"Biz kardeş olsak ya" dedi minik kız. Işıl ışıl parlayan gözlerle.
"Hem sen çok iyi bir abi olursun." Kahverengi, uzun saçlarını savurarak ayağa kalktı. "Olmaz mı?"Küçük çocuk onun bu halini çok seviyordu. Kafasıyla onayladı. "Olur" dedi. "Ama uslu bir kardeş olacaksın!" Minik kız bu konuda söz veremezdi.
Sinsice sırıttı "peki" dedi. Ama çok iyi biliyordu ki o yaramaz bir kızdı. Uslu olmak onun için zor olacaktı. Fakat Derin'i çok seviyordu. Öyle bir abisi olacağı için çok mutlu olmuştu.
*******
Arabanın kapısını ses çıkarmamaya özen göstererek açıp çıktım. Günbatımı deniz dalgalarının kayalara çarpma sesi ile buluştuğunda oluşan manzara karşısında bir kez daha büyülendim.Huzuru tatmak istiyordum ama şu aralar yaşadığım en yoğun duygu acıydı.
Babamın beni onca yıl uzaktan izleyip yanıma dahi yaklaşmamsının yanı sıra annemin beni babamdan kaçırması daha da acı veriyordu.Annem babamın hangi karanlığından korkmuşda benim onca yıl babasız büyümeme göz yummuştu?
Sahi, peki ya ben bu sorunun cevabını bilmek için ne kadar hazırdım?
Artık güçlü bir kız olduğumu sanmıyordum. Her ne kadar sessizce ağlamak beni güçlendirsede artık göz yaşlarım akmıyordu.Göz pınarlarım kurumuştu. Ve beni güçlü kılan son şey de tükenmişti...
Hayatımdaki tek kadının beni bırakıp gidişinin üzerinden çok da zaman geçmeden Çağla'da gitmişti. Ve ben artık Lanet olası dünyada her türlü pislikle tek başıma savaşmak zorundaydım.
Mutluluk çok uzaktı. Birisi mutluluğun ayarlarıyla oynuyordu. Ses vardı fakat görüntü yoktu.
"Düşünme" arkamdan gelen ses Derinindi. "Düşündükce daha da kahrolursun. Düşünme." Ellerini cabine koyup bir iki adım attı. Tam yanıma geldiğinde durup gözlerime baktı.Belki de haklıydı. Eskiden bu kadar çok şey düşünmezdim. Ya da o görevi annem üstlenir,benim omuzlarımdaki yükü hafifletirdi.
"Yapamıyorum." Dedim. Yapamıyordum. Beynimi işgal eden düşünceleri kovamıyordum artık. O düşüncelerle bütünleşmiştim. Bir türlü aklımdan çıkmıyorlardı.
"Yanlızım. Herkes beni bırakıp gitti ve tek başıma bu yükün altında eziliyorum."
"Ben" dedi. Burukca gülümsedi ve kollarını araladı. "Ben varım" Bir an duraksasamda bende hafif bir tebessüm ettim. "Çok yakında sende gideceksin." Gözlerimi kaçırdım. "Herkes gibi"
"Peki ya gitmezsem?" Dediğinde alayla sırıtan taraf bu sefer ben olmuştum. "Göreceğiz." Dediğimde bana meydan okuyan bir tavırla "göreceksin." Dedi.
Güneş iyice batarken hava da serinlemişti. "Gidelim mi?" Dediğinde kafamı salladım. Arabaya doğru ilerledikten sonra kapıyı açıp arabaya yerleştim. Derin'de sürücü koltuğuna geçince arabayı çalıştırdı.
"Eve mi gidelim yoksa başka bir yer mi?" diye sorduğunda fark etmez anlamında omzumu salladım. "O zaman ucube, alışverişe çıkıyoruz."
"Sen" dedim heyecanla "alışverişe çıkmayı severmisin?" İlk defa kendi rızasıyla alışverişe çıkan bir erkek bulmanın verdiği şaşkınlıkla gözlerimi kocaman açtım.
"Tabikide hayır ucube. Sen mutlu ol diye dedim." Hıhh tam bir öküz...
Sahi ben alışveriş manyağı kızlardan değildim ki.Fakat madem öküzlük yapıyorsun Derin efendi. Bunu sana söylememe gerek yok. Bak bakalım nasıl oluyormuş alışveriş...
Avm ye geldiğimizde sinsice sırıttım. Şuan mutluluğun ucunu gösteripte kaçdığı nadir anlardandı.
Bu akşam gerçekten de havada aksiyon kokusu vardı. Olduğum yerde mağazlara göz gezdirmeye başlamıştım bile. Derin elini gözümün önünde salladığında tüm dikkatimi dağıttı.
"Ne?" Diye tısladıktan sonra Derin beni kolumdan çekiştirmeye başladı. "Hadi gir bir mağazaya, al birşeyler de çıkalım." "Tamam hadi şuraya girelim" elimle bir mağazayı işaret edip. O yönde ilerlemeye başladım.
"Baştan söyleyeyim ucube, benim olduğum yerde elini cebine atmak kesinlikle yok!" dedi.
Aslında yanımda fazla param yoktu. Ama yinede kimsenin parasını kabul edmezdim. "Ama ol-" sözümü bitiremeden eliyle ağzımı kapadı."Nokta" dedikten sonra kesinlik belirten sözlerine bir de kesinlik belirten bir bakış ekledi. Bu seferlik kabul etmiştim. Ya da etmek zorunda kalmıştım.
Mağazaya girdiğimizde içerisi fazla kalabalık değildi. Bir iki genç kız hararetli bir şekilde elbise beğenmeye çalışıyor. Arka tarafta ise bir iki erkek kabinlerin önündeki oturma alanında oturmuş oflayıf pufluyorlardı. Muhtemelen sevgili veya karılarının kurbanlarıydılar.
Gözüme çarpan ilk elbise zümrüt yeşili kısa bir elbise olmuştu. Gögüs kısmında taşlar olan straplez elbise oldukça hoş duruyordu. Elbisenin yanına kocaman adımlarla ilerleyip elime aldığımda Derin'de beni takip ediyordu.
Bedeni bana uygun olan elbiseyi alıp " bunu deneyeceğim" dediğimde derin omuz sirkti. Bu banane demek oluyordu.
Ben birkaç elbiseye daha göz atarken Derin az ilerdeki reyona ilerlemiş uzun abiyelere bakıyordu.
Elimdeki pudra pembesi elbiseyi bırakıp Derin'in yanına ilerlediğimde bir elbiseyi gösterip bunu da denermisin? Dediğinde saşırmıştım. Fakat elbiseyi beğendiğim için kabul edip deneme kabinlerine doğru ilerledim.
İlk önce kendi bulduğum kısa zümrüt yeşili kıyafeti denedim. Bu dar kıyafet vücut hatlarımı tamamen ortaya çıkarmış ve fazlasıyla bacak dekoltesi olan bir elbiseydi. "Daha giyemedinmi?" Dediğinde. "Çıkıyorum" deyip kapıyı yavaşca araladım.
Kapıyı açtığımda kapıya yaslanmış olan Derin beni kısaca süzüp olumsuz anlamda kafasını salladı. "Fazla iticisin ucube" dedikten sonra sinirle gözlerimi devirdim.
Kapıyı hızlıca kapatıp elbiseyi çıkardım. Derin'in beğendiği elbiseyi üzerime geçirip aynada kendimi inceledim.
Bu siyah uzun elbise sadeliğinin yanı sıra oldukca şık duruyordu.Uzun,yandan bacak yırtmacı ve oldukca derin bir sırt dekoltesi vardı. Kapıyı yavaşca araladıktan sonra Derin beni dikkatlice süzmeye başladı. Eliyle dönmemi işaret ettiğinde sırt dekoltesi için pek dönmek istemiyordum ama tereddütlede olsa yavaşca döndüm.
Derin bu sefer olumlu anlamda kafa salladığında ben bu elbiseyi alma taraftarı değildim. Zaten alsam da giyeceğimi sanmıyordum.
Az önce kabinlerin orada oturan erkekler bir anda bana baktıklarında Derin o tarafa ilerleyip "önüne dön lan " Diye tısladıktan sonra korkuyla alt dudağımı dişledim. "Yemedik ya" diyen çocuğa karşı içten içe öfke beslerken Derin hızla ilerleyip çocuğun yüzüne bir yumruk vurduğunda elim istemsizce Derin'in koluna gitti.
Bir anda Derin'i hızla çekip kabine soktuktan sonra bende arkasından girdim. Küçücük kabinde sıkışmıştık. "Napıyorsun sen?" Diye öfkeyle Derin'e tısladıktan sonra elbisemin kenarını çekiştirdim.
"Asıl sen niye beni buraya soktun?" Derine öfkeli bir bakış fırlatıp "ne bilim birden işte." Diye geveledim.
"Ohooo" deyip elini salladı.
"Bu gün kabine atan yarın nereye atar kimbilir?"
3K mutluluğum :)))
Kocaman kocaman öptüm...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Adam
AdventureKaranlık ona yakışabilecek en aydınlık kavramdı belkide. Koyu kahverengi gözleri onun tek aydınlığıydı. Ay ışığı kadar güzel olan genç kız da en az onun kadar karanlıktı aslında. Derin, Melis için karanlığa gömülürken. Melis'i kurtarmaya and içmişti...