Telefonum çalmaya başladığında yerimde sıçramıştım. Telaşlı hareketlerle telefonuma baktığımda tanımadığım bir numara görmüştüm. Bu kimdi? Açıp kulağıma dayadım.
" Alo?" kim olduğunu anlamak için ses verdiğimde önce bir şey duymamıştım. Sonra birden Oğuzhan'ın durgun ama bir o kadar ürpertici sesini duydum.
" Bunun hesabını sana fena ödeteceğim."
Az kalsın elimden telefon düşüyordu. Bana ne yapabilirdi ki? Babam gibi beni ölesiye dövdürtecek miydi?
"Bence seninle herhangi bir hesabımız kalmadı." Kalbim ağzımda atıyordu. Karışık duygular içindeydim. Gerginlikten tırnaklarımla elbisemi yoluyordum.
" Öyle mi dersin?" dedikten sonra yapmacık bir kahkaha atmıştı.
" Benden ne istiyorsun? Bu saçmalığı bitirdim işte" sesimi biraz sakin tutmaya çalışıyordum. O beni gerçekten korkutuyordu. Ne düşündüğünü tam olarak bilemiyordum.
" Durdur arabayı." Öfkeli ses tonuyla bana bağırmıştı. Hangi arabayı? Korkuyla arkama doğru bakmıştım. Arkamda bir araba vardı. Bizi takip ediyordu. Vücudum titremeye başlamıştı. Gerçekten beni takip ediyordu.
" Oğuzhan beni korkutuyorsun! Neden anlamıyorsun bunu yapamayacağım. Sende benimle evlenmeyi istemiyordun zaten..." ben daha sözümü bitirmeden Oğuzhan telefonun ucundan bağırmıştı.
" Sana arabayı durdur dedim!" her bir heceyi vurgulamıştı. Kaçmak istemiyordum. Kaçarsam daha kötü olacaktı. Onunla bu işi çözebilirdim. Diğer türlü onu daha fazla kızdırırsam bana yapacaklarını düşünmek istememiştim. Elim titrerken " Abi ben burada ineceğim." demiştim. Sesim zar zor çıkmış şoför bana merakla bakmıştı. İyi olup olmadığıma bakıyordu.
" Bir şeyi unuttum sanırım. Kusura bakmayın. Şurada müsait bir yerde beni indirir misiniz?" tekrar ondan rica ederken arkama doğru bakmıştım. Hala arkamdaydı.
Taksiden indiğimde ayaklarım titriyordu. Topukluların üzerinde duramıyordum. Adama parasını verdikten sonra Oğuzhan'ın arabasına doğru yürümeye başlamıştım. Beni bekliyordu. Ondan ne kadar korkarsam korkayım onunla yüzleşmek zorundaydım.Ön kapıyı açmadan önce uzun uzun düşündüm. Ellerim hala titriyordu. Sakin olmalıydım. Bana ne yapabilirdi ki?
Arabaya bindiğimde hızla kemerimi takıp önüme bakmaya başladım. Onun yüzüne bakmamıştım bile. Diken üzerinde otururken sesli bir şekilde yutkundum. Oğuzhan arabayı aniden gazladığında elimle aniden onun kolunu tutmuştum.
Kalbim ağzımın içinde atıyordu. Ellerimle onun kolunu sıktığımın farkında değildim. Sonra aniden arabayı karanlık bir yere çekip durdurmuştu. Gözlerim elime kayarken onun kolunu kanattığımı görmüştüm. Tırnaklarımı resmen onun koluna saplamıştım gerginlikten. Işıkları tam açmıştı.
Sonra gözlerimiz buluştu. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu .Yüzündeki kızarıklığı fark etmiştim. Hatta dudağının kenarı kanıyordu. Patlamış gibiydi. Onu kim bu hale getirmişti böyle?
" Sana babamla düzgünce yemek ye dedim! " bana birden bağırdığında hıçkırmaya başlamıştım. Nefes alışverişlerim bozulmuştu. Ben hıçkırırken Oğuzhan bana şaşkın şaşkın bakmaya başladı. Onun gözlerinin içine bakarken hıçkırıyordum. Sonra nefesimi tutup bunun geçmesini bekledim. Ama hala hıçkırıyordum. Oğuzhan'ın sinirleri bozulmuş gibi birden elini enseme getirip dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Ani bir şaşkınlık yaşadıktan sonra hıçkırığımın durduğunu fark etmiştim.Oğuzhan yavaşça kendini geriye çekmişti.Kendine kendine gülmeye başladı. Ama bu gülüş sen bana sabır ver der gibiydi. Sonra gülümseme yüzünde kaybolmuş soğuk bir hava kaplamıştı yüzünü.