup kaldırdı. Daha sonra Çağlayı kaldırmaya gitti. Elini uzattığında Çağla kısık bir sesle konuştu. "Derin onu sonsuza kadar koruyacağına söz verirmisin?" Çağla zorlukla da olsa konuşuyordu.

Adının Derin olduğunu öğrendiğim çocuk Çağlaya doğru eğilip "yaralanmışsın" diye bağırdığında koşarak bende Çağla'nın yanına gittim. Yerde oluşan minik kan gölünü görünce ufak bir çığlık attım. Çağla elini zorlukla yanağıma getirip okşadı. "Şşş yok bişeyim." Gözlerimden boşalan yaşlar ile tenim ıslanmıştı.

"Melis" dedi Çağla tüm nefesiyle "Seni seviyorum arkadaşım. Sakın üzülme." Sanki son sözleriymiş gibi ağzından zorla çıkan kelimelere karşı korkmuştum.

Derin Çağlayı kucaklayıp arabaya taşırken bende arabaya binip Çağla'nın kafasını bacağıma yaslamıştım. Derin tüm hızı ile arabayı sürerken ben Çağlayı uyanık tutmaya çalışıyordum.

"Çağla cezam vardı hatırladınmı bana ne ceza vereceksin?" Ağlarken ağzımdan dökülen kelimeler ile canım yanıyordu.
"Melis o mektubu mutlaka oku." Çağla zorlukla konuşuyordu. Gözleri dolarken tekrardan "Mutlaka" dedi.

********
Sonunda hastahaneye geldiğimizde Melis'i sedyeye koymuş birkaç doktor birbirlerine anlamadığım tıp terimleri kullanıyorlardı. Bense ağlayarak peşlerinden koşturuyordum. Derin de aynı şekilde beni takip ediyordu oldukça gergindi. Tüm kasları gerilmişti.

Amaliyathane kapısından içeri girdiklerinde bir hemşire beni giremeyeceğim konusunda uyarıyordu.
Birden kolumdan hızlıca çekildiğimde arkamdan beni çeken kişinin Derin olduğunu fark ettim.

Beni göğsüne bastırdığında huzurlu hissettiğim kollarına kendimi bıraktım. Göz yaşlarım ile tişortü ıslanırken saçlarımı karıştırıyordu.
"Ona birşey olmayacak değil mi?" diye hissizce sordum.

"Bilmiyorum" dedi. Olmayacaktı. Olmamalıydı. "Olmayacak!" diye üstelerken bağırıyordum. Derinin kollarından çıkıp duvara yaslandım. Yerde cenin pozisyonu aldıktan sonra kendimi iyice saldım ve gözyaşlarımın gözlerimden dökülmesine izin verdim.

Bir süre öyle bekledikten sonra kafamı kaldırdım. Yanımda çaresizce oturan derini gördüğümde küçük bir şok yaşadım. Gözleri adete öfke ile parlarken yumruklarını sıkıyordu. Sanki kendini zor tutuyordu.

Uzun bir süre Derin'i süzdükten sonra göz yaşlarım sanki kurumuştu. Gözlerim şişmiş ve gerilmişti. Yanaklarım yanıyordu. Ve başım dönüyordu. Bir yandan Çağla için dua ederken bir yandan da aklımda dönüp duran düşüncelerle savaşıyordum.

Kapı sesi ile yerimden fırlarken içeriden çıkan doktor olarak tahmin ettiğim adama doğru koşmuştum ki Derin benden hızlı davranıp doktorun yakasına yapıştı. ''O nasıl'' diye kükrerken adam Derin'i hafifce itti ve az önce Derin'in tuttuğu yakasını düzeltti. 

''Kurşun omuriliklerine çok yakın biryere temas etmiş. Hayati tehlikesi devam ediyor. Ameliyat olması gerekir fakat çok riskli. Felç kalması da olası bir ihtimal fakat'' derken gözlerimden yeniden yaşlar dökülmüştü. Doktor bile cümlesini devam ettiremezken Derin tüm soğukkanlılığı ile ''ölecek'' dedi. 

Bir anda gözlerimi Derine kenetlerken ona sıkı bir yumruk atmaya hazırlanmıştım fakat kahverengi gözleri çaresizlikle parlarken yanağını bir damla yaş ıslattı. Gözlerimi yeniden doktora çevirip ''hayır'' diye haykırabildim sadece.

Çağla beni itmişti. O yüzden kurşun ona isabet etmişti. Benim yüzümdendi sadece benim yüzümden.

Tüm vücüdum öfke ile titrerken doktor yanımızdan uzaklaşmıştı. ''Bunu kim yaptı?'' diye bağırırken herkes bizi izliyordu. Derin bilerek bana bakmıyordu. Kafasını duvara vuruyordu. Canı yanıyordu ama aldırmadan her defasında daha sert vuruyordu. Cevap vermeyeceğini anlayınca üstelemedim.

Koridordan koşarak uzaklaştığımda doktorun odasına izinsizce dalmıştım. ''Onu görmem gerek'' dedim. İzin istemiyordum. Sadece bağırıyordum. Doktor beni kısaca süzdükten sonra kafasını olumlu anlamda sallayınca gülümsemeye çalıştım fakat imkansızdı.

******

Hemşire kısa sürmesi gerektiğini defalarca tekrarlamıştı. Bense sadece kafamı sallıyordum. Çağla'ya doğru ilerlediğimde kalbim midemde atıyordu. Her adımımda daha da korkuyordum. Onu maviler içerisinde uzanırken gördüğümde gözyaşlarım hıçkırıklarıma karıştı.

Mavi gözlerine bakıp huzuru tatmak istiyordum, kollarımı boynuna dolayıp herşeyden uzaklaşmak istiyordum. Sanki susuz kalmıştım ve kuruyordum. Sadece Çağla'yı istiyordum. 

''Güzelim'' dedim. Gözyaşlarım benden bağımsız akarken. ''Bana bunu yapmayacaksın değil mi?'' sesim incelmişti. Çaresizlik damarlarımda dolaşırken konuşuyordum. ''Çağla nolur beni kimsesiz bırakma'' yalvarırken elini sımsıkı tutmuş tam yüzüne bakıyordum.

''Neden Çağla neden?'' kısık bir nefes aldım ama nefesten çok can çekişiyormuşum gibi çıkmıştı sesim. ''Neden bu kadar bencilsin? Ben sensiz yapamam. Eğer önüme atlamasaydın şimdi orada ben yatıyor olacaktım. Ama sen acı çekmemek için beni kurtardın.'' Canım daha da yanmaya başlamıştı. Endişeyi ilk defa tüm anlamıyla yaşıyordum. Korkuyordum. 

''Ölüm sana yakışmaz!'' dedim sesim titrerken. Ölüm ona yakışmazdı. Hayat o kadar da acımasız olamazdı değil mi? Annemden sonra Çağlayı da benden almazdı. Son kez elini sıkıca tutup minik bir öpücük kondurdum ''gitme'' diye fısıldadım. Acı çok fazlaydı. Ölümün ne demek olduğunu çok iyi bilen birisine bu acı çok fazlaydı. Gözyaşlarımın arasından kaçan minik bir hıçkırık ile elini daha da sıkarken soz kez tüm yüzünü hafızama kazırcasına inceledim.

''Nolur Çağla bana bu kadar büyük bir ceza verme'' 

Küçük AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin