17. Bölüm Kimsesiz-

395 21 29
                                    

        Sabah gözümü kapının çalmasıyla açtım. Akşam düşünmekten neredeyse uyamamıştım. Gözlerim aşırı derecede sızlıyordu.

Kapı tekrar çalınca mecbur kalktım. Saçımı düzeltip, kapıyı açtım. 

"Gizem abla sakın yeni uyanıyorum deme saat öğlen"

"Aslı senin ne işin var burada?"

"Seni almaya geldim. Alışverişe çıkarız. Lütfen hiç itiraz etme bekliyorum"

Bir şey söylemeden salona geçip oturdum. Arkamdan yanıma gelip oturdu.

"Abla sen iyi misin? Neyin var?"

"İyi değilim Aslı. Başka sefer gidelim"

"Tamam. Anlatsana noldu"

Başımı olumsuz anlamda sallayıp, başımı koltuğa koyup gözümü kapattım. Bir süre öyle kalmışım sanırım Aslı bana seslenince gözümü açtım. Kahve yapmıştı.

"İçte kendine gel"

Artık bazı şeylerden o kadar yorulmuşum ki bir ay öncesine kadar sınavlara azimle çalışan kızı kaybetmiştim. Hayat bana acımasız yüzünü gösteriyordu. Bu durumda da heves edecek bir şeyin kalmıyor. Sanki herkes bir olmuş sana karşı gibi savaşıyorsun. Etrafında olup bitenler sana karşı olmuş gibi bir his doğuyor içine işte benide yoran bu histi.

Kahveleri içtikten sonra Aslı gitti. Öylece oturuyordum. Bir şey olmasını, kendiliğinden olmasını bekliyordum. Bir anda kalkıp kendimi banyoya attım.

Şimdi kendimi daha zinde hissediyordum. Kot pamtolunumu, kırmızı tişörtümü giyip, saçlarımıda omzuma açık bıraktım. Yüzümede bir kaç şey sürüp çantamı alıp evden çıktım.

Madem olaylar kendiliğinden olmuyordu. Ve hep bu zamana kadar bekleyişteydim srtık olay yaratma sırası bendeydi. Taksiye bindiğimle Emre hocanın evine gittim.

Kapıya gelince derin bir nefes alıp zile bastım. Kapıyı kısa boylu mülaim bir kadın açtı. Beni içeri aldıktan sonra Emre hocayı çağırmaya yukarı çıktı.

Ev ilk geldiğim günden daha güzel bir hal almıştı. Hala ilgilimi çekebiliyordu. Ayak seslerini duyunca o tarafa yöneldim. Emre hoca yerine üzerinde pijamalı Burak'ı gördüm. Hala hasta değildir umarım.

Yanıma gelince, soluk yüzüyle gözünü bir an bile ayırmadan yüzüme baktı.

"Niye geldin"

"Sana gelmedim. Amcanla konuşucam"

Tam bana bir şey söylicekken.

"Hoş geldin Gizem"

Emre hoca arkadan yanımıza geldi. Başımı sallayınca Burak ayakta kalmak yerine hemen yanıma koltuğa oturdu.

"Ne hakkında konuşmak için geldin. Yiğenimi ne hale getirdiğini görmek için mi?"

Ne? Ne diyordu bu adam? Burak hatırlamışmıydı. Anlatmış olamaz değil mi. Durduk yere vurmamıştım ki. Burak oturduğu yerde dikleşip,

"Ya sana kaç kere daha dicem beni iyileştiren bu kız diye hala onu suçluyorsun"

Emre hoca ile Burak'ın sesi yüklince iş çığırından çıkmadan ben herşeyi anlatmam gerekecekti.

"Yeter! susun. Buraya tartışmaya gelmedim. Yanlış anlaşılmayı düzeltmek için geldim"

Bende Burak'ın yanına oturunca Emre hoca da karşımıza oturdu.
Başıyla anlat der gibi işaret edince söze girdim.

"O gün içmiş bi şekilde bana geldi. Saçmaladı sonra sizi arayınca sinirlendi üstüme yürüdü kendimi kurtarmak için bende karnına vurdum. Sonrada kötü oldu ama elimden geleni yaptım"

Burak elini saçlarına götürüp ateşe dönmüş gözlerle bana baktı.

"Beni bu hale getiren sendin demek"

"Karnına vurmayla böyle olacağını bilmiyordum"

Emre hoca ayağa kalkıp bağırarak konuştu.

"Ameliyat olduğu yere vurmuşsun. Senin yüzünden bir kes daha dikiş atıldı. Defol Gizem burdan gözüm görmesin seni"

Ben ayağa kalkınca bileğimden Burak tuttu.

"Bir dahakine kafama vur öldürürsün belki"

Ben bileğimi hızlıca çekip evden çıktım. Kendimi o kadar kötü hissediyordum ki sarılıp ağlayacağım kimsem bile yoktu. Dişlerimi sıkarak okulun yakınlarına doğru yürüdüm.

Her zaman geldiğim parka oturup öylece kaldım. Bu zamana kadar hep destek olan kişiyi kaybetmiştim. Herkes eksiliyordu hayatımdan. Teker teker terk ediyorlardı beni.

Güneş batana kadar oturdum. Kalkmaya da niyetim yoktu. Kendimi durduramadın daha fazla sıkamadım gözümden bir damla yaş aktı diğerleride onu takip etti.

Bu yalnızlık fazlaydı bana. Tek kalmak, kimsesiz yaşamak ağır değilmiydi artık. Herkes gitmişti parktan yine tek bendim. Bir anda yanıma biri oturunca irkildim.

"Korkma benim Deniz"

Başımı öne çevirip susmaya devam ettim.

"Gizem izin ver senin herşeyin olayım. Bu parkta yanında bana da yer ver"

"Sırası değil"

"Bu omzumda her zaman başına yer var. Ne olursa olsun. Ben her zaman yanındayım. Sen kimsen olmasa da ben varım unutma"

Kendimi tutamadım göz yaşlarım hızlanınca başımı göğsüne alarak sakinleşmemi bekledi.

SuskunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin