Elif'e küçük bir mesaj yazıp Asaf beyin söylediklerini ona iletmiştim. Bir şoför onu alıp Asaf beyin yanına götürecekti. Her işe koşmaya çalışırken yorulmuştum. Nefes almak için benim için ayrılan odaya girmiştim. Odamın içindeki masanın üstünde " Sıradan" diye kitabı görünce dikkatlice o kitaba baktım. Koltuğa oturup uzanıp o kitabı elime almıştım.
Bu kitap neden bu kadar ilgi çekici olabilirdi? Kitabın ilk sayfasını açıp kitaba dikkatlice baktım. Yazarın ismi yoktu. Bir yazar kendini neden gizlemek isterdi? Özgürce yazmak için mi? Belki okuyucular üzerinde herhangi bir etki bırakmadan sadece insanların onun yazdığı şeylere odaklanmasını istiyordu.
-Gizemlikimlik-
Yazar kimdi acaba? Başka kitapları var mıydı?İnsan merak etmeden de duramıyordu. İlk sonunu mu okumalıydım? Elif'te Oğuzhan beyde bu kitabın sonunu okumamıştı. Baştan başlarsam daha heyecanlı olabilirdi. Kim kitabı sondan okumaya başlardı ki? Bazen kitaplara kendimizi kaptırıp o karakterlere çok bürünüyorduk. Aslında bu kadar bağlanmamıza gerek yoktu ama insan nedense kendini kaptırıyordu.
En baştan satırları açmıştım.
/" Onunla neden evlendin?" Ayşe merakla kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu/
İlk cümleyi okur okumaz neden Elif'in bu kitabı okuduğunu anlamıştım. Sanırım evlilik hayalleri kuran bir kızdı. Ve diğer evlilikleri ve aşkları merak ediyor olmalıydı. Peki Oğuzhan bey bu kitabı neden okumuştu? O da evliliği mi merak ediyordu?
/ Ellerimi kitapların üzerinde gezdirmeye devam ettim. On binlerce kitap. On binlerce fikir. Çok fazla kurgu. Yarısı hayal dünyası. İnsanlar neden okurdu? Hayal etmek için mi? Başkasının dünyasına girmek için mi? Sorular birer birer aklımdan geçiyordu. /
Güzel satırlardı bunlar. Gerçekten bazı yazarların hayal dünyası çok genişti. Kendim yazmaya kalksan yazamazmışsın gibi geliyordu? Peki bu yazarlar bunca hayal gücünü nerden buluyordu? Yazmak kolay iş miydi? Bence değildi. İnsanın saatlerini alıyordu. Yeni fikirlerin gelmesi ve bir şeyi devam ettirebilmek çok zordu. Bir de hikayesini sayfalara dökmek zor olmalıydı. Ben yazar olamazdım. Kitabı okumaya başlamıştım.
Akşama kadar kitabın yarısına geldiğimde kendime şaşırmıştım. Bende kendimi kaptırmıştım. İlgi çekici bir aşk hikayesine benziyordu. Karakterleri sevmiştim. Ben böyle kitapları okumazdım ama Oğuzhan beyin fikirlerini anlamak için başlamıştım bir kere. Akşam yemeğini yemeden eve dönmüştüm. Bugün biraz erken çıkmıştım işten.
Zeynep çok sevinmişti. Bir kaç günden beri sürekli geç çıkıyordum. Zeynep harika yemekler hazırlamıştı. Bizim kız ve oğlan bugün babaannesinde kalacakmış. Biz hanımla başbaşa kalmıştık. Hanım yine döktürmüştü.
" Hayatım hoşgeldin." Zeynep yanıma gelip kollarını boynuma doladığında onu özlediğimi fark ettim.
" Bugün başbaşa kaldık?" bizim hanımda az fena değildi. Ellerim onun kalçalarına doğru giderken aklıma Oğuzhan bey gelmişti. Bir kadına dokunurken nasıl bir şeyler hissetmezdi. Bu insana bir haz veriyordu. Zeynep beni öpmeye başladığında " Yemek yiyelim önce sonra o işi yaparız." bu kadın işini çok iyi biliyordu. Yemeğe oturduğumuzda onu incelemeye başladım. Ona karşı duygularım hala ilk günkü gibi taptazeydi. Zeynep biraz yapılı bir kadındı. Ele geliyordu. Hafif toplu kadınlar hoşuma gidiyordu. Elif daha narin bir kızdı. Saf güzelliğiyle insanları etkileyebilirdi ama benim hanım oldukça seksi bir kadındı.
" Elif'in işi nasıl gidiyor ? Alıştı mı? Geçenlerde annesi babası beni arayıp teşekkür etti. Sanırım Oğuzhan bey babasının bütün hastane masraflarını karşılıyormuş." bu beni güldürmüştü.