Bölüm-16 (part-2)

343 17 16
                                    

Yanaklarım hafif ıslanırken, yumuşak bir şey tenime temas ediyordu. Bundan huylanmıştım fakat beni biraz da olsa mayıştırmıştı.

Yavaşca gözlerimi araladığımda üzerimdeki tüylü şeye karşı ufak bir çığlık atıp yatakta zıpladım.

Bu tatlı, minicik bir köpek bile olsa sabah uyandığımda üzerimde beni yalarken bulmuştum ve bu iğrençti.

Köpek çığlığımdan korkup odadan çıktığında bende arkasından gittim. Bir dakika! Bu kapı kilitli değilmiydi? Bu köpek kapıyı nasıl açtı?

Düşüncelerimden sıyrılıp salona vardığımda köpeği Derin'in kucağında ve Derin'i yarı çıplak buldum. Her ne  kadar gözlerimi kapama isteği oluşsada kapatmadım. Denizde kum Derin'de kas. O derece.

"Beni korkutuyorsun" dediğinde ne dediğini anlamadığımdan gözlerimi vücudundan ayırıp anlamayan bakışlarımı yolladım.

"Bana tecavüz edecek gibi bakmayı kes Melis" dediğinde utançla kafamı yere eğdim. Şu an kıpkırmızı olduğuma emindim. Cidden öyle mi bakmıştım?

"Ha-hayır ben sadece köpeğe bakıyordum. Çok tatlı değil mi?" diye yalan söylemeye çalıştım. Peki başarılı olabildim mi? HAYIR.

"Bu daha fena biliyorsun değil mi?" yine ne dediğini anlamadığımdan aynı bakışları yolladım. "Köpeğime mi tecavüz edeceksin?" Bana uyuz diyordunuz değil mi? Siz uyuz görmemişsiniz alın size tescilli bir uyuz.

"Çok komiksin" dedikten sonra koltuğa oturdum. Tabi gözlerimi devirmeyi de ihmal etmemiştim. "Iyy sen az önce gözlerini mi devirdin?" tiksinerek bana baktığında şaşkınca baktım. "Ha?"

"Gerçekten iğrençsin Melis" dedikten sonra midesi bulanmış gibi ses çıkardı. Noluyo lan! Normalde gözlerini oyarım falan gibi tehdit etmesi gerekmiyormuydu?

"Bidaha gözlerini öyle yaparsan üzerine kusarım."  Hah beklediğim tehdit de geldi. Ben de korktum bir an tehditim geç kaldı diye.

"Kıvanç gibi gözlerimi mideme sokmanı tercih ederdim. Gerçi nerde sende Kıvanç'daki sempatiklik." (Zeynep ablaya selamlar!) Dediğimde ne kadar meydan okumaya çalışsamda başarılı olamadım.

Çünkü bu çocuk da en az Kıvanç kadar sempatikti. Ayrıca gerçekten mükemmel vücut hatları ve harika bir erkeksi kokusu vardı.

"Kıvanç kim lan?" dediğinde az önceki alaylı halinden eser kalmamıştı. Aksine şu an çok ciddiydi. Sorusuna karşı hunharca gülerken. Daha da sinirlendi.

"Cevap ver" ne diye sinirlendi ki bu manyak şimdi? "Sevgilim" bir anda ağzımdan dökülen kelimeye bende şaşırsam da doğruydu. Kıvanç benim wattpaddeki platonik aşklarımdan biriydi.

Ben cevap vermesini beklerken Derin önce sinirle bana bakıp sonra da yine alayla gülümsedi. "Kıvanç denen çocukta hiç akıl yok sanırım. Senin gibi bir ucubeyle sevgili olduğuna göre" 

Montofon ineği nedir bilirmisiniz? Anlatıyorum.
Kahverengi gözlü, uzun boylu, kas yığını ve mükemmelimsi kokulu bir Derin.
Evet montofon ineği ama maalesef çok yakışıklı.

"Acıktım ben" diyerek konuyu değiştirmeye çalıştım. Peki başarılı oldum mu? HAYIR.

"Kıvanç az önce gözlerini midene sokmadı mı? Karnının tok olması gerek" arkadaşlar oralarda bir yerde sabır vardı. Onu bana bi atın ya.
Sessizce çok komiksin bakışı yolladım.

"Mutfağa git bende gelirim birşeyler hazırlarız." deyince anında ayaklanıp mutfağa koştum. Cidden açtım.

Bozdolabını açtığımda ağzına kadar dolu olmasına karşı ağzımı 'o' şeklini aldı.
Dolabı geri kapatırken Derin içeri girdi. "Ne o dolaptaki yiyecekleri beğenemedin mi?" Gözlerimi devirmek için kendimi zor tutarken alayla sırıttı.

