Kapıya koşarak gitmiştim. Heyecanla kapıyı açtım. Karşımda komşumuz Ayşe teyzeyi görünce yüzüm düşmüştü. Ayşe teyze bunu fark etmiş " Kızım ne o başka birini mi bekliyordun?" Demişti ve yüzünde bir gülümseme vardı.
" Uzun zaman olmuş seni görmeyeli. Nasılsın kızım? Annenleri ziyarete mi geldin? Ben de bir bardak şeker isteyim demiştim. Bizim bitmiş yarın alayım dedim. Alınca size vereyim. " Ayşe teyze hızlı hızlı konuşurken ona gülümsemeye çalışıyordum. Aklım Mert'teydi.
" Kusura bakma Ayşe teyze. İyiyim şükür. Sen nasılsın? Biz eşimle babamlara yemek için gelmiştik. Ben sana bir bardak şeker vereyim hemen. Bu arada markete gideceğim istediğin bir şey varsa alayım. " Ayşe teyzenin çocukları evlenmiş çoktan başka yere taşınmıştı. Şimdi tek başına kalıyordu. Geç vakitte dışarı çıkmaya korkuyordu. Annemle çok iyi anlaşırlardı. Annem onu koruyup kollardı. Gerçekten komşu komşunun külüne muhtaç olabiliyordu.
" Çok iyi olur kızım. Dur cebimde para olacaktı. Ben sizi rahatsız etmeyim. Şimdi mi gideceksin? " Ayşe teyze cebinden çıkardığı parayı bana uzatmıştı. Ben de parasını alıp cebime koymuştum. İstemesem bile yine ısrar edecekti.
" Ben mutfaktan hemen bir bardak şeker vereyim . Sonra sana şeker alıp paranın üstünü de getiririm Ayşe teyze." Ayşe teyzeye şekerini verdikten sonra anneme markete gideceğimi söylemiştim. Bana almam gerekenleri söylemişti. Hemen evden çıktığımda kafamdaki sorularla hala mücadele ediyordum.Gelen Mert değildi. Peki nerdeydi bu çocuk?
Hava iyice kararmıştı. Bizim ev markete yakındı. Bu yüzden şanslıydık. Bazen canım sıkıldığında dışarı çıkar markete uğramadan eve geri dönmezdim. Benim kaçış yerim bu marketti. Marketin önünde kırmızı bir araba vardı. Sanki benim arabama benziyordu. Arabaya yaklaşıp baktığımda benim arabam olduğunu anlamıştım. Hemen gözlerim Mert'i aramaya başlamıştı. Araba buradaysa Mert'te buralarda olmalıydı. Markette miydi acaba? Tam markete girecekten uzaktan bir havlama sesi duymuştum. Başımı o tarafa çevirdiğimde şaşkınlıkla sesin geldiği yere bakmıştım. Mert az ileride kaldırımda çömelmiş yanında bir köpek vardı. Mert köpekle mi konuşuyordu? Mert'i görmek içimi rahatlatmıştı. Onlara sessize yaklaşırken Mert'in beni görmediğinden emin olarak adımlar atmaya başlamıştım.
" Köpek kardeş yemin ediyorum girdim saçma bir yola.Tatlı da alamadık. Şimdi ben ne diyeceğim? Para sıfır. Arabanın benzini bitse ortada mal gibi kalacağım. Ben nasıl ev geçindireceğim? İyi güzel de artık benim bir eşim var anlıyor musun? O benim sorumluluğumda. Onun karşısında böyle çaresiz durmak istemiyorum. Bak çocuğumuz olsa bunun bezi var maması var ... O değil kendime daha bakamıyorum . Şimdi Esra'nın babasından da para istenmez ki. Bu nasıl damat diyecek. Esra beni terk eder mi? Ya yemin ediyorum hayatımda o kadar kız tanıdım beni terk eder mi diye endişelenmemiştim. Resmen biri büyü yaptı bana valla bak... Şirketi bıraktım iyi mi yaptım? Yaptığım doğru mu sence doğruysa bir kere yanlışsa iki kere havla..."
Mert'i dinlerken bir anda olduğum yerde durmuştum. Köpek bir kere havlamıştı. Onun durumuna gülsem mi üzülsem mi bilememiştim.Sadece onun beni sorumluluk gibi görmesini istemiyordum. Bu hayatı birlikte paylaşıyorduk. Ona hiçbir zaman neden böylesin diye kızmamıştım. Bazen insanın parası olmayabilirdi bazen olurdu." Doğru yaptın diyorsunda ben bu parayı nasıl kazanacağım? Tamam fikrim var ama bu ne kadar sürer? Ya Esra'nın tedavisi ne olacak? Ben de para biriktiren bir insan değilim ki arkadaş. Bulduğumu insanlara yardım etmek için harcarım. Şey evlenmemiş olsam bu para meselesini düşünmezdim. Tek olunca çekip gidebiliyorsun. Bir yerden çalışmaya başlıyorsun. Esra var...Ama şimdi Esra'ya da böyle çaresiz görünmek... Uf kafayı yiyeceğim." Mert başımı elleri arasında almış ellerini yavaşça saçlarına sokarken sıkıntıyla pufluyordu. Onun yanına yaklaşıp bende yanına çömelip kollarımı bacaklarıma dolamıştım.