# Kayahan & İpek Acar - Seninle Her Şeye Varım Ben
***
"Sen çocukluk aşkımsın, ilk göz ağrımsın!"
Hayır, maç izlemiyorduk. Ben ve biricik dostum, yüzlerce holiganla birlikte Ianis Hagi'nin karşımızdaki kapıdan çıkmasını bekliyorduk.
Arkadaşım, Ianis Hagi haberi kesinleştikten sonra saatlerce araştırma yapmış ve en sonunda onu karşılamaya gitmemiz gerektiğine karar vermişti. O nedenle saat akşam dokuz civarını gösterirken biz de kendimizi büyük bir taraftar kafilesinin içinde bulmuştuk.
Yade kendini kaptırmış adeta tribün lideri havalarına girmişti. Yüzlerce erkeğin içinde sadece iki kadın olarak marşlara eşlik etmemiz herkesin bize tuhaf bakışlar atmasını sağlıyordu. Ama umrumuzda değildi. İstediğimiz şeyleri yaparken başkalarına soracak halimiz yoktu.
"Beni sıcak basmaya başladı." Yade bana doğru fısıldarken bir yandan da elini kalbini götürmüştü. "Ne zaman gelecek? Heyecandan öleceğim."
"Sakin ol." Kolumdaki saate baktım. "Uçağı ineli on dakikadan fazla oluyor, birkaç dakikaya gelir."
Yade'yi rahatlatmak için söylediğim cümleler onu strese daha çok sokmuş olacak ki kolumu sıkmaya başladı.
Dudağımı ısırarak tam karşımdaki kapıya yeniden gözlerimi diktim. Benim kısalığımı bahane ederek topluluğun en önüne geçmiştik. Biraz yalakalık biraz da sevimli gülücüklerle.
Ianis geldiğinde onu çok yakın ve net şekilde görecektik. Eh, Yade buraya o kadar heyecanla gelmişti ki eğer Ianis'i göremeseydi üzüntüden yataklara düşebilirdi.
"Geliyor!" Arkalardan bir ses geldiğinde ben düşünmeyi, taraftarlar da marş söylemeyi bırakmıştı. Büyük bir sessizlik çökmüştü etrafa.
Önce iki koruma ardından da Ianis Hagi dış hatlar kapısından görünmüştü. Yan tarafımdaki Yade derin bir iç çekerken havalimanında yeniden çocukluk aşkımsın sesleri yankılanmaya başlamıştı. Bu marş Galatasarayda büyümüş olan Hagi'ye çok uyuyordu.
Ianis Hagi etrafındaki bizlere gülücükler sunarken en yakın arkadaşım çocuğunun mürüvetini gören anneler gibi iç çeke çeke ağlamaya başlamıştı. Diğer taraftarlar ise bağırarak müstakbel oyuncumuza sevgilerini gösteriyorlardı.
Hava 40 derecede de olsa yeni gelen futbolcuya takımlarının atkısını takmadan onu havalimanından çıkarmazlardı taraftarlar. Bu yüzden de Ianis'e vermek için atkı aranmaya başlanmıştı.
Sanki bu anı bekliyormuş gibi arkadaşım ani bir atakla boynundaki atkıyı, Hagi'ye vermesi için, korumaya uzattı. Korumadan önce davranan Ianis gülümseyerek atkıyı aldı ve boynuna astı. Bu sırada Yade ve Ianis Hagi arasında ufak bir el değmesi yaşanmıştı. Saniyelik gelişse de bu olay yanımdaki arkadaşımın titremesine neden olmuştu.
"Sakinleş." Omzunu sıkarken konuştum ama onun beni dinlediği söylenemezdi. "Eli elime değdi... Elimi yıkamayacağım."
Gülümseyerek başımı sağa sola salladım. Bu arada bizler için yolun sonu gelmiş sayılırdı. Havalimanının dışından çıkmıştık ve birkaç dakika sonrasında Ianis arabaya binerek uzaklaşacaktı.
"Bir şey söylemek ister misiniz?" Spor muhabiri İngilizce olarak sorusunu sormuş ve ardından mikrofonu genç futbolcuya uzatmıştı.
"Çok heyecanlıyım ve çok sevinçliyim. Galatasaray'ı seviyorum." Tatlı aksanı ile soruyu yanıtlayan Hagi ardından başını hafifçe yukarı aşağı salladı.
Ianis Hagi tekrardan yürümeye başlarken arkadaşıma döndüm. Hülyalı bakışlarının yerini üzüntü almıştı. "Gidiyor."
"Biz de gi-" Sözümün yarım kalmasının sebebi her şeyin çok ani gelişmeseydi.
Yanımda duran arkadaşım bir anda Hagi'ye doğru hareketlenmişti. Hazırda duran korumalar onu tutmaya çalışıyordu ama arkadaşımın vazgeçmeye pek niyeti yoktu.
Ianis yüzünde şok ifadesi ile bir iki santim geri çekildi, o da benim gibi haraketsiz bir şekilde Yade'yi izliyordu.
"Hagi!" Yade kollarını açmış bağırıyordu. Hem kanal kameraları hem de taraftar telefonları kayıttaydı. "Seni çok seviyorum."
İngilizcesi bir iki kelimeden itibaren olan sevgili arkadaşım muhteşem aksanı ile sevgisini dile getirmişti.
Onu durdurmam gerektiği daha yeni aklıma gelirken kolunu tuttum. "Bırak!" Ama bu iş beklediğimden zor oluyordu. Biricik dostum var gücü ile Ianis Hagi'nin kollarına girmek için mücadele veriyordu.
"La bıraksana!" Yade sanki Türkçe anlıyormuşlar gibi korumalara beddua okumaya başlamıştı. Herkes gülerek olanları video çekerken bir Allah'ın kulu da yardım etme girişimine girmiyordu.
Hagi sevimli gülümsemesi ile dakikalar sonra korumalara yanaştı ve onlara bir şeyler söyledi. Böylece korumalar Yade'yi tutmayı bıraktılar.
Yade bunu beklemiyormuş gibi olduğu yerde durmuştu. Onu kendine getiren çok sevdiği Ianis'in ona sıkıca sarılması oldu. Benim bile kalbim heyecandan çıldırırken Yade'yi düşünemiyordum.
Ondan sonrası hızlı gelişmişti. Yade sonunda bir amacına ulaşmış ve hayranlık duyduğu adamla fotoğraf çekilmişti.
Türkçe bilmemesinin avantajları ile anneme anne diyesin ya da gel galatasaray'a yeni futbolcular yetiştirelim gibi methiyeler de düzmeyi ihmal etmemişti.
Ianis zorlu dakikalar sonunda arabasının kapısını açarken Yade son bombayı patlatmıştı. "Evlen benimle!"
Ianis Hagi gülerek Yade'ye döndü ve onu başıyla selamladı. Hayatının neredeyse yarısını Türkiye'de geçiren adamın bu kelimeyi bilmesi kaçınılmazdı.
"Yade rezil olduk yeterince. Gidelim artık." Arkadaşımın kolundan tutarak onu kendime çektim.
"Onu çok seviyorum." dedi mırıldanarak.
"Evet bunu tüm Türkiye anladı zaten."
Hagi'nin arabası uzaklaşırken herkes dağılmaya başladı. Saat geç olmaya başladığı için biz de eve gitmek için yürümeye başladık.
Henüz beş dakika geçmemişken Yade yeniden konuşmaya başladı.
"Evren..." dedi bana dönerek.
"Efendim?"
"Öpemedim." Söylediği ile kaşlarımı çattım. "Ne?"
"Ianis'i öpemedim." Elimi alnıma yavaşça vurdum. Kafayı yemem için biricik arkadaşım her yolu deniyordu.
Ciddi olup olmadığını öğrenmek için ona döndüğümde neredeyse ağlayacak bir vaziyette olduğunu öğrendim.
"Yade saçmalama." Küçük çocuk gibi davrandığının farkında değildi.
"Ama çok yakınındaydım ona rağmen öpemedim. İçimde kaldı."
"Adama yapışıp 'bir kere öptürmezsen gitmene izin vermem' mi diyecektin?"
"Niye olmasındı?" Ses tonu yavaş yavaş eski halini almaya başlamıştı.
"Fotoğraf çektirdin bu bile bir şey, farkında mısın?" dedim otobüs durağında dururken.
"Ben Ianis Hagi ile fotoğraf çektirdim." Sanki bunu yeni farkına varmış gibi yüzünde kocaman bir gülümseme oluşmuştu. "Fotoğrafı tüm sosyal medya hesaplarımın profil fotoğrafı yapacağım. Hatta fotoğrafı çıkartıp evin kapısına asacağım."
"Merak etme." Gelen otobüse binerken konuştum. "Beyaz futbolda bizi konuşacakları için fotoğrafı görmeyen kalmayacak zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERBİ | Abdülkadir Ömür
Fanfiction"Asla!" dediklerimiz vardı hayatta ama bazen bir olay yaşanabiliyor ve bize tüm "asla"larımızı unutturabiliyordu. Tüm hayatımız değişiyordu. Benimkisi de öyleydi. Öyle ki şu anda kapısının önünde bulunduğum stadyum bana çok uzaktı. Hatta aşık olduğu...