Gemiş zaman
Elimde kitaplar üniversitenin çıkışında Yasin'le karşılaşmıştım. Elinde koca bir dürüm yemeden duramıyordu. Onu tanıdım tanıyalı hep böyleydi. Biraz tombiş ve güler yüzlü iyi bir arkadaştı. Ağzındaki lokmayı bitirmeye çalışıyordu.
" Esra! Ödevi teslim ettin mi? Sen etmişsindir niye soruyorum ki. Ya ben niye senin kadar bir şeyleri hızlı yapıp bitiremiyorum. " ona gülümseyerek bakıp bir elimle şapkamı düzeltmeye çalışıyordum.
" Düzensiz çalışıyorsun. Önce neye çalışman gerektiğini bilmiyorsun . Dikkatin her yere dağılıyor.Bu sefer yapacağın şeye odaklanmıyorsun. Önceliklerini belirlemelisin." ben konuşurken Yasin çoktan dürümün ikinci ısırığını almış hızlıca çiğnemeye başlamıştı. Acıktığımı hissetmiştim onu öyle görünce.
" Neyse ben kaçtım. Yapacak işlerim var bir gün oturup kahve içelim . "
Yasin yanımdan hızla ayrıldığında aklıma imza günü ve saati gelmişti. Bu imza gününü kaçıramazdım. Koşar adımlarla yola çıktığımda hızla gelen araba aniden fren yapmıştı. Arabanın diğer taraftan geldiğini fark etmemiştim. Acele ederken az kalsın ezilecektim. Bu konuda ben hatalıydım. Dikkatli olmam gerekirdi.
Kırmızı son model arabanın içinden birisi indiğinde şu uzun boylu çocuğu görmüştüm. Onu tanıyordum. O çocuktu. O günden sonra uzun zaman olmuştu. En son onun konser vermesinden bu yana bir kaç ay geçmişti. Telefon ekranının parasını ödemeyi unutmuştum. Ama şimdi o benim ağladığım kişi olduğumu fark ederse her şey daha kötü olabilirdi. Bu yüzden o benim yanıma gelmeden arabasının ters istikametine doğru yürümeye başlamıştım. Arkamdan bağırıyordu.
" Hey çocuk! Önüne baksana! Bir şey var mı! Sana diyorum! O salak şapkayı kafandan çıkar da önüne bak. At gözlükleri mi takıyorsun bir şeylerden kaçmak için! Böyle daha çok zarar görürsün !" o bağırırken adımlarımı hızlandırmıştım.
Onun söylediklerini ilginç bir şekilde düşünmeye başlamıştım. Bu şapkayı bir şeylerden kaçmak için mi takıyordum gerçekten? Saçlarımı erkek gibi kestirmemin nedeni neydi? Farkında değildim ama erkeklerden kaçıyordum. Kendi benliğimden kaçıyordum. Bir kaç aydır psikolojik olarak yıpranmıştım. Sadece derslerime odaklanmıştım. Dünyaya kendimi kapatmıştım.
O çocuğun o günkü bağırışından sonra saçlarımı mezun olana kadar uzatmıştım. Hiç kestirmemiştim. Hatta biraz güzel görünmeye çalışmıştım. Tarzımı birazcık değiştirmiştim. Hayatımda daha farklı kararlar almaya başlamıştım. Annemle aramı düzeltmiş ve annem sürekli benim eksik olduğum bu konuyu açmayı bırakmıştı. Bana saygı duyduğunu söylemişti ve çocuğunu bir daha hiçbir şey için zorlamayacağına söz vermişti. Belki bu abimin gidişiyle alakalıydı. Onu çok sıktıkları için beni de kaybetmek istememişlerdi. Bu yüzden annem kendini geliştirmek için çok kitap okumuştu. Seminerlere katılmış ve çocuk psikolojisini anlamaya çalışmıştı. Onun çocukları için yaptığı bu gayret çok hoşuma gitmişti açıkçası.
Mezun olmadan önce önemli bir projenin çizimlerini bizim üniversitedeki öğrencilere vermişlerdi. Bu proje yardım projesiydi. Biz gönüllü olarak projenin bu kısmıyla görevlendirilmiştik. Zor durumda olan kadın ve çocuklara bir bağış kampanyası başlatılacaktı. Etkinlik alanı ise diğer üniversite de uygun görülmüştü. Bir kaç üniversite ortaklaşa bu etkinliği yürütecekti böylece daha fazla kişiye ulaşabilecektik. Bu projede yer almak beni çok mutlu etmişti. Arkadaşlarla gece gündüz çalışıp birilerine yardım edeceğimiz için çok mutlu olmuştuk.
Etkinlik günü gelip çattığında üniversitemiz diğer üniversiteye gitmek için otobüsler ayarlamıştı. Herkes deli gibi heyecanlıydı. Diğer özel üniversite, herkesin hayali olan o üniversiteydi. Ama benim ise utanç kaynağım olan o üniversiteydi. Ağladığım günü hatırlamak istemiyordum. Şanslıydık havalar güzeldi. Annem benim için güzel beyaz bir elbise ayarlamıştı. Saçlarımı düz fön çekmiştim. Etkinlik önemli bir şeydi. Kadınlara yönelikti. Güçlü bir kadın duruşu sergilemek istemiştim.