Sabah teyzemin sesiyle gözümü açtım. Gözümü açtım ama. Beynim olanları algılayamıyordu. Fazlaydı bana bu kadar yük çok fazlaydı.
"Gizem, kız öldün mü? Ses versene"
Kalkıp kapıyı açtım. Baya kötü durumdayım. Sadece uyumak istiyordum. Konuşmak bile istemiyorum.
"Kız bu halin ne? Ölü gibisin."
Ben onu kapıda bırakıp yatağıma geri döndüm. Duymak bile istemiyordum. Ama beni rahat bırakmaya hiç niyeti yoktu. Kolumdan çekiştirerek,
"Gizem bu gün işlerimizi bitirmemiz lazım. Seni okuldan alıcaz. Bu babandan gelen parayı bana devredicez. Evi toplicaz hadii kalk. Başta karnım acıktı"
"Git. İstemiyorum o dediklerin olmicak"
"Uyan şu rüyadan artık"
Odadan çıkıp sertçe kapıyı kapattı. Bu evden asla gitmem.
Saat öğlen olmuştu. Terin suyun içinde uyandım. Biraz daha iyi hissetiyordum. En azından baş ağrım geçmişti.
Teyzeminde sesi soluğu yoktu. Gitmiş olamazdı. Hemen odadan çıkıp eve bakındım yoktu. Çoktan yemek yemiş çıkmıştı.
Bende hızkıca bir duşa girdim. Üstüme gelişi güzel ne bulursam giyip evden çıktım. Ama nereye gidecektim kimden yardım isteyecektim?
Akrabaların numarası yoktu bile. Ben kapının önünde düşünürken teyzem geldi. Umarım işleri yolunda gitmemiştir.
"Öldüm kız insan bi yardım eder"
"Nerdeydin sen"
"Bir kaç emlakçıyla konuştum ev için. Okula gittim bahane bulmamız lazımmış, konuştu durdu işte onu beraber halledecez"
"Teyze ben senden bir şey isticem"
Şaşırıp gözümün içine bakınca.
"Ya telefonunu iki dakka verirmisin benimki bozuldu. Bari arkadaşlarıma veda ediyim."
"Allah allah. Al bakalım ara sende haklısın"
Teyzem dinlensin diye eve gönderdikten sonra. Evden biraz uzaklaşınca. Telefonundan aldığım tanıdıkların numaralarıyla, bir yerr oturup onları aradım. Ama Malesef hiç biri bu duruma itiraz etmedi.
Ayaklarım beni okulun ordaki parka götürdü. O kadar çaresiz hissediyordum ki. Parka göz gezdirip geri evin yolunu tuttum. Mecburdum başka çarem yoktu. Teyzemin dediklerini yapacaktım.
Evin önünde çaresizce bekledim. Sanki dursam herşey çözeleceköiş gibi. Ne yapabilirdim ki? Hiç bir şey.
Eve yavaşça girdim. Tüm ışıklar kapalıydı evde değil miydi acaba?Birden ışık açılınca irkildim.
"Nerdesin sen" Gözleri kızarmış, baya yorgun gözüküyordu. Ben sesiz kalınca sinirlendi.
"Sana diyorum sana. Saat kaç? Kız halinle. Kaç saat oturdun sen arkadaşlarınla? Hem senle iletişim kuran birisi var mı acaba"
Yanından geçerken kolumu sıkıca tuttu.
"Bana cevap ver. Senin bu havaların nerden geliyor. Annen baban mı zengin dicem de"
"Düzgün konuş. Bana herşeyi söyle ama teyze filan demem. Aileme azını açamazsın."
"Naparsın ha?"
Bana sesini yükseltöeye başlayınca ben yanından gitmek istedim ama bir anda beni tutup hızlıca tokat attı. Bir an nolduğunu anlamak için duraksadım. Gözlerine baktığımda bir yabancıya bakıyormuşçusuna bakıyordu. Teyzem di anne yarısı olan.
"Bak benim sözümden çıkarsan. Seni bu şehrin en pis yetimhanesine bırakırım orda bir seneni zehir ederim. Herşeyini alırım sokakta kalırsın. Bu sana uyarım"
Yanımdan gitti. Ama ben hala o tokatta kaldım. Ne desem boştu ne yapsam. Ben odaya geçip bir sağa bir sola dönmeye başladım. Ne düşünğrsem düşüyüm işin içinden çıkamıyordum. Pes edip yatağa girdim. Evin her tarafında duyulacak seste içerden teyzem bağırdı.
"Yarın erken kalk evi boşaltıcaz"
Mecbur dediğini yapıcaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suskun
Short StoryDili susmuş ama kalbi çığlıkla dolu bir gencin hikayesi. Bu hayatta susmayı çare sanmış, bazen yıkılmış, bazen dimdik durmuş. Ama sesiz kalmış gözlerle konuşmayı tercih etmiş. Sizleri bekliyor....