"Ee ne hazırlayacaksın bana?" dediğimde 'ne şaçmalıyon sen?' Der gibi baktı. "Tabikide sana hiçbirşey hazırlamayacağım" dedi.

Bende yalandan bir iç çekip "Ben de Ediz gibi mutfakta yetenekli olduğunu sanmıştım" dedikten sonra sinsice sırıttım. (Öznur ablaya selamlar!)

Yanıma yaklaşıp "Ediz kim?" dediğinde kahkaha ile güldüm. "Sevgilim" deyip kaşlarımı bilmişce kaldırdım.

"Kaç tane sevgilin var Melis?" dediğinde kaşları çatılmıştı. "Bilmem var işte biraz" derken sinsi bakışlarımı yollamaya devam ediyordum.
Derin üzerime doğru yürümeye başladığında üç buçuk attım.

Derin üzerime yürürken bende geri geri ilerliyordum. Duvarla Derin'in arasına sıkışıp kaldığımda kalbim boğazımda atıyordu. Nefeslerimiz birbiribe karışırken kokusu burnumu doldurdu.

Onunla bu kadar yakın olmak haksızlıktı. Dilim kenetlenmiş konuşamaz hale gelmiştim. Biraz daha yaklaşıp dudaklarını boynuma sürttü. "Belki beni de o sevgililerinin arasına eklersin" dediğinde nefesim kesildi.

Ne diyeceğimi şaşırmış öylece kalakalmışken bir anda çekilip koca bir kahkaha attı. "Seninle sevgili olacağımı mı sandın ucube?" şaşkınca Derin'e bakarken koca bir kahkaha daha attı.
"Sevgiliymiş. Sen sana yaklaştığımda dahi  bu hale geliyorsan sevgilin mi olacak? Güldürme beni"

Gerçekten fazlasıyla uyuzdu. Az önce az kalsın kalbim duracaktı. Ama haklıydı. Maalesef ki yine haklıydı.

Yüzümü asıp mutfaktaki masaya oturduğumda yanımdaki sandalyeyi çekip oturdu. "Noldu ucube?" derken yine ciddileşmişti. Derin ve değişken duyguları.

"Sanırım haklısın." dedim bezmişce. "Neden?" dediğinde ona anlatıp anlatmama konusunda kararsız kalmıştım ama aklıma mektup geldiğinde ona güvenmem gerektiğini hatırladım.

"İki yıl önce bir sevgilim vardı." Derin'in yüz hatları daha da keskinleşmişti. "Onu seviyordum. Ve o da beni." deyip derin bir nefes alıp devam ettim.

"Bir gün öpüşmek istedi. Bana yaklaştı. İlk başlarda bende istekli olsam bile sonra vazgeçtim. Ama o daha da yaklaştı. Ben ondan uzaklaştıkca o yaklaştı. Sonra dudaklarıma yapıştı. Bende biranlık öfke ile onu ittirip suratına tokadı geçirdim" deyip. Muzipce gülümsedim.

"Kısacası benden sevgili falan olmaz. Daha öpüşemezken..." deyip sustum.
Derin sinirle ayağa kalkıp "hazırlan kahvaltı yapmaya gidelim" dedi.

Derin ve değişken ruh halleri demiştim ya işte yine değişken bir ruh haliyle karşı karşıyaydık. "Tamam" deyip bende kalktım. Yanından hızla geçip odama ilerledim.

Yavaşca kapıyı kapattım ama kilitlemenin bir faydası olmayacağından kapıyı kilitlemedim. Hızlıca kıyafet dolabını açıp bir elbise aldım.
Beyaz düz bir elbiseydi ortasından ise ince altın sarısı bir kemer geçiyordu.

Nasıl bir yere gideceğimizi bilmiyordum. Ama bu kıyafet ne çok gösterişli ne de çok basitti. Dolabın alt tarafındaki beyaz babetleri de çıkarıp dolabı kapattım.

Elbiseyi üzerime geçirip saçlarıma elimle şekil verdim. Ayakkabımı da giydikten sonra odadan çıktım.

Derin hazırlanmış beni bekliyordu. Altında kot pantalon üzerinde ise açık mavi kısa kollu bir tişört vardı.
Spor giyinmişti ama kaliteli kıyafetler ben burdaydım diyordu.

Ayağa kalkıp yanıma geldiğinde kısaca beni süzdü onaylarcasına kafasını sallayıp nazikce kapıya doğru yönlendirdi.

Bölüm geç gelir dediğime bakmayın kafam eserse herşeyi boşverir yazarım.
KEYİFLİ OKUMALAR...

Küçük AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin