"Annem uyanmıştır. Birazdan uyandırmaya gelir hepimizi tek tek. O gelmeden odama gideyim ben artık."
Ellerimi zorlukla Abdülkadir'in yumuşacık saçlarından çektim. Ardından da biraz doğrularak yanağına minik bir öpücük kondurdum. "Tamam bir tanem."
Sevgilim gülümseyerek kucağımdan kalktı ve yanaktan öpücüğüme karşılığı dudağımı öperek verdi. Birkaç saniye süren öpücük faslından sonra birbirimizden ayrıldık ve gülüştük.
Dün telefonda konuştuktan bir saat kadar sonra yanımda Abdülkadir'i bulmuştum. Benim kahramanım olmak istemiş ve böylece geceyi beraber geçirmiştik.
Uyumak için sağa sola dönerken kapımın tıklatılmasıyla kaşlarımı çattım ve yattığım yerde doğruldum. "Gir."
Birkaç saniye sonra kapı açıldı ve kapının aralığında tüm tatlılığıyla Abdülkadir göründü. "Gelebilir miyim?
Başımla onayladım ve o da hızla içeri girdi. Ardından da nerden bulduğunu bilmediğim anahtar ile kapıyı kilitledi. "Kendi yatağın haricindeki bir yatakta zor uyuduğunu biliyorum. Özellikle de yanında kimse yokken. Bu yüzden rahat uyuman için geldim."
Gülümseyerek yana kaydım ve yan tarafıma sevgilimin yatması için yer açtım. Yanımdaki boşluğu birkaç saniye içinde doldurdu. Daha sonrasında ise bana doğru döndü yatakta. Ben de ona dönük bir vaziyette olduğum için şu an yüzlerimiz arasında birkaç santim vardı. Nefesin nefese karışması tabiri bu ana bakarak yazılmış olabilirdi.
"Hadi uyu artık güzelim. Ben yanındayım merak etme." Konuştuktan sonra burnuma dokunduğunda minik bir kıkırtı çıktı dudaklarımın arasından.
Bazen düşünüyordum; ben Abdülkadir'i hak edecek ne yapmıştım da Allah karşıma çıkarmıştı onu. Öyle güzeldi ki bu adam, her geçen gün ona duyduğum aşk kalbime biraz daha fazla ağırlık yapıyordu. Ve ben bir gün o yükü taşıyamamaktan korkuyordum. Ama ben o zamanı beklemeyecektim, savaşacaktım. Sevgim için savaşacaktım.
"İyi geceler, Romeo." Mırıldandım ve uyumak için gözlerimi kapattım. Uyumayı beklediğim birkaç dakika içinde ise parmaklarını saçlarımda hissettim. Saçım ile oynandığında uykuya rahat bir şekilde daldığımı biliyordu. "İyi geceler."
Abdülkadir yataktan kalktı ve gece çıkardığı tişörtünü giydi. Dağılmış olan saçlarını üstünkörü de olsa düzeltti. "Kahvaltıda görüşürüz." dedi gülümseyerek.
"Görüşürüz." dedim ben de o odanın kapısını açmadan önce.
Sevgilim son bir kez daha bakış atmış ve ardından sessiz adımlarla odadan çıkmıştı. Ben de onun gidişiyle yataktan kalktım ve üstümü düzelttim. Daha sonra da yatağı düzenlemeye başladım.
Son olarak yastığı katladığım nevresim takımının üstüne koydum. Bu sırada da kapı hafifçe tıklatılmıştı.
"Gir." dedim ve kimin geldiğine bakmak için yüzümü kapıya döndüm. Gelen Havva Anneydi. -Anne demek tuhaf geliyor- Öncelikle odaya göz attı ardından da gözlerini gözlerime sabitledi.
"Seni uyandırmaya gelmiştim ama sen çoktan uyanmışsın anladığım kadarıyla Evrenciğim."
