#Yaşlı Amca - Giderdi Hoşuma
"Kızı Abdüş'e aşıkmış..." Birkaç saniye durduktan sonra gülmeye başladım. Diğer cümlelerimi de bu gülüşlerin arasından söylemiştim. "Ulan, kaç yazar onun aşkı?"
Abdülkadir'e birinin aşık olma fikri sinirimi bozuyordu. Üstelik o kişi ona çok yakınken. Biliyorum, Abdülkadir de bana aşıktı ama kendimi durduramıyordum. Kanımda alışık olmadığım bir duygu geziyordu ve ben o duygunun kıskançlık olduğunun farkındaydım.
"Neden sinirleniyorsun Evren? Bak, Abdülkadir kıza hiç yüz vermemiş demek ki. Eniştem illa fark etmiştir bu durumu, Ama o uzak durmuş."
Bu sözler beni rahatlatmalıydı sanırım ama hiçbir işe yaramamıştı. Hele ki Orhandan bu komşu kızının benim sevgilimle aynı okulda okuyup, beraber çocukluk geçirdiğini öğrenirken. Ne kadar çok anıları vardı kim bilir birlikte oldukları?
"Hem Abdüş seni çok seviyor. Gözü senden başkasını görmüyor."
"Öyle değil mi?"
"Öyle öyle."
Abdülkadir Ömür beni seviyordu, onu seven yüzlerce kişiye rağmen. Bu fikir biraz olsun keyfimi yerine getirmişti.
Keyfimi yerine getiren diğer olay ise bu konuşma yapılalı beş dakika geçmeden sevgilimin beni aramasıydı. Aramayı gördüğümde hızla ayaklandım.
"Noldu eniştem mi arıyor?" Yade gülerek konuşuyordu. Bu hallerimin onu eğlendirdiğini biliyordum.
"Hı hı..." dedim belli belirsiz ve koştura koştura odama gitmeye başladım. Arama sonlanmadan yetişmem gerekiyordu.
"Benim güzel nişanlım ne yapıyor?" Odamın kapısını kapattım Abdülkadir konuşmaya başlarken. Başarmıştım.
Bu nişanlılık meselesinin hep yüzüme vurulacağını biliyordum. Ve sinir bozucuydu. Ama iyi ki bunu demişim demekten de kendimi alamıyorum. Herkes yerini bilmeliydi değil mi?
"Ya!" dedim sahte bir sinirlilikle. "Şunu deyip durma."
"Neden? Kendinden çok emindin, ben Abdülkadir'in nişanlısıyım derken."
"Öyle anlık bir şeydi o bir kere."
"İnsan daha önce düşünmediği bir şeyi öyle anlık olarak dile getiremez. Demek ki istiyorsun sen de." İster miydim? Kesinlikle.
"Ne münasebet." Söyler miydim? Hayır.
En sevdiğim gülüşünü bahşetti sonra bana. Diş etlerinin gözüktüğü, kendisinin bir bebeğe dönüştüğü gülümsemeyi. "Ben isterim ama. Yani seninle nişanlanmayı ve tabi ki yolun sonunda evlenmeyi."
Kırk bir kere bismillahirrahmânirrahîm.
Her ne kadar utandığımı belli etmek istemesem de başımı yere eğdim. Abdülkadir'in buna cevabı yine gülmek oldu. Beni sinir etmeyi seviyordu.
Biraz durduktan sonra bakışlarımı tekrar telefona doğru çevirdim. "Engellerim bak seni, görürsün sonra."
"Tamam tamam." dedi telefonu tutmadığı eliyle kapatma yaparmış gibi. "Bu ilişkide biri birini engelleyecek olsaydı bunu ben yapmış olurdum hem."
"Nedenmiş?" Cevabı gayet iyi biliyordum, nazik bir insan olmamamdan kaynaklı.
"Bir bakalım..." Dudakları hafiften kıvrıldı yine yukarı doğru. "Maçtan çıkmışım, hem yorgun hem de sinirliyim. Kaybetmişiz sonuçta. Sonra kafamı dağıtmak için hesabıma giriyorum. Çatlağın biri bana yorum yazmış. Ama nasıl kaba nasıl kaba. Dedim ben bu kıza haddini bildireyim."
Dilimi çıkardım ona cevap olarak. "Sen niye bu çatlağa neden cevap verdin o zaman?"
"Valla hesabına bir baktım. Güzel bir kız. Dedim hadi Abdüş yaparsın." Gülmüştü ama bu konuşmasıyla sahte bir tribi hak etmişti.
"Ha yani, ben çirkin olsam cevap vermeyecektin? Ya da benden daha güzel bir kız daha yazsaydı ona da cevap verecektin?"
"Ya sevgilim ne alakası var?"
"Anladım ben anlayacağımı." Yüzümdeki sinirin sahte olduğunu Abdülkadir anlamamıştı.
"Ya güzelim öyle bir şey mi dedim ben? Cevap verdim çünkü ilk günlerde konuştuğumuzda dediğim gibi ilgimi çektin, cesur yorumunla."
Kelimesi kelimesine aklımdaydı o mesaj: Bir kadın olarak takımına bağlı olman ve gelebilecek hakaretlere rağmen cesurca rakip takım oyuncusuna yazman ilgimi çekti.
Farkındaydım, Abdülkadir'in bana olan sevgisinin ne kadar büyük olduğunun. Asla da şüphe etmememiştim ve her gün daha çok bağlanırken ona şüphe de etmeyecek gibi duruyordum.
Öpücük attım ekrana doğru. "Şaka yaptım. Nasıl kör kütük aşık olduğunu biliyorum bana." Mütevazılık desen var.
Önce kaşlarını çattı ardından da o da bana ayak uydurdu. "Bak orasını da anlatayım sana."
Başımla onayladığımda tekrardan araladı dudaklarını. "Yazdım ben bu Evren Bozması denen kıza. Biraz gıcık olmuşum ama farkındayım hafiften de etkilendiğimi konuşmasından. Konuşuyoruz, konuşuyoruz ve ben bu sefer de her gün konuşmak istiyorum bu kızla. Berat'a anlatıyorum o diyor oğlum, sen baya baya aşık oluyorsun."
Ağzım açılıyordu şaşkınlıkla her cümlede. Abdülkadir bunları ilk defa anlatıyordu bana.
"Hiç aşık falan olmamışım, tuhaf geliyor bu işler. Ama hissettiklerimin normal olmadığının da ufaktan farkındayım. Kıskanmalar, kelebekler derken o gün..." Durdu birkaç saniye ve derin bir nefes aldı. "Seni antrenmanda aradığım gün, benim için seni seviyorum kelimesinin olmadığı ama asıl anlamı o olan bir konuşmaydı. Sen de anladın ve sonra karşılığı verdin. Ve şimdi burdayız."
Elini uzattı sanki dokunmak ister gibi ben de aynı şekilde karşılık verdim ona. Her zaman yanımda olamıyor, ellerimiz birbirini bulamıyordu. Ama yüreklerimiz her zaman birbirine sarılmış vaziyetteydi.
Sıcak bir damla yanağımda ilerlerken onun da benden farksız olmadığını fark ettim.
"Seni seviyorum, Evren Kutlu. Her şeyden çok."
"Seni seviyorum, Abdülkadir Ömür. Her şeyden çok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERBİ | Abdülkadir Ömür
Fanfiction"Asla!" dediklerimiz vardı hayatta ama bazen bir olay yaşanabiliyor ve bize tüm "asla"larımızı unutturabiliyordu. Tüm hayatımız değişiyordu. Benimkisi de öyleydi. Öyle ki şu anda kapısının önünde bulunduğum stadyum bana çok uzaktı. Hatta aşık olduğu...