"Evet uyanalı biraz oluyor Havva anneciğim." Ağzımdan çıkan anne kelimesiyle dudakları yukarı kıvrıldı.
"Siz diğerlerini uyandırın isterseniz ben de kahvaltıyı hazırlayayım." Kapıya doğru haraketlendiğim sırada annesinin sesini duydum ve adımlarımı durdurmak zorunda kaldım. "Bir dakika bekle kızım."
Söyleyeceği şeyi dinlemek için gülümseyerek döndüm arkamı. Ama kendisi biraz önceki gülümsemenin aksine ciddi duruyordu. Ben de dudaklarımı düz bir çizgi haline getirdim.
"Dün gece Abdülkadir ile birlikte uyuduğunuzu biliyorum." Bu sözlerle gözlerim büyürken birnevi yakalanmanın getirdiği etkiyle alt dudağımı ısırdım. "Bak güzel kızım, siz yetişkin insanlarsınız. Ne yapıp ne yapmayacağınızı biliyorsunuz. Beni geri kafalı biri gibi görme. Sadece dikkatli olmanızı istiyorum. Bizim için değil kendiniz için dikkatli olmanızı istiyorum."
"Siz merak etmeyin. Biz yanlış bir şey yapmayız. Gözünüz arkada kalmasın." Hem başımla hem de sözlü olarak onayladım.
Bu sözlerimle Havva annenin bana daha çok güvendiğini hissettim. Bu konuşmayı hiç yapmamış gibi devam ettik sonra. "Hadi seninle kahvaltıyı hazırlayalım."
×××
"Havva, ha bu yanındaki kızcağız kim?" İki saat sonraya İstanbul'a uçağım vardı. Her ne kadar ben Abdülkadir ile havalimanına görebileceğimi söylesem de Havva Anne ile Mustafa Amca da bize eşlik etmek istemişlerdi. Ve biz sevgilimin arabasına bineceğimiz sırada her mahallede olan o teyzelerden biriyle karşılaşmıştık.
"Müstakbel gelinim, Sultancığım." Havva Anne'nin konuşurken koluma girmesiyle ben de duruşumu dikleştirdim.
"Orhanınki mi kız yoksa?" Gözleri yanımdaki Orhan'ı buldu.
"Yok, Abdüş'ün." Bunu demesiyle kadının yüzü değişik bir hal almıştı.
"Kızı aşıktı bizimkine. Ondan bozuldu Sultan Teyze." Orhan kulağıma eğilerek konuşunca kaşlarımı çattım. Pardon?
Gözlerimi tekrar camdaki kadına diktiğimde bir bana bir de sevgilime baktığını fark ettim. Bundan sonrası bendeydi.
"Merhaba Sultan Teyze." İşte şimdi gözünü sadece bana sabitlemişti.
"Merhaba." Cıvıltılı sesime oldukça soğuk bir şekilde karşılık vermişti.
"Ben Evren. Abdülkadir'in nişanlısıyım." Sesim epey yüksek çıkmıştı. Benden böyle bir şey beklemediklerinden olsa gerek tüm herkes bana şaşkınlıkla bakıyordu. Buna sesimi duyan mahalle sakinleri de dahildi. Umrumda değildi, çünkü zaten benim amacımdı buydu.
"Hadi biz artık gidelim. Görüşürüz Sultan." Havva Anne tekrar konuştu ve biz de tek kelime etmeden arabaya bindik.
Bu süreçte Havva Anne'nin bana gururla bakması beni hem mutlu etmiş hem de rahatlamamı sağlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERBİ | Abdülkadir Ömür
Fanfiction"Asla!" dediklerimiz vardı hayatta ama bazen bir olay yaşanabiliyor ve bize tüm "asla"larımızı unutturabiliyordu. Tüm hayatımız değişiyordu. Benimkisi de öyleydi. Öyle ki şu anda kapısının önünde bulunduğum stadyum bana çok uzaktı. Hatta aşık olduğu...